Eski AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner, Yeni Şafak gazetesinde “Türkiye’ye yönelik oyun” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Metiner bugünkü yazısında, Irak'ın Duhok vilayetinin Zaho ilçesinde sivillerin ölümüne neden olan saldırıya dikkat çekti.
“PKK’nın Suriye’nin kuzeyinde ve Irak’ın Kürdistan bölgesinde İran güçleriyle sahadaki askeri birlikteliği, Türkiye’nin yanı sıra Erbil’deki Kürt Barzani yönetimini de doğrudan hedef alan bir oyun planını aşikâr ediyor” diyen Metiner, İran ile ABD’nin saldırının perde arkasında olduğunu öne sürdü.
Metiner, ATV’de yayınlanan “Yalnız Kurt” dizisini hatırlatarak, “Ne yazık ki içimizden birileri de, üstelik bu oyun planının bir parçası olarak bilerek veya bilmeyerek onların değirmenine su taşımaktan kaçınmıyor. AK Parti hükümetine yakınlığıyla bilinen bir televizyon kanalımızda yayınlanan bir dizide hiç de gereği yokken senaryoya monte edilen Barzani Kürt yönetimini, hatta onların şahsında Kürtleri düşmanlaştıran ırkçı bir dille düşmanlaştıran bölümlerin yayınlanması önemle not edilmelidir” dedi.
Mehmet Metiner’in yazısı şöyle:
Astana süreci devam ediyor.
Tahran’daki zirvede bir kez daha Türkiye’nin hem önemi hem gücü görüldü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye’nin kuzeyine yönelik net açıklamaları gündemin baş sıralarına oturdu.
Özellikle ABD’nin Fırat’ın doğusundan çekilmesi gerektiğine dair sözleri, Türkiye’nin ABD’yi daha somut bir biçimde karşısına almaktan kaçınmayacak bir siyasete yöneleceğinin ifadesiydi.
ABD’nin Türkiye Cumhurbaşkanı tarafından çok açık ve somut bir biçimde medya üzerinden bu şekilde suçlanması, hiç kuşkusuz ABD’yi fena halde rahatsız eden bir olgudur.
Tahran zirvesinden sadece ABD’nin değil ABD’nin bölgede desteklediği odakların da rahatsızlık duyduğunu söylemek için kâhin olmaya gerek yok.
İran’ın Türkiye’nin artan gücünden memnuniyet duymadığı sır değil.
Özellikle Suriye’nin kuzeyindeki varlığından duyduğu hoşnutsuzluk da herkesin bildiği bir gerçek.
İran’ın kendi ülkesinde savaşmamak koşuluyla PKK’ya sağladığı destek, PKK’nın da İran gücünden yararlanarak hem nüfuz alanını genişletmesi hem de İran’ın potansiyel tehdit olarak gördüğü hasımlarını etkisizleştirmeye dönük eylemsellikler sergilemesi, Türkiye’nin gerçekte nasıl bir kirli oyunla karşı karşıya olduğunu göstermektedir.
PKK’nın Suriye’nin kuzeyinde ve Irak’ın Kürdistan bölgesinde İran güçleriyle sahadaki askeri birlikteliği, Türkiye’nin yanı sıra Erbil’deki Kürt Barzani yönetimini de doğrudan hedef alan bir oyun planını aşikâr ediyor.
Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin Barzani Kürt yönetimiyle geliştirdiği ilişki İran’ın bölgedeki politikalarına ters.
Türkiye’nin Erbil hükümeti üzerinden açığa çıkan gücü İran’la beraber İran’ın sahadaki askeri gücü olan Haşdi Şabi’yi ve PKK’yı derinden rahatsız ediyor.
Türkiye ile Erbil Kürt yönetiminin arasını bozmak, bu cümleden olarak Türkiye’yi “Kürt düşmanı” gösterme çabalarına hız vermek bu oyunun bir parçası.
Bu oyun senaryosu ABD’nin pek bir işine yarıyor.
Erdoğan liderliğindeki Türkiye söz konusu olunca ABD ile İran’ın benzer oyun planları içinde buluşabiliyor olmalarına şaşmamak gerekiyor.
Ne yazık ki içimizden birileri de, üstelik bu oyun planının bir parçası olarak bilerek veya bilmeyerek onların değirmenine su taşımaktan kaçınmıyor.
AK Parti hükümetine yakınlığıyla bilinen bir televizyon kanalımızda yayınlanan bir dizide hiç de gereği yokken senaryoya monte edilen Barzani Kürt yönetimini, hatta onların şahsında Kürtleri düşmanlaştıran ırkçı bir dille düşmanlaştıran bölümlerin yayınlanması önemle not edilmelidir.
Zaho’da Kürt sivillere yönelik saldırının zamanlamasına dikkat edilmezse oyun içindeki oyunu görmekten uzaklaştırırız.
O saldırıdan hemen sonra Türkiye’nin fail olarak gösterilmesi ve bir anda Türkiye’nin “Kürt düşmanı” olarak suçlanması, bu cümleden olarak Irak’taki İran etki alanında bulunan Şii Araplarla PKK üzerinden Kürtleri de Türkiye karşıtı bir pozisyona sokmak isteyen oyunun tezgâhlanması elbette tesadüfle açıklanamaz.
İçimizden birileri de Türkiye’nin bu “Kürt düşmanlığı”nı tedavüle sokmaya başladı bile.
Türkiye adına yapılan açıklama, oyun bozmaya yönelik devlet aklının ifadesidir.
Kendi adıma şundan eminim: Bu saldırı asla Türkiye’nin işi değildir. Bu saldırı Türkiye’ye karşı bir saldırıdır.
Bu saldırının kime yaradığına bakarak kimin işi olduğunu çıkarsamak hiç de zor değil.
Bitirirken belirteyim.
Bizim o televizyon kanalındaki dizinin ilgili bölümlerine karşı sergilediğimiz haklı tepkinin umarım bugün anlamı ve önemi anlaşılır.
Anlaşılmazsa ne mi olur?
Karşı tarafın “Kürt düşmanlığı” tezine içimizden birilerinin malzeme sağlamasıyla Türkiye’nin aslında Türk-Kürt kardeşliğini kökleştirmeyi amaçlayan tarihsel misyonunu baltalamak isteyenlerin değirmenine su taşımış oluruz.
Terörle mücadelenin yanına bölgedeki Kürtlerin koşulsuz hamisi olduğumuzu gösteren bir siyasetle o birilerinin de oyun planını bozma imkânına kavuşmuş oluruz.