YÖK'ün üniversite sınavlarında baraj puanı uygulamasını kaldırması tartışılmaya devam ediyor. Tarihçi yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, YÖK'ün kararını değerlendirdi.
Ortaylı, "Bunun kontenjanı doldurulamayan vakıf üniversitelerine hizmet vereceÄŸine hiç şüphe yok" dedi. Ortaylı, “Her yurtdışına gidenin rahat yaÅŸamak özlemiyle ve kafasında kavak yelleri eserek gittiÄŸini söyleyemeyiz. Bunların önemli bir kısmı da gerçekten daha iyi eÄŸitim görmek ihtiyacıyla terk-i diyar eyliyor ve çoÄŸu geri gelmiyor. Bu hazin bir tecellidir. YÖK’ün bu uygulamalardan vazgeçmesinin uygun olacağını düşünüyoruz” ifadesini kullandı.
İlber Ortaylı'nın yazısından ilgili bölüm şöyle:
"Kimlerin nasıl girdiÄŸi, ne kadar ücret verdiÄŸi ve çıktıktan sonra ne iÅŸ yapacakları endiÅŸesi kimsede yok. En baÅŸta burada okuyanlar da yok. Zira çıktıkları zaman iÅŸ verileceÄŸini düşünüyorlar. Daha beteri bunların bazılarının yerleÅŸmesi doÄŸrudan doÄŸruya baÅŸarı endekslerinin dışındaki kıstaslara göre gerçekleÅŸiyor. Devlet memuriyetine alımda siyasallaÅŸmanın ölçüsünü burada tartışmaya gerek yok. Son çıkan kararla YÖK daha acayip bir ÅŸey yaptı. Herkesi üniversiteye alalım; yani bir evvelki sene sistemden elenen miktarı 765 bin 744 bin kiÅŸiyi (bunların bir kısmı çok düşük puan alacak kadar cevap vermiÅŸ, sıfır almış, bazısı imtihana dahi girmemiÅŸtir). Evvelki senelere göre bu aynı minval üzere gitmiÅŸ. Bu durumda “Puan alamayanlara da yüksel tahsil imkânı verelim” diye pek tatlı görünen bir slogan var. Bunun kontenjanı doldurulamayan vakıf üniversitelerine hizmet vereceÄŸine hiç şüphe yok. Uzak vilayetlerdeki birkaç devlet üniversitesi de bu çıtanın altına girebilir. Kim nereye, nasıl girer, nasıl tahsil görür ve sonra nereye, nasıl kapağı atar meçhul konulardır.
Batı Avrupa toplumlarındaki gibi liyakat ve bilgiye önem verilmediği çok açık. Türkiye halkının maalesef son FETÖ olayında da görüldüğü gibi beleş iş bulma ve bir yere yerleşmekten pek rahatsız olmadığı da çok açık. Bu konuda birçok toplumda da eğilim var. Fakat oralarda bu tip bir eğitimin yılları ve ailenin birikimini boşuna harcamaya değmeyeceği mantığı mevcutken; bunu bizim halkımız henüz pek dikkate almıyor.
BU HAZÄ°N BÄ°R TECELLÄ°
Bu kadar üniversitenin öğretim kadrolarının nasıl doldurulduÄŸu günün tartışma konusu. Birtakım dalların gerekli öğretim kadrolarını, kütüphane ve laboratuvarı saÄŸlayamadığı açık. YÖK’ün üniversite kurulurken yeterince titiz davranmadığı, teÅŸhis sistemini iyi iÅŸletmediÄŸi de söyleniyor. Bu konuda bir sorgulamaya da muhatap deÄŸiller. Kimseyi derinlemesine suçlamak niyetinde deÄŸiliz; maalesef ÅŸartların çıkmazını ve biriken sorunları kolay yoldan çözme eÄŸilimimiz hepimizde mevcut. Bu sorumsuzluk ÅŸu veya bu partiye ait deÄŸil. 50 yıldır nesiller bu ÅŸekilde hayata hazırlanmaya çalışıyor. Sonunda gittikçe bunalıma düşen, istikbalden ümidini geçmiÅŸ ve kendisini kandırılmış hisseden bir gençlikle karşı karşıyayız.
Her yurtdışına gidenin rahat yaÅŸamak özlemiyle ve kafasında kavak yelleri eserek gittiÄŸini söyleyemeyiz. Bunların önemli bir kısmı da gerçekten daha iyi eÄŸitim görmek ihtiyacıyla terk-i diyar eyliyor ve çoÄŸu geri gelmiyor. Bu hazin bir tecellidir. YÖK’ün bu uygulamalardan vazgeçmesinin uygun olacağını düşünüyoruz."