Kurum, Sarıyer'deki Karadeniz Vakfı'nı ziyaretinde yaptığı konuşmada, dün Erzincan İliç'teki maden ocağında toprak kayması yaşandığını, devletin olayın ilk dakikalarından itibaren seferber olduğunu ve kurtarma faaliyetlerinin sürdüğünü anlattı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yaptığı dönemde söz konusu işletmeye verilen ÇED raporunun dile getirildiğini belirten Kurum, "Çevre Bakanlığı sadece çevresel etkileri denetler. İşletme, çevreye, doğaya zarar veriyor mu, vermiyor mu buna bakar. Bakanlığımız döneminde bu işletmenin çevresel etki denetimleri çok sıkı şekilde yapıldı. Bu işletmenin çevre mevzuatına uygun iş yapıp yapmadığı tam 135 kez denetlendi. 21 Haziran 2022'de işletmeye Çevre Kanunu'ndaki en üst sınırdan idari para cezası verildi. İşletmenin faaliyetinde çevre mevzuatı kapsamında görülen eksiklikler nedeniyle 3 ay kapısına mühür vuruldu." diye konuştu.
Kurum, bununla da kalınmayıp, işletmenin çevreyi kirletmesi nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunun altını çizerek, "Biz, kanunda öngörülen bütün cezai süreçleri hiçbir müsamaha göstermeksizin kararlılıkla uyguladık. İşletmenin tüm tedbirleri aldığı bilirkişi raporlarıyla tespit edilince faaliyetine tekrar başladı. Bir de bizi işletmenin kapasitesini artırmakla suçluyorlar. Bize iftira atanlar şunu da bilir ki Çevre Bakanlığı işletmenin kapasite artışı kararını vermez, veremez çünkü böyle bir yetkisi yoktur. Sadece kapasite artışının çevreye etkisini ölçer, onaylar ya da onaylamaz." ifadelerini kullandı.
ÇED raporlarına ilişkin kararlarda birçok farklı kurum ve kuruluşun bilimsel görüş ve raporlarına bakıldığını vurgulayan Kurum, şöyle devam etti:
"İşte bugün dillerine doladıkları ÇED kararı da 21 kurum ve kuruluştan oluşan komisyon üyeleri tarafından onaylıdır. Bu gerçekler tüm açıklığıyla ortadayken dün geceden itibaren tek merkezden yönetilen, nereden geldiği hepimizce bilinen, sistematik ve bilinçli bir algı operasyonu ve kara propaganda başlatıldı. Milletimizi yasa boğan böylesi bir hadisede bu konu siyasi bir istismara dönüştürüldü. Masa başında üretilmiş pek çok yalan haber ve tezvirat sağa sola, her yere servis edildi.
Milletimiz bu kötü niyeti çok iyi biliyor, tanıyor. Bu kötü niyetli arkadaşlarımıza vicdan sahibi herkese soruyoruz? Siz hangi vicdanla, hangi duyguyla bu konuyu İstanbul’a ve İstanbul seçimlerine getirdiniz? Vatandaşlarımızın daha toprağın altında olduğu bir yerde, 85 milyonun gözünün, aklının, kalbinin burada olduğu bir aşamada, bu olayı siyasete alet etmek vicdansızlıktır, insafsızlıktır. Hangi insani duyguya, hangi insani erdeme uygundur? İnsanımızın canları üzerinden siyasi ikbal peşine düşenleri, milletimizi aldatmaya çalışanları bu millet affetmeyecektir. Bu millet, bu siyaset simsarlarını, bu algı operasyonlarını her zaman olduğu gibi yine boşa çıkaracak, unutmayacak, onları derin vicdanlarıyla ve ferasetiyle cezalandıracaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Şu anda bizim tek bir gayemiz var, o da canlarımızın bir an önce kurtulmasıdır."
"Biz 85 milyonu kucaklıyoruz' deyip Alevi, Kürt kardeşlerimizi ötekileştirdiler"
İstanbul'un CHP'li Büyükşehir Belediyesi tarafından kaderine terk edildiğini kaydeden Kurum, söz verilen 10 projeden 9'unun yerine getirilmediğini söyledi.
"İstanbul'u bir basamak olarak görüp, İstanbul üzerinden ikbal peşinde koştular, hala koşmaya devam ediyorlar" diyen Kurum, "Bugün baktığınızda birbirlerine düşmüş durumdalar. Bir taraftan Sarıyer'de problemleri, sıkıntıları görüyorsunuz. Burada hizmet etmiş, 'başarılı' diye addettikleri kendi adlarına belediye başkanlarını şimdi saf dışı bıraktılar. Öbür tarafta yıllardır yol yürüdükleri 'mesai arkadaşımız' dedikleri arkadaşlarını kapı dışarı bıraktılar. 'Biz 85 milyonu kucaklıyoruz.' deyip Alevi, Kürt kardeşlerimizi ötekileştirdiler. Bunların anlayışı net bir şekilde ortaya düştü. Şimdi tutuştular. Ne yapacaklarını bilmeyerek sağa sola saldırıyorlar. Bunların hizmet diye bir anlayışı yok." değerlendirmesinde bulundu.
"Asrın Felaketi"nde kendilerinin gece gündüz milletle el ele, gönül gönüle koştuklarını vurgulayan Kurum, şunları kaydetti:
"3 ayda 180 bin konutun inşaatını başlattık. Ey Büyükşehir Belediyesi, sen İstanbul gibi büyük, kadim bir şehrin belediyesisin. Ne olurdu sen de gidip Maraş'a, Adıyaman'a, Hatay'a, Gaziantep'e, Kilis'e, Osmaniye'ye, Adana'ya depremzede kardeşlerimiz için bin konut yapsaydın. Hani seçim zamanı ağzınız dolu dolu konuşuyordunuz ya, bir sürü vaatler verdiniz. Niye gerçekleştirmediniz, elinizden tutan mı vardı? Sorsanız, 'Engellediler, yaptırmadılar...'"
"Çayırbaşı-Ayazağa-Levazım-Dolmabahçe etabını yine biz başlatacağız"
Sarıyer’de hiçbir şekilde imar ve mülkiyet problemi kalmayacağının altını çizen Kurum, göreve geldiklerinde Sarıyer'in her mahallesinde, İBB mülkiyetindeki her bir vatandaşın mülkiyet sorununu, tapu sorununu tamamen çözeceklerini aktardı.
Kurum, Maslak Ayazağa Hadımkoru kavşak projesiyle sıkışan trafiğe nefes aldıracaklarını belirterek, "Beşiktaş-Sarıyer ve İstinye-İTÜ-Ayazağa arasındaki raylı sistem hattını 2,5 yılda tamamlayıp armağan edeceğiz. Yine yapmadıkları, bir tarafta hafriyat doldurdukları, bir tarafta inşaatını durdurdukları işlerden bir tanesi olan Çayırbaşı-Ayazağa-Levazım-Dolmabahçe etabını yine biz başlatacağız ve hem Büyükdere Caddesi hem de Boğaz Sahil Yolu trafiğini azaltmış olacağız." şeklinde konuştu.
Toplantıya, Vakıf Genel Başkanı Yusuf Cevahir ve çok sayıda kişi katıldı.