Dünya kültürel miraslarından en önemlilerinden biri olan Manisa’nın Salihli ilçesindeki Sardes antik kentinde bulunan antik çağın en büyük sinagogundaki zemin mozaikleri restore edilmeye başlandı. Büyük bir bölümü korunan bin 700 yıllık mozaiklerin zarar gören kısımları köylü kadınların ince işçiliğiyle yeniden şekil bulmaya başladı.
Antik çağın en önemli devletlerinden biri olan ve tarihte parayı ilk kullanan uygarlık olarak bilinen Lidya Krallığının başkenti Sardes’te 158 yıldır devam eden kazılar bir yandan büyük bir titizlikle devam ederken ortaya çıkarılan eserler ise restore edilmeye devam ediyor. Antik çağın en büyük sinagogu
Sardes’teki kazılarda, Lidya, Pers, Helenistik, Roma, Bizans, Osmanlı ve diğer kültürlerden çok sayıda yapı ve eser ortaya çıkarılırken antik çağın en büyük sinagogu olarak bilinen Sardes Sinagog’unun üstünün kapatılmasının ardından zemin mozaiklerinde de restorasyon çalışmaları başladı. Bir kısmı kazı çalışmaları sırasında bloklar halinde sökülerek Manisa müzesine taşınan büyük bir kısmı ise yerinde bırakılan mozaiklerin hasar görmüş kısımları da Sart Mahallesinde yaşayan, çocuklukları antik kentle iç içe geçen kadınlar tarafından restore ediliyor. Büyük bir sabır ve titizlikle yürütülen restorasyon çalışmalarında beyaz mozaik parçaları Bintepeler Tümüsleri mevkiinden getirilirken siyah mozaik taşları ise Antakya’dan temin edilerek çalışmalara başlandı. Kadınlar restorasyonda çalışıyor
Restorasyonda çalışan köylü kadınlardan Sevinç Akça, “Mozaiklerin restorasyonunu yapıyoruz. Boş alanları dolduruyoruz. Çok güzel bir duygu. Başımızdakiler çok iyiler. Çok memnunuz bizim için de iş sahası oldu. 9-10 yıldır burada devam ediyoruz. Sezonluk 3 ay çalışıyoruz. Biz bu sene geriye kaldık. Mozaikler uzadı. Kasım ayı sonuna kadar buradayız. Çok mutluyuz. Zevkle yapıyoruz bu işi. Yaşlandığımızda çocuklarımız ‘Bizim de annelerimiz burada çalışmış’ diyerek yaptıklarımızı görürler. Bunları görmeleri bizim için büyük bir zevk” derken, bir diğer restorasyon işinde çalışan mahalle sakinlerinden Emine Altan, “Biz de tarihi böylece öğrenmiş oluyoruz. Hem yapıyoruz hem öğreniyoruz. Biz de yeniden yeniden öğreniyoruz. Sağ olsunlar çok güzel. Biz de buralıyız. Antik kentte çalışmak güzel. Bize iş sahası açıyorlar çok memnunuz hepsinden” diye konuştu. Her dönem önemini koruyan şehir
Lidyalılardan bu yana her dönem önemini koruyan ve Bizans döneminde yaşanan büyük depremle yıkıma uğrayan Sardes antik kentinden bahseden Sardes Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Nicholas D. Cahill, “Sardes Lidyalıların şehri. Lidyalılar Anadolu halklarından biri. Özel bir dil kullanıyorlardı. M.Ö. 6. yüzyılda büyük bir imparatorluk kurarak dünyada ilk parayı bastılar. Altın ile gümüş karışımı doğal elektron maden ile ilk parayı bastılar. Pers zamanında yine başkent olmuş. Büyük İskender geldiğinde de yine önemli bir kent olmuş. Sonrasında Roma geçmiş. Bizans zamanında büyük bir depremle tüm şehir yıkılmış ve hayat Akropol’de devam etmiş” dedi. Antik kentte 112 yıl önce başlayan ve zaman zaman kesintiye uğrayan kazıların 1958 yılından bu yana kesintisiz devam ettiğini aktaran Prof. Dr. Nicholas D. Cahill, “Kazı 1958’de başladı. O yıldan beri devam ediyor. Amerika ile uluslar arası ekiple çalışıyoruz. Türkler, Amerikalılar, Almanlar, Japonlar, Ukraynalılar, bilim adamları, fotoğrafçılar, alanında uzmanlarla beraber çalışıyoruz. Buraya her yıl geliyor ve bir aile gibi yaşıyoruz. Her gün bir çok turist geliyor. Fotoğraf çekiyor, kitap okuyorlar, dolaşıyorlar. Özellikle Artemis Tapınağı’nın arkasında küçük bir kilise var. 7 kiliseden birisi. Özellikle Koreliler geliyor ve ziyaret ediyorlar” diye konuştu. "Mozaikler orijinal şekilde çok titizlikle ince işçilikle yapılıyor"
Antik dünyanın en büyük sinagogu olan Sardes Sinagog’unda devam eden çalışmalar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Cahill şunları söyledi: “Sinagog M.Ö. 4. yüzyılda genç Roma döneminde yapılmış. Antik dünyadaki en büyük sinagog olmuş. Tabanların tamamı mozaiklenmiş. 1960’larda mozaiklerin hepsi kaldırılmış ve beton pano ile orijinal yerine konulmuş. Şimdi restorasyon yapıyoruz. Geçen sene bir koruma çatısı yaptık. Şimdi mozaiklerin boşluk olan eksik olan yerlerini yeni mozaiklerle dolduruyoruz. Mozaikler beton panoda olduğu için ziyaretçiler orijinal mozaiklerde hiç zarar vermeden dolaşabiliyor. Eksik parçalar 1960’larda beton ile doldurulmuş. Eksik yerlerden betonları kesiyoruz ve kadınlar aslına uygun yeni taşlarla dolduruyor. Bu proje için bu yıl bir konservatör ekibi geldi. Kadınlara eğitimler verdi. Kadınlar da kendi başlarına burada devam ediyor. Eserler orijinal şekilde çok titizlikle ince işçilikle yapıyorlar.”