Türkiye’nin Libya ile imzaladığı hidrokarbon mutabakat muhtırasının 30 trilyon dolarlık potansiyel taşıdığı belirtiliyor. Uzmanlar, ABD ve AB ülkelerinin farklı dönemlerde bazı saha araştırmalarında bulunduğunu ve Türkiye-Libya mutabakatına yönelik tepkilerin de bu potansiyeli kaybetme endişesinden kaynaklandığını aktardı.
Müstafi Amiral Cihat Yaycı “Şu an yapılan anlaşma dünyanın en zengin hidrokarbon yataklarını kapsıyor” dedi ve Amerikan Jeoloji Enstitüsünün yaptığı araştırmalarda trilyonlarca dolarlık bir rezerv iddiasını dile getirdi.
Yaycı, birkaç ay içerisinde Türk gemilerinin sismik arama-tarama faaliyetlerine başlayabileceğini söyledi. Bir diğer bölge-enerji uzmanı Rufiz Hafızoğlu ise AB’den yükselen tepkinin daha fazla sömürememe korkusu olduğu tespitinde bulundu.
TÜRK GEMİLERİ ALANA İNECEK
Gazetemize açıklamalarda bulunan Cihat Yaycı “Yunanistan tarafı son atılan imzalar sebebiyle büyük bir panik içerisinde. Çünkü Hafter etkisindeki Tobruk Meclisi ile anlaşarak Akdeniz’de dört Kıbrıs adası büyüklüğünde bir alanı yutmayı planlıyorlardı. Birkaç ay önce İstanbul’da ziyaretime gelen Tobruk Meclisi temsilcileri ile bu konuyu özel olarak görüştüm. Yaptığımız dört saatlik görüşmede onlara Türkiye-Libya arasında yapılan deniz yetki alanları anlaşmasını tüm detayları ile anlattım. En az dört Kıbrıs adası büyüklüğünde yani 40.000 kilometrekarelik deniz alanı kazandıklarını, kazanılan bu deniz alanlarında çok zengin petrol ve doğalgaz bulunduğunun bilindiğini söyledim, haritalar ve verilerle izah ettim. Bu alanları Yunanistan ile anlaşarak Libya’dan alıp Yunanistan’a vermek gibi bir girişimin vatan toprağı satmakla eş değer, ihanet anlamı taşıdığını ve tarih önünde ağır sorumluluğu olduğunu ifade ettim. Onlar da konuyu ve anlaşmanın Libya’ya kazandırdıklarını şimdi anlayıp, ikna olduklarını ifade edip, bu anlaşmanın kesinlikle arkasında duracaklarını söylediler. İmzalanan anlaşmaya göre TPAO-TPIC kısa zaman içerisinde sahaya iner ve Türk fi losu çalışmalara başlar. Sismik araştırmanın akabinde tespit edilen hidrokarbon yataklarında sondaj faaliyetleri başlar” ifadelerine yer verdi.
Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi müstafi Tümamiral Cihat Yaycı, “tarihî hamle” olarak nitelendirdiği anlaşma öncesi yapılması “hayati önem taşıyor” dediği iki hususun varlığını hatırlattı ve şunları söyledi:
İsrail ve Lübnan arasında deniz yetki alanlarına ilişkin anlaşmazlıklar çözülerek bir anlaşma imzalanmak üzere. Bu mutabakata göre sondaj faaliyetlerini Yunan Enerji Ajansı yürütecek. Bu demek oluyor ki Yunan şirketi burnumuzun dibine kadar sokulacak. Buna kesinlikle izin vermemeliyiz. O ihaleye girip gerekirse zarar pahasına sondaj işini biz üstlenmeliyiz. Bir diğer hayati konu ise Türkiye’nin Libya deniz yetki alanları sınırlandırması anlaşmasında çizilen hattın doğusu ile 28 derece doğu boylam batısı arasındaki alanda ruhsatlandırma işlemleri iki sene önce tamamlandı. Şu ana dek hiçbir sismik araştırma çalışması yapılmayan bu bölgede acilen faaliyetlere başlamalıyız. Bu girişim kaynakların tespiti için kendi deniz yetki alanlarımızdaki sismik araştırmalar yapma yanında Doğu Akdeniz de Sevilla haritasını tanımadığımızın da ve Libya Türkiye arasındaki deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşmasının fiilen hayata geçirilmesinin de göstergesi olacaktır. Türkiye her iki konuda da acil adımlar atmalıdır.
BÜTÜN DÜNYA İÇİN KAZANIM
Türkiye ile Libya arasında varılan mutabakata dönük başta Yunan tarafı olmak üzere AB kanadından yükselen provokatif açıklamalara cevap Libya yönetiminden geldi. Libya Dışişleri Bakanı Neclâ Menguş “Her iki ülkenin de çıkarlarını gözeten anlaşmalar dünyanın petrol ile gaz sıkıntılarını aşmasına yardımcı olacak” dedi.
Türk heyetinin ziyaretinin önemli olduğunu belirten Ulusal Birlik Hükûmeti Sözcüsü Mohamed Hammouda da “Mısır ve Yunanistan’ın Türkiye- Libya mutabakat zaptına yönelik itirazları var. Atina ve Kahire’nin açıklamaları Libya’nın iç işlerine müdahale ve kabul edilemez” değerlendirmesinde bulundu.
Hükûmet sözcüsü ayrıca, Dibeybe hükûmetinin uluslararası alanda tanınmış yapısını vurgulayarak her tür anlaşma imzalama hakkına sahip olduğunu hatırlattı. Libya Başkanlık Konseyi Başkanı el-Menfi ’nin konu ile ilgili yorumu da “Türkiye ile imzalanan MEB Anlaşması’nın arkasındayız. Türkiye, çok dostane bir ülke ve onunla tarihî ilişkilerimiz var. Her iki tarafın da çıkarına hizmet eden gaz ve petrol alanında bir anlaşma imzalamak son derece normal” şeklinde oldu.
HAFIZOĞLU: TÜRKİYE SAHADA
Libya’da çok büyük yeraltı enerji yataklarının bulunduğunu söyleyen enerji uzmanı Rufiz Hafızoğlu ise “Batılı ülkeler bunun farkında. Orada hem arama-tarama, sondaj, işletme ve nakil açısından ciddi güvenlik endişeleri var. Ancak Türkiye bölgede tüm bu süreçleri yönetebilecek kabiliyete sahip tek ülke durumunda. Bu açıdan da çok büyük avantajları var. Batı, bugüne kadar ya en tepede yöneticileri halkın çıkarlarına rağmen satın alarak ülkeleri ve kaynakları sömürür ya da orada kaos üretip sonra da düzen sağlayıcı pozisyonunda tüm kaynakları kontrol eder. Şimdi Libya’da Türkiye orada olduğu için hiçbir şey yapamıyorlar. Bu sebeple de kaos çıkarmak istiyorlar. Oysa Türkiye, Libya hükûmeti ile Libya halkının menfaatine olacak bir projeyi hayata geçiriyor. Rahatsızlıkları bundan” diye konuştu.