Bazıları sorar ; Mardin'in büyüsü nerden gelir ?..
Çünkü Mardin bir tarihi kalıntı değildir. Efese , göbeklitepeye , kapadokyaya gitiigınizde bir tarihi kalıntı görürsünüz. Yemeklerini yiyemez müziklerini dinleyemez dillerini duyamazsınız.. bir mezarlık ziyaretine benzer geziniz. Köprüleri yıkık kiliseleri viran sarayları enkazıdır.
Mardin öylemi ?
Bizde Camiler Osmanlının kuruluşuna 300 yıl , kiliseler Ayasofya'nın yapılışına 200 yıl takar , içlerinde rahipler hocalar size tarih anlatırlar , Sokaklarında oynayan çocuklar üç dil konuşur , esnafın ıkram ettiği mırra'nın kokusu badem şekerinin mavisi sizi binlerce yıl öteye götürür , Sokaklarını gezerken taşlarında yüzlerce yılın yaşanmışlığını pencerelerden avludan uzanan meraklı başların dostça gülümseyişini görürsünüz . Gayrı ihtiyari bir el sallar merhaba dersiniz , kalbinizde bir pencere açılır seversiniz onları , sevmenin bu kadar kolay oluşuna şaşarak..
Mardin tarihin yaşadığı bir şehirdir,. Burada binlerce yıl öncesinin reyhanisini oynar, yemeklerini tadar dillerini duyarsınız! Dahası kendinizi Mardin'e ait hissetmeye başlarsınız
Mardin'i görmek tehlikeli bir şeydir bu yüzden :)))
Mardin'in büyüsü sizi sarıp sarmalar , yeniden gelme arzusu ile ayrılırsınız...
Kaynak: mardinsoz.com