Zonguldaklı araştırmacı yazar İbrahim Kekeç, bir asır önce hayata geçirilen Filyos İskelesi’ni kaleme aldı.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında hayata geçirilen Filyos İskelesi’ne beldede hayata geçirilen demiryolu hattı inşasında kullanılacak malzemelerin getirildiğini anlatan araştırmacı yazar İbrahim Kekeç, şu ifadelere yer verdi:
“Karadeniz’in incisi ve gözde sahil beldelerinden Filyos. Son yıllarda adını yeni liman ve doğal gaz ile duyursa da iskeleleriyle de dikkat çeken bir belde. İskelelerin birisi Cumhuriyet’in ilk yıllarında, diğeri de 1947 yılında yapıldı. Bizim konumuz ise ilk iskele. Adı iskele olsa bile Zonguldak’tan Ankara’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyanın yazgısını değiştiren muhteşem bir eserdi o. Bu önemli iskeleye giden yolun ilk adımı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleriyle başlayan ülkemizi demir ağlarla örme seferberliğiyle atıldı. “Kömüre giden demiryolu” adındaki bugünkü Zonguldak-Ankara demiryolu da bu kapsamdaydı. Irmak’tan(Kırıkkale) başlayıp Çankırı ve Safranbolu üzerinden Filyos’a uzanan Irmak-Filyos demiryolu hattı öncelik kazanmış, inşası da 1927 yılı Şubat ayında İsveç-Danimarka grubu NOHAB’a verilmişti. Filyos’tan başlayacak hattın inşasında kullanılacak malzemelerin deniz yoluyla getirilebilmesi önce bir iskele kurulması gerekiyordu. Sahilin bugünkü istasyona en yakın yerinde asırlık iskelenin kurulumu gerçekleştirildi. Filyos iskelesine dair detaylı bilgilere hattın yüklenicisi NOHAB tarafından yayınlanan bir eserde ulaştık. Söz konusu eserde, iki adet mekanik vincin üzerinde bulunduğu, 123 metre uzunluğunda ve 6.9 metre genişliğinde ahşap iskele inşa edildiğinden söz edilmektedir.1 Şubat 1929‘da meydana gelen fırtına sırasında, dalgaların 56 metresine zarar verdiği, aynı zamanda akıntıyla birlikte büyük miktarda kum çekilmesiyle derinlik yükseldiği, kalan 67 metrelik kısmın ihtiyaçlara cevap verdiği için tahrip olmuş kısmın yeniden yapılmasına gerek kalmadığı belirtilmiştir. 1931-1932 kışındaki fırtınalarda dalgakıran çevresindeki tüm plajda suda sınırı 14 metre olan kumun yine hareket ettiği, bu sebeple 45.8 metrelik bir dalgakıran yapıldığı ifade edildikten sonra “Ayrıca gemilerin açık denizde demirlemesi gerekiyordu, malzemeler buradan mavnalara indirilirdi ve iskelelere taşınırdı. Buradan vagonlara boşaltılır, vagonlarla hatlara götürülürdü.” denilmiştir. 1931 yılı Demiryollar mecmuasında ise 19.1.931 de başlayıp iki gün süren Ereğli kömür havzasını pek mühim zararlara duçar eden fırtınanın Zonguldak istikametinde ve Filyos balast ocağı önündeki sahilde kumları süpürüp altından esaslı ana toprak meydana çıkaracak kadar etkili olduğu kaydedilmiştir.
1940 yılı Demiryollar dergisinde de 1939 yılı yapılan işler listesinde “Filyos ahşap iskelesinin tulânî kirişleri ile döşemesi tebdil edildi.” bilgisi yer almaktadır.” ‘Medeniyetin ilk kapısı’
Lokomotif ve vagonların da gemilerle getirilip iskeleden Filyos’a çıkartıldığına yer veren Kekeç şöyle devam etti:
“Muhtelif malzemelerin yanı sıra lokomotif ve vagonlar da gemilerle getirilip, iskeleden Filyos’a çıkarıldı. Lokomotif ve vagonların bakım-onarımları için Filyos’a bir de atölye(depo)yapıldı. 1 Şubat 1931 tarihinde hayata veda eden Romanya doğumlu Halil Bey de Filyos Depo müdürlerinden biriydi. Bir köy olan Filyos, demiryolu çalışanları, bina ve tesisleriyle hızla canlanıyor, bambaşka bir görünüme kavuşuyordu. Demiryolu inşasının başladığı üçüncü yılında 1930 yılında köyden nahiye statüsüne yükseldi. Filyos’tan başlayan demiryolu inşası hızla ilerledi. Filyos- Balıkısık kesimi 1 Temmuz 1930 tarihinde Filyos İstasyonunda gerçekleştirilen törenle açıldı. Halkın büyük ilgi gösterdiği törene Zonguldak Valisi Akif Bey, Bartın, Safranbolu ve Devrek kaymakamları ve Devlet Demiryollarını temsilen Filyos İşletme Müfettiş Vekili Tevfik Bey katıldı. Konuşmalar sırasında, asırlarca medeniyet eli değmemiş zümrüt vadilerin kısa zamanda en mühim medeniyet vasıtalarıyla teçhiz edildiğinin belirtildiği törenin ardından ilk tren davetlilerle birlikte Balıkısık’a doğru yola çıktı. İstasyonlarda treni coşkuyla karşılayan halk, medeniyet vasıtası trenle seyahat edebilecek olmanın mutluluğunu yaşadı.” “Filyos-Irmak-Ankara hattı büyük bir törenle hizmete açıldı”
12 Kasım 1935 tarihinde Karadeniz ile Ankara’nın demiryolunun görkemli bir törenle birbirine bağlandığına dikkat çeken araştırmacı yazar İbrahim Kekeç, “Ve beklenen asıl büyük gün gelmişti. En güzel gün batımlarına ev sahipliği yapan Filyos, takvim yaprakları 12 Kasım 1935’i gösterdiğinde göz kamaştırıcı bir güneşle uyanıyor, tarihi bir güne tanıklık ediyordu. The New York Times Gazetesi’nin “Yeni Türkiye‘nin tarihinde en önemli gün” dediği gibi bu coğrafyada yeni bir güneş doğuyordu. Çünkü Karadeniz ile Ankara, hatta Akdeniz, çelik yürekler ve nasırlı ellerin döşediği raylarla birbirine bağlanıyordu. Filyos- Irmak-Ankara hattı, Filyos’ta Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya’nın da katıldığı büyük bir törenle hizmete açıldı. Bakan Çetinkaya, gelin gibi süslenen tören alanındaki hattın önemiyle ilgili konuşmasında “Bu kömür yolu, Anadolu yaylasında kurulan ve kurulacak olan ağır endüstrimiz ve demiryollarımızı besleyecek enerjinin şah damarıdır. Bundan dolayıdır ki yolun takip ettiği istikamet de ancak bu gayeye varılmak için seçilmiştir.” dedikten sonra iskeleyi işaret eden Çetinkaya “7 Şubat 1927 senesinde İsveç-Danimarka grubuna verilen hattın inşasına 13 Haziran 1927 tarihinde Filyos’tan başlanmış ve bu suretle şu önümüzde görülen iskele ve sair tesisat kurulmuştur.” diye konuşur. Hat boyunca kurulacak olan fabrikalarla, bayındırlık ve refahın artacağını da vurgulayan Çetinkaya konuşmasını Atatürk’e seslenerek tamamlar: “Ey Türk’ün göz bebeği Kemal Atatürk: Karadeniz’in bu güzel kıyılarından sana binlerle minnet ve selam.” 1935 yılı 29 Ekim kutlamaları çerçevesinde Demiryolları başarılarının gösterildiği Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü önüne kurulan tenvirat kulesine Filyos yazıldı” ifadelerine yer verdi. “Ankara’ya ilk kömür Filyos’tan”
1927 yılında inşa edilen Filyos iskelesinin adeta bir liman görevi gördüğünün altını çizen İbrahim Kekeç, “Ankara’nın Zonguldak kömürüne ilk kez kavuşması da Filyos iskelesiyle gerçekleşir. İskelenin kurulumuna müteakip devamındaki demiryolu hattı 1935 yılında Ankara’ya bağlanınca Atatürk’e takdim edilmek üzere numune bir vagon kömür de Filyos’taki törenden sonra Ankara’ya götürülür. Filyos’ta bir iskelenin kurulması ve devamındaki demiryolu hattının Karabük, Eskipazar, Çankırı ve Ankara’ya kadar ulaşması deniz yolu ile emtia ticaret ile yolcu taşımacılığını da beraberinde getirdi. Denizcilik İşletmeleri Filyos’a bir acente açtı. Karadeniz gemileri bazı seferlerinde Filyos iskelesine uğruyor, iç kesimlerden trenlerle gelen yolcularını alıyordu. Yolcu taşımacılığının yanı sıra iskeleyle birlikte Filyos’ta emtia ticareti de gelişti. Gemilerle gelen mallar ile trenlerle gelen malların buluşma noktası Filyos İskelesi olmuştu. İskelede ticaret yapan yerli halktan biri de Nevzat Türkçelik’ti. Hem emtia ticareti yapıyor, hem de Denizcilik Acentesi olarak hizmet veriyordu. Bir diğer kişi ise ünlü iş insanı Vehbi Koç’tur. Vehbi Koç’un, Karabük’te üretilen kok kömürünü trenle Filyos İskelesine de getirip buradan piyasaya sattığı gazete ilanından anlaşılmaktadır. 1937 yılında temeli atılan Karabük Demir Çelik Fabrikasının inşası sırasında Karabük’ün demiryolu bağlantılı en yakın lojistik kapısı yine Filyos iskelesiydi. Atatürk’ün “Demiryolları bir ülkeyi medeniyet ve refah nurlarıyla aydınlatan kutsal bir meş’aledir.” vecizesinde ifade ettiği gibi demiryolu demek, medeniyet ve refah demekti. Filyos iskelesi de refah ve medeniyete açılan ilk kapıydı. Asırlık iskelenin ardından 1947 yılında yine Filyos’ta Sümerbank tarafından bir iskele yapıldı. Karadeniz’in azgın dalgalarına meydan okuyarak günümüze kadar ayakta kalmaya başaran Filyos iskelesi, şimdilerde yüzücülerin atlayışlarında tramplen vazifesi görüyor. Deniz, kum ve güneşin dekorlarını tamamlayan efsunlu güzelliğiyle de fotoğraf tutkunlarının kadrajına giriyor. Emekliliğindeki bu yeni rolünü de çok sevmişe benziyor” ifadelerine yer verdi.