İsrail’in savaşı yaymak için son çıkışları ve Lübnan ile Golan’ı işgal etme girişimlerini Türkiye Gazetesi'nden Yılmaz Bilgen'e değerlendiren isimler, yaşananların Kıbrıs ve Akdeniz’den bağımsız olmadığını vurguluyor.
Hedefleri Türklere ait sahayı kontrol etmek” diyen KKTC Ekonomi ve Doğal Kaynaklar Komitesi Başkanı Prof. Salih Saner şunları söyledi:
"Netanyahu’nun Lübnan’a saldırı planlarının arkasında başka hedefler yatıyor. Burada devam eden üs inşaatları ve bütün askerî hareketlilik bunun göstergesi. Güney onlar için Kuzey de Lübnan için oldukça önem kazandı. Çünkü İsrail’in ajandasında Kıbrıs adası var. Filistin’e ait kuyulara el koydular. Lübnan’ın haklarını da gasbetmek hedefleri. Sonra sıra Türklere ait sahayı kontrol etmek.
Akdeniz’i ve Kıbrıs’ı Türksüzleştirmek için her yola başvuracaklar. Çünkü İsrail nihai planlarının önündeki en büyük engel Türkiye. Biz bu noktada CHP ve yaptığı çıkışlardan da kaygı duyuyoruz. Kıbrıs ve Akdeniz millî bir politika olmak zorunda. Mavi Vatan ve diğer konularda ana muhalefetin sergilediği tavır ciddi soru işaretleri barındırıyor. Bununla birlikte Türkiye sondaj gemilerini bir an önce yeniden sahaya göndermeli. Çünkü risk ve imkânlar eş güdümlü artıyor."
ZENGİNLİĞİN ÖTESİNDE...
Kıbrıs ve Akdeniz’in enerji potansiyeli konusunda en önemli isimlerden Necdet Pamir ise Mavi Vatan’ın sadece zengin kaynaklardan ibaret olmadığını söyledi. “Güçleri yeterse bizi Akdeniz’de tamamen etkisiz kılmak istiyorlar” diyen Pamir sözlerini şöyle sürdürdü:
"Akdeniz dünyanın en kritik enerji geçiş koridoru. Bununla birlikte okyanus enerjisi konusunda olağanüstü potansiyele sahip bir deniz. Herkes doğalgazı görüyor ancak çok daha fazlası orada yatıyor. Dalgalardan, nehir ve denizin buluşmasından, rüzgâr türbinlerinden elde edilen enerji gibi 6-7 büyük kazanım sahası var. Sadece bugünün değil gelecekte de en önemli enerji havzamız olacak. İsrail Başbakanı Netanyahu BM kürsüsünde bir harita gösterdi. Sahada olan bitenler kimseyi şaşırtmamalı. Çünkü o haritayı hayata geçirmek için saldırıyorlar.
Akdeniz onlar için hayati bir alan. İsrail bütün gücü ile Ben Gurion Kanalı’nı hayata geçirmeye çalışıyor. Enerji koridoruna hükmetmek niyetindeler. Husiler ve benzeri tehditleri bertaraf edip, Mısır’ı daha fazla sıkıştırıp pastadan en büyük payı almak istiyorlar. Ben Gurion’un bir ucu Eliat diğer kanadı Aşkelon. Gazze’yi bu sebeple yakıp yıktılar. Oradaki hidrokarbon zenginliğini gördüler. Gazze Marine diye açtıkları tek bir kuyudan tahmini 28 milyar metreküplük gaz rezervi olduğunu gördüler. Leviatan, Tamar kuyularının zengin rezervi zaten biliniyor. Bu sebeple karayla birlikte denizde de alanı genişletmek, Türkiye’nin ve Kıbrıs’ın alanını daraltmak istiyorlar. Hatta güçleri yeterse bizi Akdeniz’de tamamen etkisiz kılmak istiyorlar."
"DOĞU AKDENİZ'DE KURULAN TUZAKLARIN FARKINDAYIZ"
KTC Meclis Başkanı Zorlu Töre, kurulan tuzakların farkında olduklarını, ne Türkiye ne de Kıbrıs Türklerinin kutsal vatan topraklarından asla vazgeçmeyeceklerini belirtti. CHP’li Namık Tan’ın ‘Mavi Vatan’ için masal çıkışı için “Ciddi bir üzüntü ve endişe duyduk” diyen Zorlu Töre şunları söyledi:
"Biz Mavi Vatan’a da Kıbrıs’a a daha fazla azim ve kararlılıkla sahip çıkmalıyız. Karaya hâkim olmanın yolu denizde egemenlik kurmaktır. Rumlar’ın Tatlısu’da liman inşasına giriştiği bir dönemde Mavi Vatan tartışması yapmak kaygı verici. Akdeniz hem altında hem de üstünde barındırdığı zenginlikle büyük bir hazine. Libya ve Kuzey Kıbrıs’la Türkiye’nin yaptığı güçlü anlaşmalar var. Sayın Erdoğan İsrail’in kirli emellerine ilişkin tarihi bir açıklama yaptı. Gazze’de her tür barbarlığı sergileyen İsrail’in bu açıklamaya verdiği cevapta suçluluğunun bir yansıması. Biz Kıbrıs, Akdeniz ve tüm konularda Erdoğan ve anavatanın yanında durmaya devam edeceğiz."