Mardin bir kadın olsaydı, kadim tarihi, kültürel zenginliği ve mistik atmosferiyle zarif, güçlü ve büyüleyici bir görünüme sahip olurdu.
Yüz hatları: Mardin’in taş işçiliği ve tarihi dokusunu yansıtan keskin ama zarif hatlara sahip olurdu. Yüzü, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olmasının getirdiği bilgelik ve derinliği taşırdı.
Gözleri: Derin, anlamlı ve biraz hüzünlü… Belki Mezopotamya’nın sonsuz ufuklarını yansıtan ela veya koyu kahverengi gözler. Bir bakışıyla geçmişin hikâyelerini anlatan, yaşanmışlıkları hissettiren gözler…
Saçları: Uzun, dalgalı ve koyu renkli… Mezopotamya rüzgarlarının savurduğu, bazen bir eşarp veya işlemeli bir tülbentle zarifçe örtülmüş saçlar.
Giyimi: Geleneksel Mardin motifleriyle süslenmiş uzun, zarif bir elbise… Toprak tonları, altın sarısı ve lacivert gibi hem doğayı hem de tarihi yapıları yansıtan renkler kullanılmış olurdu. Belki de gümüş işçiliğiyle ünlü Mardin takılarıyla süslenmiş olurdu.
Duruşu: Hem anaç hem de vakur… Tarih boyunca savaşlar, göçler ve değişimler görmüş ama hala dimdik ayakta duran, her zorluktan güçlenerek çıkmış bir kadının asaleti.
Mardin, bir kadın olsaydı; hem geçmişi hem de geleceği içinde taşıyan, köklü ama zamansız bir güzelliğe sahip olurdu.
Kaynak: mardinsoz.com
