Gündem

Müftü Başkapan’a torunlarından vefa

Birinci cihan savaşı’nda ispir müdafaası kitabını yeniden gözden geçiren ve yayımlayan vehbi başkapan ve hatice başkapan; dedelerinin aziz hatırasını diri tutmak, vatan ve millet uğruna neler yapıldığını gelecek nesillere aktarmak için bu baskıyı çok önemsediklerini söylediler.

Müftü Başkapan’a torunlarından vefa
07-06-2024 09:11

Birinci Cihan Savaşı’nda İspir Müdafaası kitabını yeniden gözden geçiren ve yayımlayan Vehbi Başkapan ve Hatice Başkapan; dedelerinin aziz hatırasını diri tutmak, vatan ve millet uğruna neler yapıldığını gelecek nesillere aktarmak için bu baskıyı çok önemsediklerini söylediler.


Civarda Müftü Başkapan olarak tanınmış Başkapanzâde Hacı Hafız Mustafa Vehbi Efendi, Birinci Cihan Harbi’nde Ermeni çetelerine karşı kurduğu teşkilat ile büyük bir müdafaa hattı oluşturarak Kurtuluş Savaşı’na örneklik eden bir mücadele verdi. İşte bu mücadelenin anlatıldığı Birinci Cihan Savaşı’nda İspir Müdafaası kitabı gözden geçirilmiş yeni baskısıyla okurlara sunuldu.


Kitap, 1950’li yıllarda dönemin İspir kaymakamı Süreyya Hâmi Şehidoğlu tarafından bizzat olayların tanıklarının verdiği bilgiler doğrultusunda kaleme alındı.


Birinci Cihan Savaşı’nda İspir Müdafaası kitabını yeniden gözden geçiren ve yayımlayan Vehbi Başkapan ve Hatice Başkapan; dedelerinin aziz hatırasını diri tutmak, vatan ve millet uğruna neler yapıldığını gelecek nesillere aktarmak için bu baskıyı çok önemsediklerini söyledi.


Hatice Başkapan, ağabeyi Vehbi Başkapan ile yaptıkları titiz çalışma sonucu ortaya çıkan bu eserle ilgili şu bilgileri verdi:


“Birinci Cihan Savaşı’nda İspir Müdafaası kitabı 1950’li yıllarda dönemin kaymakamı Süreyya Hâmi Şehidoğlu tarafından bizzat olayların tanıklarının verdiği bilgiler doğrultusunda kaleme alınmış tarihe tanık bir eserdir.


Eserde Şehidoğlu hem 50’li yıllardaki İspir ve çevresinin sosyoekonomik ve kültürel durumu hakkında bilgi vermekte hem de Birinci Dünya Savaşı’nda İspir’de yaşanan esaret yıllarını ve yapılan muazzam vatan savunmasını birinci ağızların anlatımıyla aktarmaktadır. Kitap bu yönüyle tarihî bir vesika, yazıldığı döneme ışık tutan kıymetli bir kaynak olma özelliğine sahiptir.


Kitaptan anlaşıldığına göre İspir’de, İstiklal Mücadelesi’ne benzer bir mücadele verilmiş ve ilk yararlı cemiyet teşekkül ettirilerek tüm imkânsızlıklara rağmen olağanüstü bir gayretle memleket kurtarılmıştır. Eseri okuyanlar Türklerdeki teşkilatçılığın, kararlılığın, vatan söz konusu olunca her şeyin nasıl da göze alındığının eşsiz örneklerinden biriyle daha karşılaşmış olacaklardır.” Başkapanzâde Hacı Hafız Mustafa Vehbi Efendi kimdir?


Başkapanzâde Hacı Hafız Mustafa Vehbi Efendi, meşhur ismiyle Müftü Başkapan, resmî nüfus kayıtlarına göre Rûmî 1 Temmuz 1279 [Miladi: 13 Temmuz 1863] yılında Erzurum ilinin İspir ilçesine bağlı Ortaköy köyünde (Mahalle) dünyaya gelmiştir. Babası, yörenin ileri gelenlerinden Mustafa Ağa’nın oğlu Ali Efendi, annesi ise İncesulu Hacı Osman Efendi’nin bacısı Zelha (Ballı Ebe) Hanım’dır.


Mustafa Vehbi Efendi, eğitimine küçük yaşlardan itibaren babası Ali Efendi’den dinî dersler alarak başlamış ve dinî tahsilini hafızlık eğitimiyle beraber Hacı Osman Efendi’yle sürdürmüştür. Hafızlığını tamamlamasının ardından eğitimine, bölgenin en önemli ve köklü eğitim kurumu olan İspir Kadıoğlu Medresesinde devam etmiştir.


Bu medresede dönemin önde gelen âlimlerinden fıkıh, tefsir, Kur’an, kelam, hadis gibi dinî ilimlerin yanı sıra matematik, astronomi, felsefe, cebir, tarih gibi müspet ilimleri de tahsil etmiştir. Hafız Mustafa Vehbi Efendi, üç yüzden fazla talebenin eğitim gördüğü medresenin ahlakı ve çalışkanlığıyla öne çıkan en seçkin talebelerinden biri olmuştur. Tahsilini tamamlayıp icazetini aldıktan sonra İspir’in önemli isimlerini yetiştiren Kadıoğlu Medresesinde müderrisliğe getirilmiş ve burada uzun yıllar görev yapmıştır.


Hafız Mustafa Vehbi Efendi, müderrisliği süresince birçok âlim ve hafız yetiştirmiştir.


Kendisini milletine adamış bir din ve devlet adamı olan Müftü Başkapan, İspir ve yöresinin düşmanlardan temizlenmesinden kısa bir süre sonra 16 Şubat 1919 [Rûmî: 27 Kânûn-i Sânî 1335 ve Hicri: 15 Cemâziye’l Evvel 1337] günü alaturka saate göre 12:00’de (yani takvimlerde gösterilen akşam namazı vakti), görevi başında vefat etmiştir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER