Muğla’nın Marmaris ilçesinde Salı günü akşam saatlerinde çıkan orman yangını kontrol altına alındı. Yangın bölgesinde bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi son durumu değerlendirdi.
Bakan Kirişçi Marmaris yangınında uçuş süresi bakımından bin 69 saat uçak ve helikopter uçuşunun gerçekleştiğini, 4 bin 48 adet helikopter ve uçaklar tarafından sorti yapıldığını açıkladı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise muhalefetin yanın konusundaki tutumunu eleştirirken, yangın gibi önemli bir konunun iç siyasete malzeme edilmesini doğru bulmadığını, herkesin kendi işine bakması gerektiğini belirtti.
“Soğutma çalışmaları devam edecek”
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, “Yangın kontrol altına alındığı şeklinde revize edip ve soğutma çalışmalarının da gün boyu ve ilerleyen günlerde de devam edeceğini söylemek istiyorum. Milletimiz geçmiş olsun, rabbimden bir daha böyle bir afeti ne bizi ne de başka bir ülkeye yaşatmasın. Bizim bu yangın ile ilgili olarak en büyük tesellimiz herhangi bir insan can kaybımız olmamasıdır. Ama ormanlarımızın içeresindeki o doğal yaşamın bir parçası haline gelmiş varlıklarımız ile ilgili kayıplarımız ile ilgili elimizde kesin bir bilgi ve belge olmadığı için bu üzüntümüzü de belirterek, ama vatandaşımız noktasında, insan can kaybı noktasında bir kaybımızın olmadığın da belirtmek istiyorum. Ormanın var olduğu günden beri insana ihtiyacı yoktu. Kendi doğal yaşamını hep sürdürdü. Gün geldi bu günkü modern yaşamın bir takım dayatmaları ile insanın bu kez ormana katkı sağlaması gündeme geldi. Başlangıçta insana ihtiyacı olmayan orman, insanın katkısına ve desteğine ihtiyaç duyar hale geldi. İnsana ihtiyaç duyar hale gelmesinin nedeni bizim insanlar olarak özensizliğimiz ve dikkatsizliğimiz oldu. Bundan dolayı da ormanın korunmasına yönelik biz yöneticilere ve yöneticiler yetmez tüm vatandaşlarımızın teyakkuz halinde olması gerekir. Hangi tedbiri alırsanız alın. Hangi önemleri alırsanız alın vatandaşın duyarlılığı önemli. Bu konuda ilgili otoritelerle temasa geçilmesinde yarar var” dedi.
“Orman yangınlarının yüzde 88’i insan elinden”
“Bu orman yangınları vesilesi ile birkaç hususun altını çizmek istiyorum. 1999 yılı depremi yaşandı. Türkiye 1999 depremi ile bir deprem ülkesi olduğunu bu konuda mutlaka bazı tedbirler alması gerektiğini de öğrenmiş oldu. Orman teşkilatı 183 yıllık bir mazisi olan Cumhuriyetten çok daha eski muktesabatı olan bir teşkilat. Bu teşkilatımızın tek başına bu konularla başarı elde etmesi yeterli değildir. Mutlaka bir koordinasyon, bir eşgüdüm, bir birliktelik, bir beraberlik olması gerekir. Bu beraberliği de 1999 depreminden hareketle tecrübenin elbette ki iyi olanını, güzel olanını almak isteriz ama bazen hepimizi üzen, inciten yaşadığımız acı tecrübelerle bunlar da maalesef olabilmektedir. Fakat ne olursa olsun bu tecrübelerden istifade etmemiz gerekir. Türkiye’deki orman yangınlarının yüzde 88’i insan kaynaklıdır. Bu dikkatsizlik, tedbirsizlik olabilir, kasti olabilir. Dolayısı ile hangi sebepten olursa olsun, bunların oranı yüzde 88. Son hadisenin kasıtlı bir yangın şeklinde oluğunu onunla ilgili Sayın Soylu Bakanımız değinecek. Bu yüzde 88’in içine kasti olanları da dahil ediyoruz. Bu konuda vatandaşlarımızın çok dikkatli ve özenli davranmalarını, yüzde 55i hassas ormanlardan oluşan böyle bir coğrafyada, Türkiye için söylüyorum, bir turizm cenneti köşesinde olması hepimizin çok dikkatli olsa gerekiyor. Bundan sonra orman yağının olmayacağı anlamına geliyor. Ama önemli olan bu yangınlara teyakkuz halinde dikkat kesilmek ve özenli davranmak zorundayız. Bizim yangınlarımızın dışında orman ile ilgili de geçtiğimiz yıla göre hakikaten çok ciddi kendi davranışlarımızı da gözden geçirmemiz gerekiyordu. Bu yangın sonrasında paydaşlarımız ile bir araya gelerek Orman Genel Müdürlüğü olarak geçtiğimiz yıla göre gerek uçak, gerekse helikopter ve İHA konusunda hava araçları konusunda hiç kimsenin tahammül edemeyeceği şekilde arttırılmıştır. Diğer taraftan personel açısından Orman Genel Müdürlüğümüzün kendi çalışanları başta olmak üzere Jandarmamız, polisimiz, AKUT Kızılay gibi aklınıza gelebilecek akredite olmuş bütün STK’larımızın katkılarını çok değerli buluyoruz. Bu konuda koordinasyonumuzu sağlayan AFAD’a teşekkürlerimi sunuyorum. Bu yıl geçtiğimiz yıl yaşananlarla kıyas ettiğimde vatandaşlarımızın çok daha duyarlı davrandıklarını, bütün ekiplerimize katkı sağladığın belirtmek istiyorum. Sadece insan kaynaklarında değil, bundan birkaç ay önce ilana çıktığımız orman teşkilatımızı aldığımız 5 bin civarında bir personelimiz var Şu anda 150 bine ulaşmış bir sayımız var. Türkiye’nin 5’inci büyük teşkilatıyız. Gönüllü gruplarımız var bu gönüllü gruplarımızın sayısı da 100 bine yaklaştı” dedi.
Türkiye Akdeniz çanağında orman kaybı açısından iyi durumda”
“Geçen yıl 139 bin hektara yaklaşan bir orman kaybımız olmasına rağmen, 1945 sonrası en büyük orman kaybımız yaşandı. Ama son 10 yılda Avrupa ile kıyas edildiğinde Akdeniz çanağı için söylüyorum, yıllık 130 bin hektar yıllık ortalama ile Portekiz başı çekerken, Türkiye 21 bin hektar olmasına rağmen Türkiye Akdeniz çanağında olan ülkeler açısından iyi durumdadır. Şu anda havada bizim konuşmamızı kesen herhangi bir hava aracı yok. Bu da yangının kontrol altına aldığımız anlamına geliyor. Soğutma çalışmaları devam edecek” dedi.
Uçuş ve sorti rakamları
“Uçuş süresi bakımından Bin 69 saat uçak ve helikopter uçuruldu. Bu 1 Mart 2020 tarihinden itibaren yangınlardaki uçuşları eğer Bin 241 saat olarak alacak olursak, bunun yaklaşık yüzde 80’inin bu yangın için uçurulan helikopter ve uçaklarla beraber yapıldığın belirtmek istiyorum. Sorti sayısı ise 4 bin 048 adet sorti yapılmıştır an itibari ile. 1 Mart’tan itibaren yapılan sorti sayısı ise 4 bin 472’dir. Bu da yüzde 90’ının bu yangın için olduğunu gösterir. Atılan su miktarına gelince toplam 13 bin 384 ton su atılmışken 1 Mart 2022 tarihinden bugüne kadar, bu yangın vesilesi ile 12 bin 400 12 ton su atılmıştır. Bu da bizim yangına vermiş olduğumuz önemin tezahürüdür. Coğrafyanın zorluğunu ve çok kırılgan çok hassas bir orman alanını bulunduğunu dikkate aldığımızda dün öğleden sonra 15.30-16.00 sıralarında kontrol altına alındığını söyleyebiliriz”
“Yanan alanlar konusunda istismara müsaade etmeyeceğiz”
Yanan sahaların tekrar ağaçlandırılacağını dikkat çeken Bakan Kirişçi, ““Tüm dünyada yangın söndürmede asıl olan kara mücadelesidir. Hava mücadelesini değerli kılacak olan onunla entegre hava mücadelesidir. Dünyada geceleyin orman alanlarına girip bu mücadeleyi veren dünyada başka bir ülke yoktur desek bu aziz milletimize bir lütuf olarak değil, bir hakkın teslimi olarak söylemek istiyorum. Bundan sonra ne olacak? Bundan sonra soğutma çalışmaları bittikten sonra geçtiğimiz yıl olduğu gibi orman yangınına muhatap olmuş yanan alanlarda yanan sahalarda çalışmalar zaman kaybetmeden başlatılacak. Önce kendi içinde kendi kendine ağaçlanma alanlarına müsaade edilecek. Ardından fidan dikme çalışmalarımız olacak. Hiç bir şekilde bu alanların geçmişte de aynısı yaptık, bundan sonra da aynısı yapacağız. Bir istismara asla müsaade etmeyeceğiz. Kimsenin de bize laf söylememeleri konusunda pozisyon almalarını istiyorum” dedi.
“Cumhurbaşkanımıza destekleri için teşekkür ediyorum”
“Cumhurbaşkanımıza başından beri Orman Genel Müdürlüğümüze tıpkı diğer kurumlarımıza verdiği destek gibi bu yeşil vatanımıza verdiği destek nedeniyle teşekkür ediyorum. Süleyman Soylu Bakanımız da zor günlerin insanı. Çok büyük destekleri oldu bize. Bünyesindeki bütün kurumları ile bize destek verdi. Orman kahramanlarımıza ve akredite olan STK’larımıza teşekkür ediyorum. Rabbim bir daha bizi bu tür acılarla yaşatmasın diyorum” dedi.
“Eşgüdümlü bir çalışma ortayla koyduk”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Türkiye olarak afet bölgesiyiz. Bu afetlerle, yangınlarla, sellerle, depremlerle ve heyelanlarla sürekli olarak karşı karşıya kalacağız. Biz bunun için geçen yıl Türkiye Afet Eğitimini, bu yıl Türkiye Afet Tatbikat yılı olarak ilan ettik. Bundan çok kısa bir süre önce Orman Bakanlığımız ile Antalya, Adana, İzmir, Muğla’da Türkiye’de ilk kez yapılan eş güdümlü bir tatbikat yaptık. 2022 yılının başından itibaren geçen yıl Türkiye’de yaşadıklarımıza ilave olarak, çünkü afet konusu sürekli tedbir alınması gereken bir konu olduğu için bu konuda adım attık. Bütün kurumlarımızı bir araya getirdik ve Türkiye Afet Müdahale Planının içeresindeki orman yangınlarına müdahale planı çerçevesini güncelledik. Eşgüdüm içeresinde bütün kurumlarımızın hangi adımları atacağımızı, havanın nasıl olacağını, ormanın aktivasyonunu, lojistiği her birini tekrar değerlendirdik. Yaklaşık 5-6 aydır bu planı AGAD ile birlikte Orman Bakanlığı ve diğer tüm kurumlarımız, TSK’nin Chinook helikopterinden tutun, Jandarmanın yaklaşık 12 helikopterine kadar ilave polis helikopterlerine kadar. Burada kiralanan helikopter sayısından tüm operasyon birimlerine kadar her biri teker teker değerlendirildi. Sayın Bakan konuşmasında sürekli olarak akredite edilmiş STK’lar dide. Türkiye’de bundan 2-5 yıl önce böyle bir deyim yoktu. Tamamen hem orman yangınları konusunda, hem de depremler konusunda eğitim almış, seller konusunda eğitim almış ve bütün kurumlarımız ile eşgüdümlü bir süreci ortaya koyduk. Yangın alanına sivil vatandaşlarımızı sokmadık. Bunun bir profesyonel çalışma olduğunu, eğer bir destek olunacaksa onları arkadaşlarımız AFAD koordinasyon merkezince başka yerde değerlendirdiler. Ama bizim yangının içeresinde sağlık durumunu bilmediğimiz, eğitim alıp almadığını bilmediğimiz, sadece insani bir takım anlayışla buraya gelip yorgun olan ormancılarımıza yardım etmek isteyenler konusunda bir kararımız oldu. Bu alana sokmadık ve bundan sonra da sokmayacağız. Bizim beslenme ihtiyacımızı gideren 15 çalışma grubumuz var Türkiye Afet Müdahale planında. 15 çalışma grubumuz burada çalıştı”
“Riskli bir yangındı”
“Bu yangın riskli bir yangın mıydı? Evet, riskli bir yangındı. Bu yangın eğer zamanında müdahale edilmeseydi, haklarını teslim edelim ormandaki arkadaşlarımıza. Bu yangına ormancı arkadaşlarımız dünya standardının üstünde hem karadan, hem havadan hemen müdahale etmişlerdir. Yangını biz geldikten sonra yönetebilme imkanını ortaya koymuşlardır. Teyakkuz halinde bir çalışma ve eşgüdümlü bir çalışma olduğunu söyleyebilirim. Burada çok aşamalı bir planlama ile jandarma hazır, Emniyetimizi hazır, TSK’mız hazır ve Orman Bakanlığımızın yangın söndürmede kullandığı uçaklar ve helikopterler hazır. Hep birlikte eş güdüm içerisinde bunu sağlamış ve gerçekleştirmişlerdir. İnsanımıza bir şey olmadı hamdolsun. Ama ciğerlerimiz yandı. İçerisinde hayvanlarımız yandılar, onun için üzüntümüz var”
“Türkiye’de muhalefet böyle yapılmamalı”
“Biz 86-87 saattir buradayız. Bu bizim görevimiz ve yapmakla yükümlüyüz. Ama şunu söyleyeyim. Burada iken Avrupa Birliği Göç Başkanı dahil olmak üzere Senegal İçişleri Bakanı, İngiliz Milli Savunma Bakanı, Pakistan İçişleri Bakanı ve bugün de Almanya İçişleri Bakanı ile görüşeceğiz. Bizim kendi farklı işlerimiz de var ve bunları da sürdürmek zorundayız. Buradan ayrılış saatimiz 7-8 saattir. Ben şunu anlamakta zorlanıyorum. Bazen insanlığı da tartıyorum. Bugün biz varsak, yarın başka arkadaşlar da bu görevlerde olabilir. Türkiye’de muhalefet böyle mi yapılmalı? Üzüntüm şu. Siyaset çok kıymetli bir şey ama niteliksiz adamlar elinde siyaset çok kıymetsiz bir hale dönmek üzere. Üç koyunu gütmekten aciz insanlar bugün Türkiye’de siyasi muhalefeti niteliksiz bir hale getirmişlerdir. Meclis kürsüsünde burada uçak olmadığını, helikopter olmadığını ifade edenleri mi söylersiniz. 6 ay da olsa İçişleri Bakanlığı yaptın. Yani toplam müktesebatın bu kadar. Allah rızası için, Allah korkunuz yok mu? Bu insanlara karşı doğruyu söyleme sorumluluğu söz konusu değil mi? Bunları söylemek zorundayız. Neden söylemek zorundayız. Sabahtan akşama kadar en çok hakarete uğrayanlardan, en çok dayan yiyenlerden birisiyim. Ama hadi biz ortadayız. Eline tekmeyi geçiren vuruyor. Peki burada çalışan insanlar, burada risk alıp havaya çıkıp onlarca helikopter ile onlarca uçak ile bu yangını söndürmek için çaba sarf edeyim diyenlerin, geceleyin kendini ateşin ortasına atanların eğer hakkını ben savunmazsam adamlığım sorgulanır. Bunlara karşı bunu söylemezsek insanlığımız sorgulanır. Devlet yöneticiliğimiz sorgulanır. Çak ayıp ve çok da kötü bir şey. İnsanlığa da yakışmayacak bir şeydir. Herkesin elindeki imkanı, gayretlerini aziz vatandaşlarımız görüyor. Ben bunları söylemek zorundayım. Kar yağar, yağmur yağar, deprem olur, beyefendiler başka yerlerde ve tatildeler. Türlü türlü görüşeler ortaya koyuyorlar. Neymiş, ben burada üç dört saat uykusuz kaldık dedim. Evet buradaki arkadaşlar da şahit. Şurada sardalyenin üzerinde ya uyuduk, ya uyumadık. Bu övünülecek bir şey mi? Hayır bu bizim görevimiz ve biz bunu yapmak durumundayız. Orada bir ifadeyi ortaya koymaya çalıştım. Bu kadar gayret gösteriyoruz. Geçmişte bu böyle değildi. Bu ayıp bir şey. Bir orman yangınına bir siyasi muhalefet geldiği zaman toplumu tahrik etmezdi. ‘Arkadaşlar geçmiş olsun, yapabileceğimiz bir şey var mı’ deyip dönerlerdi. Ama maalesef üzüm üzüme baka baka kararıyor. Yalan ve iftiradan kaynaklanan bir siyaseti belki de iç siyaset üzerinden yapılmaması gereken bir alana taşımayı kendilerine mahreç sayanlar bugün Türkiye’de siyaseti de muhalefeti de niteliksiz bir hale getirmek için çaba sarf ediyorlar. Biz buna müsaade etmeyiz. Buna müsaade edilmemelidir, edilmeyecek. Bu kadar sığ bir siyasi muhalefetin yapılması şu orman yangınları kadar tehlikeli bir durum. Bu ülke adına da tehlikelidir, gelecek adına tehlikelidir”
Gece görüşlü helikopterler
“Bir tabir düzeltmesi yapmak gerekir. Bizim helikopterlerimizin, örneğin Jandarma helikopterimizin, TSK’nın helikopterlerimizin, bizim devlet hava araçlarımızın yüzde 90’ından çoğu gece görüşlüdür. Bunu basın mensupları da bilir, milletimiz de bilsin. Bir operasyon yapıyorsunuz. O dağları gece geçiyoruz, gündüz geçiyoruz. Gece görüşlü helikopter ayrı ve yangın söndürme gece görüşlü helikopteri ayrı. Gece yangın söndürebilen hava araçları ayrıdır. Bu ikisini birbirinden ayırmak gerekir. Biz Türkiye’de gece yangın söndürebilen hava aracı kullandık mı? Evet geçen sene bunu deneyimledik. Peki dünyada bu çok kullanılıyor mu? Bu da ayrı bir sorudur”
Herkes işini yapsın”
“Herkes kendi işini yapsın. Buna bir Belediye Başkan Yardımcısı veya Belediye Başkanı karışırsa artık tuz kokmuş demektir. Sen çöpünü toplamakla mükellefsin. Sen imar varsa onu yapmakla ve doğru yapmakla mükellefsin. Sen vatandaşın günlük bu konudaki temizlik dahil eğer Büyükşehir isen su kanalizasyon gibi işleri yapmakla mükellefsin. Dönüp yangındaki gece görüşlü yangın söndürebilecek kabiliyetteki hava araçları konusunda değerlendirme ortaya koyuyorsan bir haddini aşıyorsundur, iki bilmediğin konularda değerlendirme yapıyorsundur. Üç ayıp ediyorsundur. Bunlar doğru işler değil. Bu doğru olmayan işleri kamuoyuna anlatmaya çalışıyoruz ki laf söyleyenlerin bilerek mi bilmeyerek mi laf söylediğini. Biz bile burada değerlendirme yaparken kılı kırk yarıyoruz ki bunların her biri teknik konulardır” dedi.
Jandarma Havacılık Başkanı Tümgeneral Ali Doğan, gece görüşlü helikopterler konusunda değerlendirme yaptı. Doğan, “Gece görüşlü yangın söndürme ve gece görüşlü helikopter kavramları çok farklı. Gece görüş gözlüğü ile Jandarma Havacılık Başkanlığı ve Silahlı Kuvvetlerimiz ve diğer kurumlar 1990 yılından bu tarafa özellikle Skorsky helikopterler ile faaliyet icra etmektedirler. Bugün dünyada en çok gece görüş saatine sahip ve en tecrübeli birliklerden birisi olarak şunu söylüyorum. Bugün en zorlu şartlarda en zorlu görevleri yapacak imkan ve kabiliyete sahibiz. Ancak gece görüş gözlüğü sıfır görüş şartlarına göre yapılmıştır. Herhangi bir ay, yıldız ya da yerden bir suni ışık olmadan pilotların uçabileceği şekilde yapılmıştır. Dolayısı ile yerden herhangi bir çakmak, bir fener dahil, bırakın orman yangınını gece görüş gözlüğü uçma kabiliyetine ters orantılıdır. Ve sizi uçuramaz. Dolayısı ile gece görüş gözlüğü ile yangın söndürmek kavramını ifade etmek isterim. Böyle bir kavram yok. Öyle bir şey olsaydı biz bugün bunu söndürebilecek durumdaydık. Dünyada çok kısıtlı ülkelerde gece yangın söndürebilen helikopterler var. Avustralya bunu 2015 yılına kadar dünyanın en tehlikeli yangın kuşağında binlerce dönüm ormanını kaybediyor. 2015 yılına kadar gece görüş gözlüğü ile yangın söndürmeyi denedi. Ancak düşen helikopterler neticesinde bunu emniyetsiz buldu ve 2015 yılından bu tarafa Avustralya ve birkaç ülkede gece yangın söndürülebilen helikopterler geliştirilmeye devam ediliyor. Mevcut helikopterlerimizde ilave olarak geceyi aydınlatabilecek kapasiteye sahip altında 6 tane projektör mevcut. Bu projektörler çok güçlü aydınlatmaya, 4 kilometreden aydınlatabilecek kapasiteyle sahip. İçerisinde kamera sistemleri var. İlave 10 tane mürettebat var. Ayrıca helikopterlerin motorları çok çok güçlendirilmiştir ki herhangi bir kaçınma durumunda helikopter Emergencsy’e girdiğinde personelin hayatını kurtarmak için. Aslında helikopter gece acil durumlarda gece görüş gözlüğü ile uçmuyor, aydınlatmayı sağlayarak suyu da aydınlatma ile alıyor, aydınlatmayı sağlayarak kendine bir kanal açıyor. O aydınlatma tünel içeresinde uçuyor. Kamuoyunda böyle bir yanlış algı var. Geçen sene bu helikopterlerimiz Isparta’da konuşlandı ve uçtular. Bu sene de Milas’ta hazırlık yapıyorlar. Bugün yarın uçuşa geçecekleri bilgisini edindik. Bu helikopterler de aslında arama kurtarma amaçlı yapılmış, uluslararası alanlarda herhangi bir personelin ya da uçuş ekibi düştüğü zaman arama kurtarma için yapılmış helikopterler. Bunları yangın söndürmede kullanmaya çalışıyorlar. Strtatejik alanda çok önemli hedeflerin gece yangınları söndürmek amacıyla kullanılıyor. Bu helikopter gündüz devam eden bir sabit yangında kullanılıyor. Gündüz hava kararmadan önce sabit bir su alma noktasına gidiyor. Yangın bulunduğu noktaya. Orada sadece tek sorti, su bambisini dolduruyor. Yangının olduğu noktaya gündüz şartlarında bir rota ve emniyetli bir irtifa çiziyor, gece de gidip o noktaya atım yapıyor. Bunda da en fazla 4 veya 5 atım yapıyor. Eğer gündüzün haricinde başka bir noktada yangın çıktığında, ya da o yangın başka bir noktaya sıçradığında gece yangın söndürme imkan ve kabiliyetine sahip değil” dedi.