Kayseri Ticaret Odası’nda (KTO) seçimden sonra yeni dönemin ilk meclis toplantısı yapıldı. Toplantıda konuşan KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, “Finansmana erişim gibi konularda çözüm aramaya devam edeceğiz” dedi.
KTO Meclis Salonu’nda düzenlenen Ekim Ayı meclis toplantısına KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, yönetim kurulu üyeleri ve oda üyeleri katıldı. Yeni dönemde hep birlikte yeni projelere imza atacaklarını söyleyen Başkan Ömer Gülsoy, “2022-2026 dönem meclisimiz Odamıza, şehrimize ve ülkemize hayırlı uğurlu olsun. Siz değerli Meclis Üyelerimiz nezdinde; geçen dönem beraber çalıştığımız ve bu dönem aramızda olmayan arkadaşlarımıza ve Kayseri Ticaret Odasının tüm üyelerine, seçimlerde gösterdikleri hassasiyet ve desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Bu dönem aramıza yeni katılan arkadaşlarımızı da kutluyor, başarılı bir dönem diliyorum. Odamıza, şehrimize ve demokrasiye yaraşır bir seçim geçirdik. Şimdi sıra; hep birlikte, tek yürek, tek ses olarak üyelerimiz, şehrimiz ve ülkemiz için çalışmaya geldi. Ben, hep birlikte en güzel projelere imza atarak, yine adından en çok söz ettiren Odalardan biri olacağımıza yürekten inanıyorum. İnşallah bu dönemde hep birlikte el ele vererek, yine güzel hizmetlere imza atacağız. Burası sizlerin odası. Kendi içimizde istişare kültürünü ne kadar geliştirirsek, ortak akılla şehrimize, ülkemize o kadar fayda sağlayacağımız inancındayım. Yeni dönemde de inşallah bunu daha da artırarak, Kayseri ticaretimizi daha da büyütme gayretinde olacağız. Sizlerden ricam, özellikle meslek komitelerimizi iyi çalıştıralım. Komitelerimiz çalıştıkça, komitelerimiz sektörlerindeki gelişmeler ile ilgili bizi bilgilendirdikçe sorunların çözümü de o derece hızlı olacaktır. Çünkü komiteler; bizim sahadaki gözümüz, kulağımız. Sektörel sorunlar noktasında bizim tetik noktamız komiteler. Unutmayın ki, Kayseri ticari hayatının temsilcisi olan Kayseri Ticaret Odası’nın aktifliği ve gücü komitelerin aktifliği ile doğru orantılıdır. Bu sebeple Meslek Komite Toplantılarımıza azami ölçüde katılım sağlamaya özen gösterelim. Değerli arkadaşlarım, Biz üzerimize yüklenen sorumluluğun farkındayız. Yönetim Kurulu olarak, yeni dönemde de aynı anlayış ve azimle 25 bine yakın üyemiz ve siz değerli meclisimizden aldığımız güç ve destekle çalışmalarımıza canla başla devam edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Rabbim birliğimizi beraberliğimizi bozmasın. Biz aldığımız oyun hakkını, omuzumuza yüklenen sorumluluğu iyi taşımalıyız. Çünkü bu sektörlerden seçilip gelirken mücadele ile geldik. Her bir arkadaşımın temsil kabiliyeti yüksek. Her birinizi sektörlere yazarken, duayen olarak gördük ve o şekilde yazdık. Tüm seçilen komite üyelerimizi yürekten kutluyorum. Meclis Başkanını, Başkanlık Divanını, organlara seçilen disiplin kurulu başkanını ve üyelerini, hesap inceleme komisyonu ve üyelerini tebrik ediyorum” dedi.
Gülsoy, dünya bankası tarafından yayınlanan raporla faiz oranlarının 50 yıldır görülmeyen düzeyde arttığını söyleyerek, “Önce salgın, ardından Rusya-Ukrayna Savaşı, dünyadaki tüm dengeler gibi ekonomik işleyişi de kökünden sarsmıştır. Küresel değişimlerle birlikte gelen fırsatları, Türkiye adına büyük imkan olarak görüyoruz. Coğrafyamız, sağladığı avantaj kadar zorluklar da getiriyor. Ama riski bertaraf edip fırsata çevirebilecek deneyime ve güce sahibiz. Pandemi ve Rusya-Ukrayna Savaşı ile elde ettiğimiz fırsatlar bunun somut örneğidir. Bunun içinde Küresel ticarette öne çıkan tedarik avantajını iyi değerlendirmeye odaklanmamız gerekiyor. Şayet bunu başarabilirsek ülkemiz uzun dönemli pozitif ayrışma alanı oluşturabilecek ve üretimde kalıcı büyümeyi ve refahı artırabilecektir. Arz güvenliğini garanti edecek sürdürülebilir bir küresel tedarik merkezi olmayı odağa alan kısa, orta ve uzun vadeli bir plan oluşturmaları gerekmektedir. Hepinizin bildiği Dünya Bankası “Küresel Durgunluk Yakın mı?” başlıklı yeni bir rapor yayınladı. Raporun çatısını oluşturan kısım ise merkez bankalarının bu yıl içerisinde faiz oranlarını son 50 yılda görülmeyen bir şekilde artırıyor olmasının ekonomik durgunlukla birlikte bir dizi finansal krize neden olabileceği. Dünya Bankası söz konusu finansal krizlerin özellikle gelişmekte olan ekonomilerde kalıcı tahribatlar oluşturabileceğinden endişe ediyor. Dahası aşırı sıkı para ve maliye politikalarının 2023 yılında küresel bir resesyona neden olabileceği değerlendiriliyor. Rapor özetle bize şunu söylüyor, Küresel sistem 2023 yılında 2022 yılından daha kötü bir durumda olacak. Ekonomiler büyüme sorunları çekecek ve bunun için enflasyon artışlarını frenlemekle uğraşmak zorunda olacaklar. Küresel ekonomide önümüzdeki dönem; enflasyonu düşürebilmek için faizlerin artmaya devam edeceği, talebin ve yatırımların kısılacağı bir dönem olacak. Bütün bu sıkılaştırıcı politikaların neticesinde dünyada üretim düşecek, büyüme düşecek. Sonuçta uluslararası ticaret hacmi de düşecektir. Bizler de elimizden geldiğince bu tabloya hazır olmaya çalışacağız. Üyelerimizin yanında durmaya devam edecek, bu zorlu koşullardan en hafif hasarla çıkmalarına katkı sağlayacağız. Krizleri, zorlukları fırsata dönüştürebilmek için projeler üretecek, tüm faaliyetlerimize bu yönde şekil vereceğiz. Finansmana erişim gibi pek çok sıkıntılı konuda çözüm arayışlarımıza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Dünyada arz kaynaklı enflasyon sorunlarının ortaya çıktığını söyleyen Başkan Gülsoy, “Biz resesyona karşı tahkimatımızı güçlü yaparsak üretim maliyetlerimizi dengede tutarak rekabet avantajı sağlarız. Pazar ve ürün çeşitlendirmesiyle dünya ticaretindeki payımızı daha da yukarıya taşıyabiliriz. Türk iş adamlarımız ve girişimcilerimiz, küresel ekonominin yüksek enflasyon ve resesyonla büyük sınavında, ülkemizin üretim ve ihracat gücünü koruyabilmesi ve pozitif yönde ayrışması için her türlü fedakarlığı yaptı. Dünyada arz kaynaklı bir enflasyon sorununun öne çıkıyor. Küresel resesyonun yaklaşan ayak sesleri, talep daralmasına bağlı olarak emtia fiyatlarında gevşemeye yol açtı. Enflasyonun, baz etkisinin de devreye girmesiyle birlikte önümüzdeki yılın başından itibaren ivme kaybetmeye başladığını göreceğiz. Bu sürecin iyi değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Enflasyonun ivme kaybettiği bu dönemi, fiyat istikrarının yeniden tesisi konusunda bir fırsata çevireceğimiz beklentisi içindeyiz. Bu ay 29 Ekim’de Cumhuriyet Bayramımızın 99’ncu yılında, 60 yıllık hayalimiz gerçekleşecek ve Çifte bayram yaşayacağız. Ülkemizin yeşil ve dijital dönüşüm sürecine ve mobilite ekosistemine katkı sağlayacak olan yerli otomobilimiz TOGG’un ilk aracı 29 Ekim’de Bursa Gemlik’teki üretim tesisinden çıkıyor. İnşallah Mart ayından sonra da tamamıyla fikri ve sınai mülkiyeti yüzde 100 bize ait olan TOGG’u, yollarda görmeye başlayacağız. Şimdiden, Vatanımıza, milletimize hayırlı uğurlu olsun diyorum” dedi.