İşgalci İsrail'in hava bombardımanıyla binlerce Filistinli sivil feci şekilde hayatını kaybetti. Yıllardır abluka altında tutulan Gazze Şeridi'ne göz diken Siyonistler masum sivillere yönelik alçakça tehditlerini sürdürüyor. İngiltere merkezli Örgütten yapılan açıklamada, İsrail ordusunun 21 Ekim'de Gazze'ye havadan attığı broşürlerde, Gazze'nin kuzeyindeki bölgelerin boşaltılmasına yönelik ifadelerin yer aldığı bildirildi.
İSRAİL, TOPRAKLARINI TERKETMEYEN FİLİSTİNLİ SİVİLLERİ TERÖRİST ORTAĞI OLMAKLA İTHAM EDİYOR
Açıklamada, "Bu broşürlerle orada yaşayanlara derhal bölgeyi terk etmesi uyarısı yapıldı, hayatlarının tehlikede olduğu kaydedildi ve Gazze Vadisi'nin güneyine gitmemeyi seçenlerin terör örgütünün suç ortağı olmakla suçlanabileceği ifade edildi." sözleri kaydedildi.
"TEHDİTLERE SON VERİN"
İsrail'in Gazze'ye giren insani yardımı güney bölgelerinde dağıtma uygulamasının da kuzeyde yaşayanlara yönelik bir baskı aracı olarak kullanıldığı belirtilen açıklamada, "Af Örgütü, İsrail'e, zorunlu yerinden etme emirlerini iptal etme, Gazze halkında korku ve panik yaratmayı amaçlayan tehditlere son verme çağrısını yineliyor." ifadesi kullanıldı.
Açıklamada ayrıca, insani yardım dağıtımına ilişkin koşulların da kaldırılması talebi yinelenerek, Gazze'ye herkese yetecek acil yardım girişinin önünün açılması çağrısı yapıldı.
"SİVİLLERİ HEDEF ALMAK SAVAŞ SUÇUDUR"
Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Uluslararası Af Örgütü danışmanlarından Donatella Rovera da tüm bir şehrin ya da bölgenin askeri hedef ilan edilmesinin uluslararası insancıl hukuka aykırı olduğunu belirtti.
Rovera, "Ayrım ilkesini ihlal ederek sivilleri veya sivil yapıları hedef almak, sivilleri öldüren ve yaralayan, ayrım gözetmeyen saldırılar gerçekleştirmek bir savaş suçudur." ifadesini kullandı.
Havadan atılan broşürlerin etkili bir uyarı olarak nitelendirilemeyeceğini kaydeden Rovera, bu broşürlerin, İsrail'in Gazze'deki sivilleri zorla yerinden etmeye yönelik kanıtlar olduğuna işaret etti.
Rovera, İsrail'in bombardımanı altındaki Gazze'de gidecek yeri olmadığı için evlerinde kalanları işlemedikleri eylemden sorumlu tutup topluca cezalandırmanın savaş suçu sayılabileceğini belirtti.