CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin 101'inci kuruluş yıl dönümü nedeniyle; genel başkan yardımcıları, merkez yönetim kurulu, parti meclisi üyeleri ve milletvekilleriyle birlikte Anıtkabir'i ziyaret etti. Özel ve beraberindeki heyet, Aslanlı Yol'dan yürüyerek Atatürk'ün mozolesine çıktı. Özel'in mozoleye çelenk bırakmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu. Ardından Misak-ı Milli Kulesi'ne geçen Özel, Anıtkabir Özel Defteri'ni imzalayarak, şunları yazdı:
"Aziz Atatürk, Sayın Genel Başkanım; 2 büyük eserinizden biri olan CHP'nin, her kademesinden yöneticileri ile birlikte partimizin kuruluşunun 101'inci yılında huzurunuzdayız. Sizden aldığımız büyük ilhamla, partimizi iktidar yaparak, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinden sapmadan, kurucu değerlerine bağlı kalarak; demokratik, laik, sosyal hukuk devletini, devletin niteliklerini güçlendirerek, gösterdiğiniz hedefe ulaşmak için durmadan, dinlenmeden mücadele edeceğimize söz veriyoruz. Sayın Genel Başkanım; Amasya'da kurtuluş reçetesi olarak ortaya koyduğunuz, 'Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır' ilkesine, partimizin kuruluşunun 101'inci yılında sıkı sıkıya bağlıyız. Cumhuriyetimizi, emanet ettiğiniz gençlerle birlikte yüceltmek, çizdiğiniz muasır medeniyet seviyesinin ilerisine taşımak, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve demokratik yoksunlukları milletimizle birlikte giderebilmek için azimle ve kararlılıkla mücadele edeceğiz. Aziz hatıranızın önünde saygıyla eğiliyor; size, silah arkadaşlarınıza ve partimizin kurucu kadrolarını oluşturan yol arkadaşlarınıza minnetlerimizi sunuyoruz. Şehitlerimizi ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirmiş yurttaşlarımızı rahmetle anıyoruz. Ruhunuz şad olsun."
Heyet daha sonra 2'nci Cumhurbaşkanı ve CHP'nin 2'nci Genel Başkanı İsmet İnönü'nün Anıtkabir'de kabrinin bulunduğu alana geçti. Özel, İnönü'nün kabrine de çelenk bıraktı. Saygı duruşunun ardından heyetin Anıtkabir ziyareti sona erdi.
'CHP'NİN NASIL YÖNETİLECEĞİ KONUSUNDA TENAKUZ YOK'
Anıtkabir ziyaretinin ardından Özel başkanlığındaki heyet, 3'üncü ve 4'üncü CHP Genel Başkanları Bülent Ecevit ile Deniz Baykal'ın Devlet Mezarlığı'ndaki kabirlerini ziyaret etti. Özel, Ecevit ve Baykal'ın mezarına çelenk bırakıp dua etti. Ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Özel, olağanüstü tüzük kurultayı ve partinin kuruluş yıl dönümü nedeniyle gerçekleştirilen etkinlikleri anlattı. Özel, "Geride bıraktığımız tüzük kurultayında partimizi nasıl yöneteceğimize dair tüm maddeleri müzakere ettik ve birçoğu oy birliğiyle ve bazıları da çok net bir oy farklılığıyla, çok az muhalif oyla değişti. Yani CHP'nin nasıl yönetileceği konusunda herhangi bir tenakuz (çelişki) yok. Önümüz bu açıdan çok açık" ifadelerini kullandı.
'4-9 EYLÜL KURULUŞ HAFTASI OLARAK KUTLANACAK'
Özel, Türkiye'yi nasıl yöneteceklerine dair yol haritasını ortaya koyduklarını belirterek, "Bundan sonra milletvekillerimiz, parti meclisi üyelerimiz ve her birimiz; Türkiye'nin dört bir yanına giderek vatandaşların taleplerini, nasıl çözümler beklendiğini ve CHP iktidarından beklentilerini duyacağımız ve Cumhuriyetin ikinci yüzyılındaki iktidarımız için öne süreceği talepleri topladığımız ve bunlara göre belge ve programımızı hazırladıktan sonra bu ülkeyi nasıl yöneteceğimiz konusunda partimizi milletimize arz ettiğimiz bir süreci birlikte yaşayacağız. Bugün iktidara, dünden bir gün daha yakınız. Yarın bir gün daha yakın olacağız. Her geçen gün CHP'nin iktidarına koşar adımlarla ilerleyeceğiz. Örgüt buna inandı ve kitlendi. Milletimiz bunu özledi ve heyecanla bekliyor. Bu anlamda bu 4-9 Eylül arası geçirdiğimiz süreci çok kıymetli buluyorum. Önceki genel başkanlarımızla yaptığımız toplantıda; Sayın Altan Öymen'in önerisiyle ve mutabakatla önerdiğimiz, önce komisyonumuz ardından da kurultayımız tarafından kabul edilen madde gereği de bundan sonra 4-9 Eylül, CHP'nin Kuruluş Haftası olarak sanatsal, kültürel, bilimsel ve siyasi programlarla kutlanacak" diye konuştu.
'GERİDE KALDI O ESKİ TÜRKİYE'
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Mezuniyet Töreni'nde teğmenlerin gerçekleştirdiği kılıçlı yemin ile ilgili açıklamalarını değerlendiren Özel, "Maalesef büyük bir üzüntü içindeyim, büyük bir tesir içindeyim. Harbiye mezuniyetinde bir gelenek yerine getirildi. Harbiye mezuniyetinde yaşanan; Harbiye'nin kurulduğu günden bu yana her sene yapılan kılıç çatma ve yemin merasimiydi. Bunların birçoğuna basın da yer verdi. Sayın Erdoğan vaktiyle şahitlik etti, izledi, alkışladı. 2016 yılından bu yana resmen okunmuyor ancak teğmenler yerine getirmeye devam ediyordu. Bu rahatsızlık nereden kaynaklanıyor? Gerçekten anlamak güç, oysa bu sene en büyük mutluluğun olacağı bir sene. Dünyada örneği var mıdır bilinmez ama bizim için büyük bir gurur. 'Cumhuriyet 100 yılını boşa tamamlatmamış' denen bir gurur. Kara, Deniz, Hava Harp Okulları'nın birincisi kadın teğmenler. O kadın teğmenlerden biri Harbiye'de, arkadaşlarının kılıçlarını birbirine çatarak onlara yemini yaptırıyor. Sayın Erdoğan 8 gün sustu, 8 gün sonra manidar; ama manası hiç hoş olmayan bir konuşma yaptı. Bu konuşmayı imam hatiplilerin bir derneğinde yapmış olmasını, toplumsal kutuplaşmaya ve Türkiye'nin aşmakta olduğu bir süreci geri çağırmaktan medet umduğu için son derece rahatsız edici buluyorum. Ne imam hatipler ordunun düşmanıdır ne ordu imam hatiplilere karşıdır. İmam hatiplilerin görevi Anayasa çerçevesinde, bu milletin ihtiyacı olan din hizmetlerini görecek personeli yetiştirmektir. Harbiye'nin görevi de savunmayı gerçekleşecek personeli yetiştirmektir. İkisinin de Anayasal düzende yerleri vardır, ikisinin de kanunda yerleri vardır ve bunları birbirine rakipmiş gibi göstermek; bakın 8 gün susup, teğmenlerin yaptığını imam hatiplilerin bir toplantısında dile getirirseniz burada doğrudan şunu itiraf ediyorsunuz; 'Ben bir kutuplaşma istiyorum, en uygun zemin burada.' Size yapılan hararetli alkışları, orduya karşı yaptığınız açıklamalara imam hatiplilerden gelen alkışlar olarak gösterdiğinizde olan oluyor. Geçmişte Silahlı Kuvvetler mensuplarını bir günü vesile edip, bir eylemlilik içine sokmak ne kadar yanlış ise belli bir günde belli bir yerde yürütmek, durup düşünüp tasarlayarak, taammüden, imam hatiplilerin olduğu bir yerde teğmenlere meydan okuma, hat bildirme ve bunun üzerinden imam hatiplilerin alkışını canlı yayına servis etmek, 'Ben tükendim, ben bitiyorum, başka çarem kalmadı. Son çarem eski Türkiye'de' demektir. Biz o Türkiye'yi 5 Kasım'da niyetiyle, 31 Mart'ta fiiliyatla bitirdik. Geride kaldı o eski Türkiye" değerlendirmesinde bulundu.
'KUTUPLAŞMAYLA İKTİDARDA KALACAĞINI DÜŞÜNÜYORSA YANILGI İÇİNDEDİR'
Normalleşme süreci ile birlikte kutuplaşmanın geride kalmasını hedeflediklerini ifade eden Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile gerçekleştirdikleri görüşmelere atıfta bulunarak, "Milletimiz, 'Kutuplaşmayan kucaklaşan, kavga etmeyen kucaklaşan, milletiyle kucaklaşan ve benim derdimle meşgul olan, suni krizlerle beni unutmayan siyasete prim veriyorum' dedi. Sayın Erdoğan'ın bundan bir mesaj almasını umuyorduk. Onun için gittik, ziyaret ettik, iletişim kurduk. Hiçbir şey anlamadı. İlk günlerdeki ifadeleri son derece kıymetliydi ama sonrasında şu akla uydu, 'Bu CHP'ye yarıyor. Kavga ve kutuplaşma olmayınca CHP'ye yarıyor, kutuplaşalım.' Zaten izlerini görüyorduk ama bu sefer 8 gün durdu, düşündü ve teğmenlere o sözleri söyleyerek toplumu kutuplaştırmayı, eski Türkiye'ye duyduğu özlemi gündeme getirdi. Erdoğan bu tip kutuplaşmalardan beslenerek iktidara tutunacağını sanıyorsa büyük bir yanılgı içindedir. Onun oyununa düşmeyiz. 'Bu teğmenler kılıcı kime çekiyor' diyor. Yıllarca aklına gelmeyen soru, şimdi mi geliyor? Cevaplayayım o zaman; teğmenler kılıcı kime çekerler biliyor musun? Dosta güven, düşmana kaygı versin diye çekerler. Sen Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Anayasal düzenin, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları olan bu rejimin dostuysan, o kılıçtan niye ürküyorsun? O kılıçtan vatan, millet düşmanları ürkecek. Türkiye'nin düşmanları ürkecek. Atatürk düşmanı varsa, o ürkecek. Onlar ürktükten sonra, 8 gün dura düşüne onların safına geçip Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün askerlerine had bildirmeye çalışmak gerçekten bir siyasi tükenmişliğe, kutuplaşma niyetiyle Türkiye'nin bugünlerini ve yarınlarını hiç etmeye çalışmaktır. Ben buna izin vermem. O yüzden sözümüze kıymet veren herkese diyoruz ki bu oyunu görün. Gençlerin bir kısmını bir yanda, bir kısmını öbür yanda gösterme uğraşını görün. Orduya laf söyleyerek; Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ordusuyla, Recep Tayyip Erdoğan'ın ordusu gibi bir ikilik yaratmaya çalışan ayrımcı dili görün" ifadelerini kullandı.
'ADALET YERİNİ BULANA KADAR NARİN'İN YANINDAYIZ'
Özel, Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde 21 Ağustos'ta kaybolan Narin Güran'ın cansız bedenine ulaşıldığı olayı dikkatle takip ettiklerini vurgulayarak, "Bir heyet oluşturduk. Sayın Sezgin Tanrıkulu, Sayın Süleyman Bülbül, Sayın Atakan Ünver, 3 hukukçu arkadaşımız, Kadın Kolları Genel Başkanımız Sayın Asu Kaya'yla birlikte bu törenden sonra bölgeye hareket ediyorlar. Çok yakından hem otopsiyi hem adli süreci takip edeceğiz. Şunu söyleyelim; beline kadar suyun içinde 20 gündür, Narinimizi arayan güvenlik güçlerine, sivil personele yürekten teşekkür ediyoruz. Evlatlarını arar gibi aradılar. Bu konuda emek veren herkese teşekkür ediyoruz. Tahkikatın bundan sonrası son derece dikkatli yürütülmelidir. Olmadık feodal ilişkilere yapılan atıfların, hukukun önüne geçmesinin, delilleri karartmasının, suçluların adalet önünde bir ömür boyu hesap vermemesine asla izin verilmemelidir. Bu konuyu en yakından takip ediyoruz. Dün duyduğumuz, bazı feodal ve hukuk devletine sığmayacak açıklamaları tehlikeli buluyoruz. Bölgeye gidiyoruz ve bundan sonra yakından takip edeceğiz. Adalet yerini bulana kadar Narin'in yanındayız" diye konuştu.