Beşiktaş’ın 30 yaşındaki stoperi Omar Colley, antrenmanlarda Aboubakar ile kafa vuruşu çalıştığını ve bu sezon attığı gollerde bunun etkisinin büyük olduğunu söyledi.
Beşiktaş’ın başarılı savunmacısı Omar Colley ile Beşiktaş JK dergisinin ekim sayısına açıklamalarda bulundu. Hem mevkisi olan defansta hem de hücumda yaptıklarıyla adından sık sık söz ettiren Colley, kariyerine ve Beşiktaş’a dair konuştu.
Tecrübeli futbolcunun siyah-beyazlıların dergisine verdiği röportaj şöyle:
"Gambiya’nın altyapı sistemiyle ilgili neler söylemek istersin?
16 yaşıma kadar Fransa’daydım, ben altyapı eğitimimi Fransa’da aldım ancak Gambiya’da da çok önemli futbol okulları ve akademiler mevcut. Bu futbol akademilerinin Avrupa ülkeleri kadar gelişmiş olduğunu söyleyemesek de Gambiya özelinde doğal bir futbol yeteneğinden bahsedebiliriz. İyi futbolcularımız var, kendilerini gösterip yurt dışına gitme fırsatını da çok yakalayamıyorlar. Hikaye bazen daha zor olabiliyor elbette. Ben 16 yaşıma kadar Fransa’da kaldım, orada iletişimlerim vardı. Sonrasında da benim için durum haliyle biraz daha kolaylaştı. Fransa’ya gittiğim dönemde benim sorumluluğumu üstlenen bir aile vardı, 16 yaşıma kadar o aile ile birlikteydim. Anlattığın bu sorunlarla ilgili senin bir planın var mı? Bazı futbolcuların kendi ülkelerinde futbol altyapı okulu ya da bir futbol sahası açtığı gibi örneklerle karşılaşıyoruz.
Ben gençken bu işler evet, biraz daha zordu ancak şimdilerde ise biraz daha kolaylaştı. Milli takımımız, o dönemlere göre daha iyi, daha küçük yaş gruplarımız da A takım gibi o dönemlere nazaran daha iyiler. Çok fazla futbolcu gözlemciler tarafından izlenebiliyorlar ve böylece Avrupa’ya transfer olan futbolcularımız mevcut. Ama kendim de bir futbol akademisi kurmak istiyorum. Bunun yanı sıra bir futbol takımı kurmak ve o ligde bir takımımın olmasını istiyorum. Bununla ilgili olarak da bir arkadaşımla beraber çalışmalarımıza da başladık. Öte yandan Gambiya’ya farklı ülkeler tarafından da bazı akademiler kuruldu. Haliyle benim dönemimde çok sıkıntılı olsa dahi şu an iyi bir futbolcu, Gambiya’da da futbol oynamak adına iyi imkânlar bulabilir. Özellikle İtalya, Fransa gibi ülkelerden izlemek için gelenler oluyor. Elbette biz yurt dışına gidip iyi futbol oynayan isimlerin de bu duruma katkısı olmuştur. Daha sonraki yıllarda çok daha fazla Gambiyalı futbolcu ihraç edeceğimize inanıyorum. Daha önce Sampdoria formasıyla bir hazırlık maçında Beşiktaş’a rakip olmuştun ve hazırlık karşılaşması olmasına rağmen mücadelen ve saha içindeki ciddiyetin de dikkat çekmişti. Kişisel hayatında nasıl birisin? Neler yapmaktan hoşlanırsın?
Evet, o maç da güzel bir maçtı. Hazırlık maçıydı ancak benim için maç, maçtır. Maçın içinde her zaman kazanmak isterim. Kaybetmeye tahammülüm yok. Özel hayatımda ise bir aile babası olduğumu söyleyebilirim. Şayet çocuklarım etrafımdaysa her zaman onlarla olmak, onlarla vakit geçirmek isterim. Genellikle sakin bir yapım var ancak saha içinde durumlar tabii ki öyle olmuyor. Evdeyken sakin bir aile babası rolüne bürünüyorum ancak sahada biraz farklı. Bir kızın ve bir oğlun var. Onların futbol ile arası nasıl? Eşinle birlikte maçlara geliyorlar mı?
Büyük olan kızımın futbol ile arası çok iyi. Bazen evde de oynuyoruz ve gerçekten yetenekli olduğunu düşünüyorum. Öte yandan zaten atletik bir yapısı var. Şu an iyi bir Beşiktaş taraftarı, İtalya’da ise Sampdoria’yı tutuyordu elbette. Ayrıca Kartal’ı, Kartal sembolünü de bir hayli seviyor. Evdeyken de bana sürekli tesise gelmek istediğini söylüyor, ben de getiriyorum bazen. Futboldan sahiden anlıyor ancak futbol oynamasını istemem, futbol zaman zaman çok stresli olabilen bir meslek fakat elbette daha çok küçük ve ilerleyen zamanlarda kendi kararını verecektir. Umuyorum bir sporun ucundan tutar ancak farklı bir spor branşı olursa çok sevinirim. Çok net bir şekilde, şu an kızımın büyük bir Kartal olduğunu söyleyebilirim. Avrupa’da önemli liglerde forma giydin ve her ligin kendine öz bir karakteri vardır. Süper Lig’e ilk geldiğinde bir kıyaslama yapman gerekirse senin için farklı olan yönler nelerdi?
Serie A’da oynadım, Belçika’da oynadım. Serie A, Süper Lig’den daha sert bir lig. Belçika liginin ise taktik ve teknik açıdan gelişmiş bir lig olduğunu söyleyebilirim. Süper Lig de çok gelişim göstermiş bir lig. Her takımda çok iyi futbolcular var. Seviyenin İtalya gibi olmadığını söyleyebilirim ancak burada da her takımda fark oluşturabilecek birçok futbolcu var. Elbette her lig başka bir stile sahip. Ancak burada da çok atak takımlar, zorlayan isimler mevcut. Bazı takımlar futbol oynamak ister, bazı takımlar savunmada kalmak ister ancak futbol seviyesi Türkiye’de de gayet iyi. Bu sezonun da iyi bir sezon olacağını düşünüyorum. Öte yandan her zaman her şarta dikkatli ve hazır olmanız gerekiyor. Savunmadaki geçilmezliğine bir de skor katkısı ekliyorsun. Geçtiğimiz haftalarda da gollerle ilgili olarak ’Bu daha başlangıç’ şeklinde bir açıklama yaptın. Antrenmanlar sırasında bununla ilgili özel taktik çalışmaları oluyor mu?
Geldiğimden beri kendi adıma defansif anlamda her şeyin hep iyiye gittiğini görüyorum ve bundan dolayı elbette bir hayli mutluyum. Eksik olanın gol olduğunu görüyorum hep. Antrenmanlarda da tabii ki zaman zaman çalışıyoruz. Ligde Aboubakar’ın da kafa golleri attığını görüyoruz. Ben de bu durumu idmanlarda Aboubakar ile birlikte çalışarak kendi futboluma yansıtmaya çalıştım. Burak hocamız idmanlarda da duran top organizasyonlarında bizlerden özel olarak neler istediklerini belirtiyor. Bu arada Ghezzal, Masuaku, Hadziahmetovic gibi çok iyi orta açan futbolculara da sahibiz. Haliyle idmanlarda da duran top organizasyonlarının üzerinde duruyoruz. Takıma gol katkısı vermekten dolayı mutluyum. Savunma kısmı da yine aynı şekilde, sadece gol atmak değil elbette. Her şeyden önce ben bir savunmacıyım ve her maçta gol yemememiz lazım. Öncelikli olarak görevim ve işim bu ancak sonrasında gol atabileceğim bir pozisyon yakaladığımda ise elbette atmaya çalışırım. Umuyorum bu şekilde devam ederiz. Kimin gol attığının bir önemi yok, önemli olan günün sonunda Beşiktaş’ın o maçı kazanması. Savunma kısmına çok girmiyorum çünkü uzun bacaklarını özellikle kritik pozisyonlardaki top kapmalarında müthiş bir avantaj olarak kullanıyorsun ve genellikle geldiğinden beri ’çok temiz aldı’ tabirini bizlere söyletiyorsun. Ne söylemek istersin?
Evet, bacak boyumun uzunluğu bu duruma katkı sağlıyor. Rakip futbolcu ne kadar hızlı olursa olsun, Allah’ın bana bir lütfu olsa gerek, onu hemen yakalayabiliyorum. Hızlı bir futbolcunun attığı iki-üç adım benim tek bir adımıma eşit oluyor. Bu da elbette benim için bir hayli önemli bir avantaj durumunda. Futbolda reaksiyon her şeydir. Ben de her zaman elimden geleni yapacağım. Aslında futbolda genellikle boyu uzun futbolcuların diğerlerine nazaran daha yavaş kaldığına şahit oluruz. Senin görüşün nedir?
Evet, boyumdan dolayı genellikle insanlar yavaş olduğumu düşünüyorlar ancak hızımdan bir hayli memnunum. İlk iki-üç adımda yavaş kaldığımı söyleyebilirim ancak sonrasında ritmi yakaladığımda beni geçebilecek futbolcular da çok nadirdir. O noktada maksimum hızıma ulaşabiliyorum. Takımdan bazı arkadaşlarımla kıyasladığımızda da beni geçecek birkaç futbolcu var yalnızca. Şaka bir yana abartmak da istemiyorum ancak hızlıyımdır, evet. Topa müdahalelerde de mümkün olduğunca zamanlamayı iyi tutmak ve yeri geldiğinde topa müdahale etmek bir hayli önemlidir. Boşa müdahale etmekten kaçınıyorum. Yeni transferlerden Eric Bailly ile de birlikte oynadığınız ilk maçtan itibaren aranızda şahane bir uyum oluştu. Bununla ilgili neler söylemek istersin?
Eric çok iyi bir futbolcu. Her zaman üst seviyede oynayan ve üst bir seviyeye sahip bir futbolcu. Birlikte ilk kez oynuyoruz ancak bunun tek bir anahtar noktası var ki bu da iletişim. Bir hata yapmamamız adına birbirimize rehberlik etmemiz, saha içinde sürekli olarak iletişimde olmamız gerekiyor. Diğer takımlara göre bizim oynadığımız futbol da farklı. Ben çıktığımda o kademede kalacak ya da bazen tam tersini yapacağız. Taktiksel anlamda da futbolculuk yetenekleri anlamında da Eric tartışılmaz bir isim, gerisini de kurduğumuz iyi iletişimle gerçekleştirdiğimizi söyleyebilirim. Sadece Eric de değil elbette, diğer isimlerle birlikte de o tandemi oluşturduğumuzda yine zorlanmıyoruz. Burada çok farklı tandemlerde de oynadım ancak diğer takım arkadaşlarımla da iletişim ve uyumum gayet iyi. Aslında bu gibi sorunları yaşamamak adına sahada yapmamız gerekenin iletişim kurmak olduğunu iyi biliyoruz ve bununla ilgili hiçbir sorunumuz yok. İletişim, her zaman işleri kolaylaştırıyor. Örneğin oynadığımız Kayseri maçı daha farklı bir maçtı. Gol yemememiz gerekiyor elbette ancak bazen olabiliyor. Yine de aldığımız her puan çok önemli bu yüzden her maçı kazanmak istiyoruz tabii ki. Sadece Eric ile değil, tüm takımla olan iletişim çok önemli ve gayet iyi durumda. Kayserispor maçında da oyun hakim olunmasına karşın ilk gol yenildi ancak golün ardından gösterilen reaksiyon da bir hayli önemliydi. Bunun hakkında ne dersin?
Evet, aslında iyi bir maç oynamıştık. İlk andan itibaren oyunun hakimi bizdik ancak bu da ilk kez olan bir durum değil. Zaman zaman sakin başlıyoruz, zaman zaman hızlı başlıyoruz. Rakipler savunma mantığıyla oynadığında, o savunma mekanizmasını geçip skor yapmak çok da kolay olamayabiliyor. İlk yarı da dediğiniz gibi oyunun hâkimiyeti bizdeydi. Evet, iyi oynadık ancak ilk golü de biz yedik. Olur, olabilir. Zaten futbol da tam olarak böyle bir oyun olduğu için bu denli seviliyor. İşler her zaman beklenildiği gibi ya da olması gerektiği gibi olmuyor. Geçtiğimiz sezon da yaşandı bunlar, derbilerde geri düşüp sonrasında şahane maçlar kazandık. Geri dönüşü çok güzel yapıyoruz ancak bunun bir alışkanlık olmaması gerekiyor elbette. Bunu yaşadığınızda elinizden geleni yapıp kendi limitinizi zorlamanız gerekiyor özellikle de evimizde oynadığımız maçlarda. Böyle büyük bir tutkuyla sizi destekleyen taraftarlarınız olduğunda evinizde maç kaybetmemeniz gerekiyor. Taraftarların takımına olan tutkusu tüm dünya tarafından bilinen bir durum. Taraftarlar için neler söylemek istersin?
Taraftarlarımızı birkaç cümleyle anlatmak, en başta onların hissettiği Beşiktaş tutkusuna büyük bir haksızlık olur. Geldiğim ilk günden bu yana maçlardan önce, maçlar sırasında, maçlardan sonra takıma ve bana verdikleri destek sahiden çok güzel. Onlar da tutkuları için çok büyük emekler ve fedakârlıklar yapıyorlar. Bu durum da elimden gelenin daha fazlasını yapmamı sağlıyor ki yapıyorum da. Beşiktaşlı taraftarlar sayesinde, limitlerimi zorluyor ve aşıyorum. Her maça final gözüyle bakıyorum. Evimizde oynadığımız maçlarda stadımız neredeyse yanıyor ve birçok zaman deplasmanlarda dahi evimizde oynuyormuş gibi hissediyoruz. Gittiğimiz her yerde bizimle birlikteler ve bize şahane destek oluyorlar. Bu desteğe sahip olduğum için de onlara çok minnettarım. Elbette her maçı kazanmamızı isterler, biliyorum. Zaman zaman puan kayıpları olacaktır, futbol böyle bir şey. Ancak o zamanlarda dahi bizleri destekliyorlar. Ben onlara yalnızca aynı taraftayız ve aynı şeyi istiyoruz demek istiyorum. Futbol, taraftarsız düşünülemez. Futbolu güzelleştiren unsur, taraftarlardır. Ve bizim taraftarlarımız dünyanın en iyi taraftarlarıdır. Oynadığım her takımın taraftarlarıyla kıyaslayabilirim ancak daha önce hiç Beşiktaş taraftarları gibisine denk gelmedim. Tüm dünya üzerinde Beşiktaşlı taraftarların eşi benzeri olduğuna inanmıyorum. Umuyorum ki onlar için de bu sezon unutulmaz, eşsiz başarılar elde edeceğiz. Yaptığımız her mücadele, çaldığımız her top, vurduğumuz her top, attığımız her gol onlar için. Kendilerine geldiğim günden bu yana gösterdikleri destek nedeniyle de minnettarım."