Yaptığı çalışmalarla kendini otistik çocuklara adayan ve aynı zamanda kendi de otizmli olan yazar Birsen Başar, Bağcılar Belediyesi 21. Engelliler Şurası’nda otizmle yaşamayı anlattı.
Bağcılar Belediyesi tarafından düzenlenen 21. Engelliler Şurası’na otizmli olan yazar Birsen Başar, konuk oldu. Feyzullah Kıyıklık Engelliler Sarayı’nda gerçekleşen programın açılışını Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özer yaptı. 21 yaşında otizm teşhisi konulduktan sonra yazdığı kitaplarla, yaptığı bilimsel araştırmalarla ve verdiği seminerlerle otizmli çocuklar için mücadele eden Birsen Başar, engellilerle bir araya geldi. Başar kendi yaşadıkları üzerinden otizmin ne olduğunu ve yapılması gerekenleri anlattı. Programda Başar’a doğum günü sürprizi de yapıldı. 37 yaşına giren Başar için doğum günü pastası kesildi. Bağcılar Kaymakamı Abdullah Uçgun ile AK Parti İlçe Başkanı Rüstem Tüysüz’ün de katıldığı Engelliler Şurası’nda Biruni Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Başar Öztürk, “Otizmde Teknoloji Bağımlılığı” konusunda Medipol Üniversitesi Ergoterapi Bölümü Öğretim Üyesi Uzman Ergoterapist Başak Tuncel ise “Otizmde Sosyal Etkileşim” konusunda sunum yaptı. “Anneler de eğitim almalı”
Annelere büyük görev düştüğü dile getiren Başar, “Anneler çocuklarına eğitim aldırınca her şeyin tamam olduğunu sanıyorlar. Çocukları için anneler de eğitim almalı. Çünkü çocuklar öğretmenleriyle birkaç saat geçiriyor ama geri kalan zamanda anneleriyle birlikteler” dedi. “Bağcılar Belediyesi olarak destekleyici çalışmalar yürüttük”
Feyzullah Kıyıklık Engelliler Sarayı’nda gerçekleşen programın açılışını yapan ev sahibi Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir, “Türkiye’deki engelli imajını, engellilere bakışı ve hayat içindeki yer alış süreci Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanı oluşuyla başlamıştı. Hükümetin başına gelmesiyle de muazzam bir noktaya gelmiş durumda. Bağcılar Belediyesi olarak biz de bu süreci her zaman destekleyici ve tamamlayıcı unsur çalışmaları yürüttük. Engellilerimizin hayatın içinde kimliğiyle ve benliğiyle var olmasının serüvenini burada yaşıyoruz” dedi. “Kendi çevrem de beni anlamıyordu”
Otizmin insanlar tarafından bilinmediğini söyleyen Başar, “Kendi çevrem de diğerleri de beni anlamıyordu. İlk kitabımı otizmli olduğuma inanmadıkları için yazdım. Daha sonra yine birçok çalışmam oldu. Dünyanın farklı yerlerinde seminerler verdim. Türkiye’de 44 yerde programa katıldım. Birebir ve yüz yüze olunca anlattıklarım daha etkili oluyor. Hollanda’da otizm çok geç fark ediliyor. Türkiye’de çok daha erken fark ediliyor ve hemen teşhis konuluyor” dedi. “Annelere büyük görev düşüyor”
Otizmle mücadelede en büyük görevin anneler düştüğüne dikkat çeken Başar, şöyle devam etti: “Otizm geçmez hayat boyu sürer. Onunla yaşamayı bilmek lazım. Anneler çocuklarına eğitim aldırınca her şeyin tamam olduğunu sanıyorlar. Çocukları için anneler de eğitim almalı. Çünkü çocuklar öğretmenleriyle birkaç saat geçiriyor ama geri kalan zamanda anneleriyle birlikteler. Otizmin ilacı eğitim ve sosyal çevre. Daha iyi olmak için insanlarla konuşmaları ve çevrelerini büyütmeleri gerekiyor.”