İş Bankası, Alman finans kuruluşu Finance in Motion ve Alman danışmanlık firması Frankfurt School ile tarım alanındaki faaliyetler için imzaladığı sponsorluk anlaşması kapsamında düzenlemeye başladığı İmece Çalıştaylarının ikincisini Ankara’da “buğday” temasıyla gerçekleştirdi. Türkiye İş Bankası, Alman finans kuruluşu Finance in Motion ve Alman danışmanlık firması Frankfurt School ile tarım alanındaki faaliyetler için imzaladığı sponsorluk anlaşması kapsamında düzenlemeye başladığı İmece Çalıştaylarının ikincisini Ankara’da “buğday” temasıyla gerçekleştirdi. Çalıştayda, tüm dünyada temel besin kaynağı olması nedeniyle stratejik öneme sahip olan buğdayın sürdürülebilir tarım için en verimli şekilde nasıl üretileceğine dair çözümler ve buğdayın ekonomiye katkıları konuşuldu. ’Buğday ek, hayat biç’ mottosuyla düzenlenen çalıştay, ilgili kamu ve sivil toplum kuruluşları, tarım kooperatifi ve birliklerinden temsilcileri, üreticileri, akademisyenleri, tarım girişimcilerini ve çiftçileri bir araya getirdi. Buğdayın hikâyesi, verimli üretimi, tohum ıslahı ele alındı
Sürdürülebilir tarımsal üretimde buğdayın hikâyesinin aktarıldığı çalıştayda; buğdayın verimli üretimi ve ekonomisi, sürdürülebilir tarım için buğdayın kritik önemi, ülkemizdeki tohum ıslahı çalışmaları, üretimde teknolojik ve dijital yöntemlerin etkin kullanımı, hem doğa hem üretici için koruyucu nitelikteki ortak çözüm önerileri ele alındı. Çalıştayın sonuçları bir rapor haline getirilerek, ilgili kurum ve kuruluşlarca da paylaşılacak. Tahıl üretimindeki artış hız kesti
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı İzlem Erdem, çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, iklim değişikliği, bölgesel tehditler, pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı ve üretim kısıtları nedeniyle küresel endişelerin arttığı bu dönemde tarımın ve buğdayın öneminin daha net anlaşıldığını ifade etti. Dünyada bitkisel üretimin son 50 yıllık dönemde küresel üretime paralel biçimde 3 katın üzerinde artış kaydettiğini belirten Erdem, tahıl üretiminin de iklim koşullarına bağlı olarak yıllık bazda önemli ölçüde dalgalanma sergilemekle birlikte, genel itibarıyla artma eğiliminde olduğunu söyledi. Erdem, özellikle 2010 yılından sonraki dönemde küresel ısınmanın etkisinin artmasıyla diğer tek yıllık ürünlerde olduğu gibi tahıl üretiminde de artışın hız kestiğinin izlendiğine dikkat çekti. "Buğday tedariki ve fiyat gelişmeleri açısından riskler sürüyor"
İzlem Erdem, düşük yeterlilik oranlarına sahip unluk buğday ve ayçiçeğinde Türkiye’nin başlıca tedarikçileri konumunda bulunan Ukrayna ve Rusya arasında devam eden savaşın bu ürünlerin tedarikinde sorunlar yaşanabileceğine işaret ettiğini belirtti. Erdem, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin buğday ithalatının yaklaşık yüzde 70’ini gerçekleştirdiği Rusya’dan yapılan buğday ithalatının, 2022’nin ilk çeyreğinde yüzde 43,6 oranında azalması bu kaygılara destek oldu. Yaz aylarıyla birlikte diplomatik girişimlerin ardından küresel ölçekte bir gıda krizine neden olmamak adına savaşa taraf olan ülkelerin özellikle tahıl grubunda ihracat yapabilmelerine imkan tanıyan ‘tahıl koridoru’ açıldı ve bu iki ülkeden yapılan tahıl ithalatı güçlü kalmaya devam etti. Ancak, tahıl koridoru anlaşmasının süreli oluşunun yanında anlaşmaya ilişkin yaşanan pürüzler, bölgeden yapılan hububat ithalatının sekteye uğrayabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca, küresel buğday üretiminde 2022/2023 dönemine ilişkin beklentilerin olumsuz iklim koşulları sebebiyle aşağı yönlü revize edilmesi, Çin’in ardından ikinci büyük üretici konumunda olan Hindistan’ın iç piyasayı korumak amacıyla yıl içinde buğday ihracatını durdurma ve un ihracatını kısıtlama kararı alması, buğday tedariki ve fiyat gelişmeleri açısından risklerin sürdüğüne işaret ediyor. Buradan da anlıyoruz ki buğday sadece bizim için değil tüm dünya için kritik bir ürün.” "Tarımda karşılaşılan en büyük problem verimlilik"
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tarımda karşılaşılan en büyük problemin verimlilik olduğunun altını çizen İzlem Erdem, gübre, mazot, ilaç, enerji fiyatlarındaki artışın karşısında yapılabilecek tek şeyin verimliliği artırmak olduğunu söyledi. Tarım alanında büyük bir potansiyele sahip ülkemizin, 55 tarım ürününde dünyadaki en büyük üretici arasında yer aldığını belirten Erdem, tarımda herkesin sorumluluklarını yerine getirmesi halinde gelecekte hem ülkemizde hem de dünyada çok daha verimli bir noktaya ulaşılabileceğini ifade etti. "Buğdayın hikâyesinde yeni ve ümit verici sayfalar açmayı istiyoruz"
Tarım bankacılığı alanında her geçen yıl öze dokunan katkılar sunmak için büyük bir gayretle çalıştıklarını vurgulayan Erdem, “Banka olarak tarım, finans ve teknolojinin birlikte etkin kullanımı ile çiftçiye en çok kazandıran özel banka olma iddiasını her geçen gün daha güçlü şekilde ortaya koyarak sadece uygun finansman koşulları sunmakla yetinmiyor, teknolojiyi merkeze alarak daha az girdi kullanımı, daha yüksek verim ve daha sürdürülebilir tarımsal üretimi teşvik ediyoruz” dedi. İzlem Erdem, “Tarım bizim için dünümüze bugünümüze ve geleceğimize sahip çıkmak, milli değerlerimizi korumak demektir. Dolayısıyla buğdayı ele alan bu çalıştayın varlığı ve çıktılarının da aynı şekilde çok değerli olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. Tarım alanında kesin ve sürdürülebilir çözümlerin bulunarak uygulanabilmesi için tüm paydaşların birlikte hareket etmesinin elzem olduğuna dikkat çeken Erdem, şöyle konuştu: “Bu, özellikle ortak zeminde buluşup birlikte daha büyük adımlar atabilmek ve tarım sektörüne önemli çıktılar sağlayabilmek açısından büyük önem taşıyor. Buğday Çalıştayı ile sadece bir banka olarak değil, tarımsal değer zincirinin bir halkası ve ilgili kesimlerin iş ortağı olarak, sektörü iyi tanıyan, dinamiklerini çok yakından bilenlerle bu alandaki bilgimizi arttırmayı ve buğdayın hikâyesinde yeni ve ümit verici sayfalar açmayı istiyoruz.” "Yetersizlikler ortak akıl ve irade ile giderilebilir"
Türkiye’nin buğday üretiminin yıllar itibarıyla üretim, tüketim, verimlilik ve nüfus ilişkisine ilişkin sunum yapan Frankfurt School of Business and Management Tarımsal Saha Araştırmaları Grup Müdürü İbrahim Oğuz da “Tarımsal üretimde girdi tedarikinde dışa bağımlı olmamızın sonucu buğday üretiminden elde ettiğimiz toplam katma değerin üçte biri yurt dışına gidiyor. Kırılgan ekonomilerde dışa bağımlılık kontrol edilmesi güç gıda enflasyonuna neden oluyor” dedi. Üretimde yaşanan sorunların ve çözüm yöntemlerinin bilindiğini söyleyen Oğuz, sektörün tüm paydaşlarının ortak akıl ve irade oluşturma yetersizliklerinin giderilmesinin önemine işaret ederek, bu tür çalıştayların fırsat olduğunu vurguladı. Küçük işletmelerin sürdürülebilirliğine katkı önemli
Finance in Motion Yatırım Yöneticisi Oğuz Bardak da çalıştayda ortaya konulan her fikrin, tarımın geleceğine dair umut ışığı olduğunu ifade etti. Tarım alanında özellikle küçük işletmelerin sürdürülebilirliğine katkıda bulunmanın öneminin altını çizen Bardak, gerek Türkiye’de gerekse aktif oldukları ülkelerde tarım alanında özellikle kırsal kesimi önceliklendirerek, mikro ve küçük işletmeleri destekleyerek finansmana erişimlerini kolaylaştırmayı amaçladıklarını söyledi.