Bugünkü köşe yazısında Buça'daki sivil ölümlerine ilişkin bir yazı kaleme alan Milliyet yazarı Özay Şendir, “Ortadaki garip durum şu: Ruslar biz 30 Mart’ta çekildik diyor; Ukrayna Ruslar 31 Mart’ta çekildi iddiasında. 2 Nisan’da dünyaya yayılan görüntüler ne zaman çekildi, her iki tarafın da iddiaları farklı” ifadelerini kullandı ve “Sonuç mu, yaşamları, hayalleri, amaçları olan insanların “ceset” hallerini tartışacak kadar kötü bir dünya bu” değerlendirmesinde bulundu.
Özay Şendir’in ‘Buça'daki katliama dair tezler ve anti-tezler’ başlıklı yazısı şöyle:
“Buça’da sokaklardaki ceset görüntülerinin ardından Ukrayna ve Rusya karşılıklı olarak birbirlerini suçladılar.
Rusya şu ana kadar iki temel iddiada bulundu.
Birinci iddia, görüntülerin gerçek değil mizansen olduğu iddiası.
Yazması acı ama “oturan ceset”, “kolu sallanan ceset”, “vücudu kaskatı olmamış ceset” başlıklarıyla tartışıldı mesele.
Sonuç, videoların yavaşlatılmış görüntüleriyle arşiv ve yeni görüntülerin kıyaslaması yapılınca görüntüler gerçek çıktı.
Torbaların içerisindeki cesetlerin kaskatı olmama hali nedeniyle öğrenmek zorunda kaldıklarımıza gelince:
Ölümden sonra kasların sertleşmesine “rigor mortis” adı veriliyormuş ama bu dört gün devam etmezmiş.
Kısa bir süre öncesine kadar yaşayan insanların cesetlerine dair tartışmada bir başka tez daha seslendirilmeye başlandı:
Rusya’yı destekleyen bu tezi seslendiren kişi ABD’li Deniz Piyadeleri İstihbarat Servisi’nde binbaşı olarak görev yapmış, eski bir silah denetçisi Scott Ritter. Bir zamanlar Saddam’ın kitle imha silahları olduğunun ateşli bir savunucusu olan Ritter sonra bir anda taraf değiştirmiş ve savaşın yanlış olduğunu söylemeye başlamıştı.
Ritter’ın eşi Marina’nın da Gürcistan doğumlu olduğunu hatırlatıp devam edeyim:
ABD’li eski subay, soruşturma yapılırken, cesetleri bulunan insanların Ruslarla iş birliği yapmakla suçlanan kişilere ait olup olmadığının araştırılmasını, doğruyu bulmak için kurbanların ölüm zamanı, yeri ve şekline dair araştırma için otopsi işlemlerinin Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nin adli tıp ekibi yönetiminde yapılması gerektiğini söylüyor. Sıraladıkları mantıklı ama ABD’li eski subay yargısını da saklamıyor, “Ha bire toplanan BM Güvenlik Konseyi, Rusya’nın Buça için toplanma çağrısını kabul etmedi” diye fikrini açıklıyor.
Ortadaki garip durum şu: Ruslar biz 30 Mart’ta çekildik diyor; Ukrayna Ruslar 31 Mart’ta çekildi iddiasında.
2 Nisan’da dünyaya yayılan görüntüler ne zaman çekildi, her iki tarafın da iddiaları farklı.
Rusya’nın iki ayrı tez üzerinde durması bir sorun ama Moskova’nın Buça Belediye Başkanı işgal sonrasında neden katliamdan söz etmedi sorusu da henüz net bir cevap bulamadı.
Sonuç mu, yaşamları, hayalleri, amaçları olan insanların “ceset” hallerini tartışacak kadar kötü bir dünya bu.”
Yazının tamamı için tıklayın!