Avukat Seyit Yağmur, işçi ve işveren tarafından borç ilişkisinin sona erdiğini belirten ibranamede alacakların tek tek yazılması gerektiğini söyleyerek, "Hükümlere uymayan ibraname işverene mükerrer ödemeye sebep olabilir" dedi.
İbraname yazılı olmadığı zaman herhangi bir hüküm taşımayacağını söyleyen Avukat Seyit Yağmur, "İbraname kişiler ya da kurumlar arasındaki borç ilişkisinin sona erdiğini belgeleyen bir evraktır. Yani borç veya alacak ilişkisi sona erdikten sonra taraflar kendi aralarında bir ibraname düzenleyerek bu ilişkinin sona erdiğini resmi bir şekilde tespit edebilirler. Türk Borçlar Kanunu 132. maddesinde ibraname açısından herhangi bir şekil şartı öngörülmemiştir yani genel hükümlerde. Ancak tarafların işçi veya işveren olması halinde kesin bir şekil şartı öngörülmüştür. Bu şekil şartları da 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesinde yer almaktadır. Burada kanun maddesinde öngörülen şekil şartlarından en önemlisi, ibranamenin işçi ve işveren arasında düzenlenen ibranamenin yazılı olması. Taraflar ibranameyi yazılı bir şekilde düzenlemedikten sonra bu ibraname herhangi bir geçerlilik taşımayacaktır. Yani genel hükümlerdeki iddianame gibi olmayacaktır. İkincisi bu ibranamenin iş veya hizmet ilişkisi sona erdikten en erken bir ay sonra düzenlenmesi gerekiyor. Hizmet ilişkisi devam ederken veya bir aylık süre geçmedikten sonra düzenlenen ibraname yine hükümsüz olacaktır" dedi.
Yağmur, hükümlerin yerine getirilmemesi halinde işverene mükerrer ödeme çıkabileceğini söyleyerek, "Bunlardan üçüncüsü de ibranamedeki alacak kalemlerinin her birinin ayrı ayrı belirli olması ve bu alacak kalemlerine istinaden yapılan ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması gerekli. Bu da zorunlu bir şart ibranamede. Bu şartların tamamını taşımadığı sürece ibraname kesin hükümsüz. Yani bu şekilde şekil şartlarını taşımayan bir iddianameye istinaden yapılan ödemeler maalesef ilerleyen zamanda hüküm ifade etmeyebilir. Bu nedenle işveren işçiye karşı mükerrer ödeme tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. İbraname düzenlenecekse her iki tarafın da Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesindeki şekil şartlarına uygun hareket etmesi gerekmekte" ifadelerini kullandı.