Yeni Akit Gazetesi yazarı Ali Karahasanoğlu, bugünkü "Söyler misin Babacan, seni yargılatacaklarla işbirliğin neden?" başlıklı yazısında 6+1 ittifakından bazı isimlerin Telekom üzerinden hükümete saldırmasına ilişkin Babacan'ı uyararak, "Kendisine gelmeli.. Kimlerle yol yürüdüğünü görmeli.. Kendisini yargılatma sözü verenlerle işbirliğini sonlandırmalı.." diye yazdı.
Ali Karahasanoğlu'nun bugünkü köşe yazısı şöyle:
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Adana’da esnaf ile iftar ediyor.
Sohbet sırasında kendisine soruluyor:
“Telekom yolsuzluk değil miydi?”
Ali Babacan, o tarihte AK Parti’de bakan olduğu için dertli..
Bir hafta önce CHP Genel Başkanı Telekom üzerinden AK Parti’ye saldırdı. Tayyip Erdoğan’a saldırdı..
Ali Babacan sustu..
Meral Akşener saldırdı..
6+1 ittifakın içinde birlikte bulunduğu Ali Babacan sustu..
Gelecek Partisi’nden Abdullah Güzeldülger saldırdı..
Hem de, “Cumhuriyetin en büyük yolsuzluğu” diyerek saldırdı..
Utanmadan sıkılmadan saldırdı.
Telekom yolsuzluk idiyse, bu yolsuzluğu yapan AK Parti iktidarı 2012’de, 2013’de bana TMSF’de görev verdiğinde bu yolsuzluğu hatırlatıp, o görevleri reddetmeli idim. Benim yaptığım ahlaksızlık” demesi gerekir iken..
“Telekom en büyük yolsuzluk” iftirasını attı..
Düşünmesi gerekirdi, “Eğer Telekom cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğu ise, benim Genel Başkanım Ahmet Davutoğlu, o yolsuzluk yapıldıktan iki yıl sonra, niye AK Parti’ye girdi? Cumhuriyetin en büyük yolsuzluğunu yapan AK Parti’de niye bakanlık yaptı?”
Ama bunlarda ilke nerede?
Ahlak nerede.
Tutarlılık nerede?
Onlar kendi beyinlerinde bu sorgulamayı yapmıyorlar..
İşin tam göbeğindeki Ali Babacan da “Susun, oturun oturduğunuz yerde” demiyor..
En nihayetinde, Adana’da bir esnaf sorunca..
Telekom’un yolsuzluk olduğunu iddia edince..
Ali Babacan patlıyor..
Ben patlıyor diyorum ama..
Aslında tane tane anlatıyor..
Kemal Kılıçdaroğlu’nun yüzüne şamar vurur gibi anlatıyor..
Meral Akşener’in kafasına balyozla indirir gibi anlatıyor..
Gelecek Partili ilkesizleri buldozerle ezer gibi cevaplıyor..
“Bütün altyapı devletin” diyor Babacan.
Yalan mı?
Altyapı tamamen o gün de devletindi, bugün de devletin..
Peki ne özelleştirildi?
Babacan söylüyor:
“Sadece işletme lisansı özelleştirildi.”
Nitekim, o işletme süresi de 4 yıl sonra doluyor..
Ve özelleştirilen işletme süresi dolduğu için, işletme tekrar devlete geçiyor..
Yani gerçek şu:
“Telekom satıldı, hiç edildi, peşkeş çekildi” diyenlerin tamamı, yalancı..
Tamamı ahlaksız. Tamamı iftiracı..
Devam ediyor Babacan:
“6.5 milyar dolar nakit para aldı devlet buradan. Bu paranın hepsi yurtdışından geldi Türkiye’ye.”
Oysa altılı parti işbirliğinin Kemal’i de Meral’i de, “peşkeş olarak gösterdikleri Telekom’un işletmesinin özelleştirilmesinde, Lübnanlı işadamının cebinden tek kuruş çıkmadan, özelleştirme parasını Türkiye’deki bankalardan kredi alarak karşılandığını iddia ediyorlardı..
“Adam cebinden bir kuruş çıkarmadan, özelleştirme idaresine verdiği parayı da, Türk bankalarından kredi alarak ödedi. Dışardan bir dolar sermaye bile getirmedi” diyorlardı..
Şimdi kendi ortakları Babacan, “Yurtdışından 6.5 milyar dolar geldi” diyor..
Kılıçdaroğlu’nun da, Akşener’in de en ahlaksız yalanları söylediğini, yüzlerine vurmuş oluyor..
Devam ediyor Babacan:
“Yani paranın yokluğunda o dönem Türkiye’ye 6.5 milyar dolar nakit para geldi. Dolayısıyla çok büyük bir para.”
Haydi bakalım, Kemal’in azıcık bir ilkesi varsa, çıksın Babacan’ı yalanlasın.
Meral’in azıcık bir dürüstlüğü kalmış ise, Babacan’a “yalan söylüyorsun” desin..
Ben de bir not düşeyim..
O tarihte özelleştirme parası olarak 6.5 milyar dolar ödemesinin, 2016’larda yatırım için Türk bankalarından alınan kredilerle hiçbir ilgisi yok.
Özelleştirme sırasındaki 6.5 milyar dolar, gerçekten de, Babacan’ın dediği gibi, yurtdışından geldi..
Ama Telekom, sürekli yatırım yaptığı için, süreç içinde yapmayı taahhüt ettiği yatırımları gerçekleştirmek için, 2015’lerde Türk bankalarından kredi çekti.. İşte o kredi sebebi ile sonrasında hisseleri bankalara devredildi..
2015’de alınan kredi ile 2005’de yapılan ödemeyi birbirine karıştıran Kemal ile Meral, bu ülkenin başına geçecek olursa, kim bilir daha başka neleri birbirine karıştırırlar..
Devam ediyorum, Babacan’ın konuşmasından aktarmaya:
“Mülk devletin, tapu devletin, altyapı, sistem ve kablolar hepsi devletin...”
Duy Kemal.. Duy Meral. Duy Ahmet Davutoğlu..
Devam ediyor Babacan:
“Özel sektöre geçince daha verimli çalışıyor çalışıyor ve daha çabuk kâra döndürüyor. Devlet olunca 10 bin kişi çalışıyor, bir 10 bin kişi daha alıyor. Dolayısıyla zarar ediyor. Zararı da bütün milletten topladığı vergilerle karşılıyorsun. Özelleştirme silmece doğru ya da silmece kötü değil. Akıllıca yapmak lazım.”
Haydi bakalım, şimdi çıksın Abdullah Güzeldülger, sakalı ile bir açıklama daha yapsın.
Solculara şirinlik yapmak kolay..
Uzatılan mikrofona, sakalından utanmadan, “Tayyip Erdoğan iktidarı, Telekomun özelleştirmesi ile cumhuriyetin en büyük yolsuzluğunu yapmıştır” demek kolay..
Hesap var beyler, hesap..
Bu dünyada hesabı boşverin..
Ahirette hesap var.
Belki Kemal’in öyle bir derdi yoktur.
Belki Meral, Anıtkabir’de iman tazelediği için, pek takmıyordur..
Ama DEVA’lılara ne oluyor.
Gelecek’lilere ne oluyor?
Ki..
Bu kadar açık gerçeklere rağmen..
Düne kadar “liderimiz” dedikleri insana, iftira üzerine iftira atıyorlar..
Ve Babacan da kendisine gelmeli..
Kimlerle yol yürüdüğünü görmeli..
Kendisini yargılatma sözü verenlerle işbirliğini sonlandırmalı.."