Gaziantep’te 11 gün önce meydana gelen, aralarında İHA muhabirlerinin de bulunduğu 16 kişinin yaşamını kaybettiği feci kazada ölen Acil Tıp Teknisyeni (ATT) Tuğba Uzdilli’nin olay öncesinde, kendisini görev yaptığı 112 istasyonuna getiren eşi ve çocukları ile helalleştiği ve son kez çocuklarına sarıldığı ortaya çıktı.
Gaziantep’te 20 Ağustos Cumartesi sabahı saat 10.00 sıralarında bir araç şarampole devrilmiş, araç içerisinde bulunan Yusuf Birdal hayatını kaybederken, oğlu Aziz Birdal ağır yaralı olarak araçta sıkışmıştı. Kazanın olduğu anlarda Şanlıurfa’ya giden İhlas Haber Ajansı (İHA) ekibi ise kazayı görünce durup, sağlık, polis ve itfaiye ekiplerine haber ederek yardım istemişti. Olay yerine gelen ambulansta görevli ATT Tuğba Uzdilli, mesai arkadaşları Halil Özden, Abdullah Kütük, İHA ekibi, 3 itfaiye itfaiye eri ve bir sivil ile birlikte şarampole devrilen araçta sıkışan yaralı Aziz Birdal’ı kurtararak sedye ile yol kenarında bulunan ambulansa kadar taşımış, yaralının ambulansa konulacağı esnada devrilen bir yolcu otobüsünün çarpması sonucu ikinci bir kaza meydana gelmişti. Feci kazada ATT Tuğba Uzdilli (37) ve ekipte bulunan Halil Özden, Abdullah Kütük, İHA personeli Muhammet Abdulkadir Esen ve Umut Yakup Tanrıöver, itfaiye erleri Ahmet Polat, Mehmet Polat ve Mehmet Bozkurt, imalathaneye baklava almaya giderken yardım için duran Mehmet Özsoy ve ilk kazadan yaralı kurtulan Aziz Birdal’ın da aralarında bulunduğu toplam 16 kişi hayatını kaybederken, 30 kişi de yaralanmıştı. Ne olduğunu öğrenmeye çalışırken cansız bedenini buldu
Feci kaza haberinin ardından büyük acı yaşayanlardan biri olan ATT Tuğba Uzdilli’nin eşi Tuncay Uzdilli oldu. Kazayı telefonuna gelen mesaj ile öğrendiğini anlatan Tuncay Uzdilli, kazanın meydana geldiği bölgenin eşi Tuğba Uzdilli’nin sorumluluk alanında olduğunu bildiğini hemen eşini telefonla aramasına rağmen ulaşamadığını söyledi. Olay anında yaşadıklarını anlatan Tuncay Uzdilli, "Olayı son dakika haberlerden telefonuna gelen mesajla aldım. Gaziantep-Nizip otoban yolunda feci kaza çok sayıda ölü ve yaralı olduğu yazıyordu. Bu bölgeye rahmetli eşimin ve ekip arkadaşlarının baktığını biliyordum. Hemen eşimi aradım. Telefon çalıyordu ama açan olmadı. Yanındaki diğer ATT Ebru arkadaşımızı aradım oda açmadı telefonu. O sıra aracıma bindim, kaza yerine gitme kararı aldım. Aynı zamanda 112’yi arıyor, bilgi almaya çalışıyordum. Olay yerinin çok karışık olduğunu dile getiriyorlar, arayacaklarını söylüyordular. O sıra aklıma rahmetli eşimin yakın arkadaşı Özlem kardeşimiz geldi. Onu aradım, çalışıp çalışmadığını sordum. Sesi çok kötü geliyordu, boğazı düğümlenmiş gibiydi. ’Abi, Tuğba’yı Ersin Arslan Devlet Hastanesine getiriyorlar, oraya geç. Daha sonra yine bilgi vereceğim’ dedi. Ama tekrar tekrar aradım, telefonlarımı açmadı. Eşimin telefonunu da, arkadaşlarını da tekrar tekrar aradım açan olmadı. Kötü bir şeyler olduğunu anladım. Yoldan geri döndüm, hastaneye geçtim. Arkadaşları hastaneye geliyor, ’Tuğba nerede, nasıl’ diye soruyorum. Hepsi ağlıyor. ’Elinizi öpeyim, yalvarıyorum cevap verin’ diyorum kimse bir şey diyemiyor, sadece ağlıyorlar. 10 dakika sonra bir ambulans geldi, arka kapıyı açtım ceset torbası vardı. Torbayı açtım, gül yüzlüm tebessüm eder haldeydi. Eşimin cansız bedenini görünce haykırdım orada. Ne yapacağımı, çocuklarıma ne cevap vereceğimi düşündüm, yıkıldım" dedi. "Büyük oğlum ile helalleşti"
Kazanın olduğu günün sabahında eşini çocukları ile birlikte görev yaptığı istasyona getirdiğini kaydeden Uzdilli, eşinin çocuklarını öperek vedalaştığını, büyük oğlu ile helalleştiğini ifade etti. Acılı eş Tuncay Uzdilli, ’’Her nöbette eşimi görev yerine bırakır, ertesi sabah da alırdım. Olay günü ise rahmetli eşim, çocuklarımız 9 yaşındaki Çağrı ve 12 yaşındaki Furkan ile birlikte evden çıktık. Eşimin görev yaptığı istasyona geldiğimizde ise eşimin çalıştığı ekipte ambulans şoförü olan ve aynı kazada hayatını kaybeden Abdullah abi, bizi görünce seslendi. ’Çay hazır gelin, birer bardak için öyle gidersiniz’ dedi. Kısa bir süre eşim, Abdullah abi ile sohbet ettik. Birer bardak çay içtikten sonra ise ’Allah’a emanet olun’ deyip eşim ve Abdullah abi ile vedalaştık. Büyük oğlum, ’Anne hakkını helal et’ dedi. Annesi ile helalleşti. Küçük oğlum ise ’Anne sabah erken gel, seni çok özlüyorum’ dedi. Eşim çocuklarımızı öptü. Çocuklar da annelerini öperek vedalaştı. İstasyondan ayrıldık’’ ifadelerini kullandı. "4 gün sonra bile kanı kurumadı"
Tuncay Uzdilli, kazanın ardından gerçekleşen defin ve işlemlerinin ardından geçen 4 gün sonra olay yerini görebildiğini anlattı. Eşinin şehit olduğunu belirten Uzdilli, "Acı haberden sonra günlerce gözüme uyku girmedi. Olayın ardından geçen 4. günde ise eşimin düştüğü, hayatını kaybettiği yeri görmek istedim. Eşimin kanının aktığı kaya üzerinde kanı halen duruyordu. Ama kurumamış sıvı halde duruyordu. ’Allahu ekber’ dedim. Eşime şehitlik nasip olduğunu anladım" şeklinde konuştu. Eşine hasretini yazdığı şiir ile dile getirdi
Tuğba Uzdilli’nin aynı zamanda amcasının kızı olduğunu ve çocukluk aşkı olduğunu anlatan Tuncay Uzdilli, kazanın üstünden geçen 11 güne rağmen ayrılık acısının hafiflemediğini söyledi. Halen geceleri gözüne uyku girmediğini anlatan Uzdilli, her gün eşinin mezarına gidip dua ettiğini, bazı günler ise 2-3 kez mezara gidip dua ettiğini de sözlerine ekledi.
Daha önce hiç şiir yazmadığını belirten Uzdilli, eşine hasretini ve duygularını ise yazdığı şiir ile dile getirdi. Uzdilli’nin şiirinde, "Ne diyeyim? Ne söyleyeyim? Can sızım, kadınım! İffetli kadınım, haysiyetli kadınım, itibarlı kadınım, Allah ve peygamber sevdalısı kadınım. Yetim ve gariplerin Tuğba ablası. Düşkünlerin ve yaşlıların merhametli kardeşi. Çocuklarımın medarı iftiharı. Uzdilli ailesinin melek yüzlü kızı. Zor zamanlarımın dayanağı. Benim kıymetli eşim, hayat arkadaşım, refika-i hayatım./ Ben senden razıyım soylu kadın. Varsa hakkım arzdan arşa kadar, yerden göğe kadar helali hoş olsun. Sen de hakkını bana helal et kadınım./ Aziz peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa sana hoş geldin ey ümmetim desin. Hz. Aişe annemiz, Hz. Hatice annemiz hoşgeldin kızım desinler sana. Rabbim seni cennetinde ağırlasın, nurlara gark eylesin inşallah. Davut aleyhisselamın ağzından, kıraatinden Hz. Kur’an tilaveti dinlemek nasibin olsun inşallah./ Allah’ın izniyle emanetlerine sahip çıkacağım kadınım. Adını yaşatmak için gayret göstereceğim aziz eşim, kadınım. Yetimlerin ve burslu sabilerin, bundan böyle emanetindir; Allah’ımın bana en büyük ikramı budur. Kabrin pür nur olsun, Hz. Kur’an seninle olsun, cennet bağının bülbülleri kılavuzun olsun inşallah./Allah’a emanet ol aziz eşim, Allah’a emanet ol itibarlı kadınım, Allah’a emanet ol kadınım" mısraları yer aldı.