İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis kararının ardından Saraçhane'de İmamoğlu ile birlikte konuşma yapmış ve bu durum 'mağduriyet şovu' olarak değerlendirilmişti. İBB binasında Akşener ile İmamoğlu’nun sevinerek sarılması, eleştiri konusu olmuştu.
'VESAYETÇİLERLE AYNI SAFTA DEĞİLMİŞ' GİBİ SAVUNMA YAPTI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Cezayı bayram havası ile 'çak' yaparak kutlayanlar” diyerek eleştirmesine cevap veren ve o zamanki 'vesayetçilerin yanında durmamış' gibi bir açıklama yapan Akşener, “Millet iradesine ‘çak’ yapıldı aslında. Biz birbirimize ‘çak’ yapmadık. Sayın Erdoğan da hapishaneye giderken ‘çak’ yapmamıştı, o zamanın vesayetçileri millet iradesine çak yapmıştı ama o çakı suratımıza tokat olarak atmıştı. Şimdi de dünün mağduru bugünün vesayetçisi gene millet iradesine gene saraçhanede yine suratımıza tokat attı. Dolayısıyla millet iradesine uzatılan her eli o millet iradesi kırar.” diyerek kendisini savundu.
'MAĞDUR' ETTİĞİ BELEDİYE BAŞKANLARINI UNUTTU
Milletin inancını hedef alan ve milli iradeye darbe vuran 28 Şubat dönemindeki MGK kararlarını “Milli Güvenlik Kurulu kararlarının uygulanacağına gönülden inanıyorum” diyerek uygulayan Meral Akşener, Doğru Yol Partisi ile Refah Partisi'nin koalisyon ortağı olmasına rağmen Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Şükrü Karatepe ve Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız gibi başarılı belediye başkanları hakkında soruşturma başlatmıştı.
Akşener'in destek vermediği belediye başkanı Karatepe için, "Kayseri’yi hatırlayın. O zaman da ben söylediklerimi yaptım. Kimsenin tereddüdü olmasın" ifadelerini kullanmış ve kayıtsız şartsız darbecilerin isteğini yerine getirmişti.
HABER7, ‘MAĞDURİYET’ ŞOVUNU BİTİRECEK İMZAYA ULAŞTI
“Her zaman hukuksuzlukların karşısında yer aldığını” öne süren Meral Akşener’in 28 Şubat Post Modern Darbesi sırasında ‘mağdur’ ettiği belediye başkanları için imzaladığı belgelere Haber7 ulaştı.
Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nden gönderilen 3 Şubat 1997 tarihli B050MAH71003/İNS.97.06.4 sayılı soruşturma talebine Meral Akşener’in ‘Olur’ vererek soruşturma açtırdığı ve söz konusu belgeyi imzaladığı görüldü.
Söz konusu belgede, "Çeşitli basın organlarında yer alan haberlerde; Ankara Ili Sincan Belediye Başkanı Bekir YILDIZ'ın Kudüs Gecesi adı altında gece düzenleyerek Hamas ve Hizbullah örgütü liderlerinin posterlerini astırdığı ve ayrıca Anayasada yer alan Laiklik ilkesine aykırı konuşma yaptığı hususu yer almaktadır. Uygun görüldüğü takdirde konunun incelenmesi ve gerekiyorsa soruşturulması için yazımız ve eklerinin Teftiş Kurulu Başkanlığına havalesini müsaadelerinize arz ederim." ifadeleri yer aldı.
AKŞENER’İN GÖREVDEN ALDIĞI BELEDİYE BAŞKANINDAN TEPKİ
Akşener’in önce soruşturma açtırdığı ve sonrasında görevden aldığı, dönemin Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, Haber7’ye önemli açıklamalarda bulundu.
"İMZAYI ATAN KENDİSİYDİ"
28 Şubat sürecinde Akşener’in yaşadığı mağduriyet nedeniyle kendisine sahip çıkmayıp darbeci zihniyetle birlikte olduğunu dile getiren Bekir Yıldız, “Akşener, 28 Şubat sürecinde o günün İçişleri Bakanı’ydı ve imzayı kendisi attı. Bana gelen görevden alma yazısında Meral Akşener’in imzası vardı. Dolayısıyla hangi saikle olursa olsun o gün kararı veren sonuçta kendisiydi. Bugünkü gibi bir irade sergilenmedi. ‘Altını tutamıyorum’ demişti Tansu Çiller ama bugün onlar altılı oynuyorlar. Dolayısıyla bu bir çelişki.” tepkisinde bulundu.
O KESİMDEN ZİYARETE GİDEN OLMADI
Refah Partililer ve Büyük Birlik Partililer dışında hiçbir siyasetçinin, tutuklandığında bile kendisini ziyarete gelmediğini kaydeden Bekir Yıldız, “Bir de cezaevi sürecinde halktan yüzlerce ziyaretçi gelirdi ama siyasi olarak o günlerde o kesimden gelen hiç kimse olmadı. Gelenler arasında Büyük Birlik Partisi’nden vardı. Bizim vekillerden gelen oldu. Şevket Kazan da ziyaretime gelenler arasındaydı.” ifadelerinde bulundu.
HUKUKSUZ BİR ŞEKİLDE GÖREVE İADE EDİLMEDİ
HDP'li belediye başkanının göreve iade edildiğini ancak kendisini edilmediğini belirten Bekir Yıldız, hukuksuzluğu şu sözlerle anlattı:
"7 ay tutuklu kaldım. Toplamda 4 yıl 9 ay ceza verildi. Yargıtay da bunu onadı. Normal şartlarda tutuksuz yargılandığım zaman görevime iade edilmem gerekirdi ama iade edilmedim. O zaman REFAHYOL hükümeti yıkılmıştı, Anasol-M Hükümeti kurulmuştu. Daha sonraki İçişleri Bakanlığı’na dilekçe vermemize rağmen bizi görevimize iade etmediler. HDP’den o dönemde tutuklu yargılanıp serbest bırakılan belediye başkanı vardı. Onu görevine iade ettiler bizi etmediler."
REFAHYOL HÜKÜMETİNE UYGULANAN SÜREÇ AK PARTİ HÜKÜMETİ’NE DE UYGULANMAK İSTENİYOR
Şükrü Karatepe, Recep Tayyip Erdoğan gibi isimlerin de o dönem cezaevine girdiğini belirten Yıldız, muhalefetin yürüttüğü siyaseti eleştirerek, REFAHYOL Hükümeti’ne uygulanan yöntemlerin aynı olduğunu söyledi. Amacın AK Parti iktidarını yıkmak olduğunu ifade eden Yıldız, “Hiç değişen bir şey yok. Nasıl REFAHYOL hükümetini yıkmaya yönelik adımlar attılar, şimdiki iktidarı da aynı şekilde yapmak istiyorlar. REFAHYOL Hükümeti’nin yok edildiği gibi hukuki bir süreci yürütmek. 17-25 Aralık, Gezi Olayları, 15 Temmuz… Şu anda da baktılar ki hiçbir şekilde olmuyor. ABD, Almanya, İngiltere ile görüşerek, özellikle CHP Genel Başkanı oralarla temas kurup destek almaya çalışıyor. Amaç tamamen aynı, ‘İçerideki ve dışarıdaki bütün güçlerle hükümeti nasıl yok ederiz’. Zaman zaman ifade edildiği gibi Habil ve Kabil mücadelesi.” diye konuştu.