TBMM, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığının 2024 yılı bütçeleri, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
Genel Kurulda, bütçe üzerindeki konuşmaların ardından soru-cevap bölümüne geçildi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Anayasa'nın 153. maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğunu belirterek, "Anayasa'nın 154. maddesi; Yargıtay kararları bağlayıcıdır. Tüm mahkeme kararları bağlayıcıdır." dedi.
HUKUKA GÜVEN ENDEKSI'NDE TÜRKİYE'NİN YERİ İDDİALARINA CEVAP
Bakan Tunç Türkiye'nin son sıralarda olduğu sözde Hukuka Güven Endeksi iddiaları hakkında şu ifadeleri kullandı;
Şunu rahatlıkla ifade edebiliriz. Türk yargısı her zamankinden tarafsız ve bağımsızdır. 27 Mayıs darbesinde yargı mensupları darbecilerin yanında mı durdu darbe mağdurlarının mı yanında durdu. Darbe mağdurlarını, başbakanı, bakanları idama mahkum eden bir yargı vardı. 12 Eylül'de Türk yargısı darbecilerin yanında mı durdu, darbe mağdurlarının mı yanında durdu? Nerede durdu? Darbecilerin yanında durdu. 15 Temmuz'da Türk yargısı nerede durdu? Türk yargısı milletinin yanında durdu, darbecileri yargıladı. Darbe mağdurlarını yargılamadı. Burada bir arkadaşımız Hukuka Güven Endeksi'nden bahsetti. Türkiye'nin Güven Endeksi'nde son sıralarda olduğundan bahsetti. Şimdi Güven Endeksi burada. Güven Endeksi'ne baktığımız zaman... Ben ülkelerin isimlerini vermiyorum; Orada demokrasi yok ki, orada serbest seçim yok ki... Nasıl bu ülkeleri siz Türkiye'nin, Türk yargısının üstünde gösterebilirsiniz?
Tunç, 4 Aralık'ta Marmara Denizi'nde meydana gelen 5,1 büyüklüğündeki depremde İmralı Cezaevi'nde herhangi bir hasar oluşmadığını bildirdi.
Tunç, cemevleri konusunda daha önce Mecliste önemli düzenlemeler yapıldığını anımsatarak, özellikle imar planlarında cemevlerine yer verilmesi noktasında yasal düzenlemenin gerçekleştirildiğini, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde "Cemevleri Başkanlığı", "Alevi Bektaşi Başkanlığı" şeklinde bir başkanlık oluşturulduğunu anlattı.
Adalet Bakanı Tunç, hapishanelerde Kürtçenin engellendiği iddialarına ilişkin, "Bu, geçmişte yaşanan bir durumdu. Anneler çocuklarıyla, çocuklar babalarıyla cezaevlerinde kendi dillerinde konuşamıyorlardı. Hatta sizler siyaset yapamıyordunuz, propaganda yapamıyordunuz. Artık ana dilde cezaevlerinde konuşmak yasak değil. Böyle bir durum söz konusu değil." diye konuştu.
Arabuluculuk uygulamasının 2013 yılından bu yana başarıyla sürdüğünü belirten Tunç, uyuşmazlıklar bakımından bugüne kadar 107 bin 845 arabuluculuk başvurusu yapıldığını kaydetti. Tunç, "Bu başvuruların 83 bin 50'si kira uyuşmazlıklarıyla ilgili. 36 bin 368 dosya anlaşmayla sonuçlandı. Bu, 72 bin vatandaşımızın, kiracı ve kiralayanın yargıya gitmeden, anlaşarak sorunu çözdükleri anlamına geliyor. Son 3,5 ayda da kira davaları bakımından 16 bin 245 dava açılmış. Ağustos ayında 20 bin civarında kira davası açılmıştı. Burada yargının iş yükünün azaldığını ve vatandaşlarımızın arabulucu önüne gittiğinde anlaştıklarını görüyoruz. Bu da memnuniyet verici bir durum. Bu, aynı zamanda toplumsal barışa da hizmet ediyor." şeklinde konuştu.
Tunç, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını titizlikle uyguladığını söyledi. Tüm ülkeler bakımından AİHM'e 31 bin 670 dosyanın gönderildiğini, Bakanlar Komitesinin bu dosyaların 25 bin 233'ünü, icra edileceği gerekçesiyle kapattığını kaydeden Tunç, bu kapsamda tüm ülkeler bakımından 6 bin 437 kararın icra sürecinin devam ettiğini bildirdi. Tunç, şunları kaydetti:
"Bireysel başvuru hakkını kabul ettiğimiz 1987 yılından sonra ülkemiz hakkında 4 bin 367 kararın icra süreci Bakanlar Komitesine gönderilmiş. Bu kararların 3 bin 908'i icra edilmiş. Bu, Bakanlar Komitesi tarafından tescil edilen, resmi sayfasından olan rakamlar. Şu anda Türkiye'nin icrasını beklediği karar sayısı sadece 459. Türkiye'nin kararları icra oranı yüzde 89,48. Tüm ülkeler bakımından ise yüzde 79,67. Türkiye tüm ülkelerin kararları uygulaması bakımından daha iyi noktada. Türkiye'ye AİHM'de en yüksek ihlal oranına sahip ülke olarak bakılması da tamamen bir algı, bir propaganda. AİHM kurulduğu günden beri tüm üyeler bakımından 996 bin 892 başvuru sonuçlandırmış. Bunlardan 21 bin 784'ü ihlal kararı. Tüm ülkeler bakımından yüzde 2,18. Türkiye'yle ilgili 2012 yılından itibaren 90 bin 771 başvuruyu sonuçlandırmış, bunlardan 1054'ü hakkında ihlal kararı verilmiş. İhlal oranı yüzde 1,16."
- "DEPREM BÖLGESI BİRİNCİ ÖNCELİĞİMİZ"
Deprem anından itibaren Adalet Bakanlığı olarak yoğun bir gayret gösterdiklerini belirten Tunç, bölgeye 1000 hakim ve savcı, 984 bilirkişi, 538 adli tıp uzmanı gönderdiklerini, cezaevleri arama kurtarma personelinin 41 vatandaşı kurtardığını kaydetti. Depremlerde 2'si müstakil 15 adalet sarayının ağır hasar gördüğünü, 2 denetimli serbestlik hizmet binası, 11 ceza infaz kurumu ve 253 daireli adalet personeli konutlarının hasar gördüğünü, bunların yeniden inşa süreçlerini başlattıklarını ifade eden Tunç, "Deprem bölgesi bizim birinci önceliğimiz. Orada hasar gören tüm binalarımızı onardık, ağır hasarlıları yıktık. İhale süreçlerini başlattık. Hızlı şekilde bu süreçler devam ediyor." dedi.
Bakanlığın 2024 yılı yatırım programı teklifleri arasında 58 adliye binası, 7 ceza infaz kurumu, 4 adli tıp kurumu, toplam 69 mahalde inşaat yatırımı teklifi bulunduğunu belirten Tunç, 91 adliye binası, 2 adli tıp kurumu, 31 ceza infaz kurumu, toplam 124 mahalde proje yatırımı teklifi olduğunu söyledi. Tunç, "Deprem sonrası OHAL ilan edilen 11 il dahil olmak üzere lojman ihtiyacı tespit edilerek 118 mahalde 3 bin 408 dairenin yatırım programına alınması teklifimiz var. Bunlardan 2 bin 304 daire deprem bölgesini kapsamaktadır." diye konuştu.