Özlem Gürses, katıldığı bir canlı yayında kendisine yapılan hakaretle ilgili mahkemenin takipsizlik kararı verdiğini iddia etti. Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli bugünkü yazısında, kararın perde arkasındaki gerçekleri yazdı.
İşte Osman Ateşli'nin bugünkü, "Özlem’in yalan trenine binenler bu yazıyı iyi okuyun!" başlıklı yazısı:
CHP’nin yayın organı Halk TV sunucusu ve Sözcü yazarı Özlem Gürses, hafta sonunda Youtube kanalında yaptığı yayında, açık bir şekilde ismini vererek kendisine küfreden bir kişiden şikayetçi olduğunu, savcılığın muhalif gazeteci olduğu için takipsizlik kararı verdiğini iddia etti. Haber7’yi de asla tasvip etmeyeceğimiz bir çirkinliğe dahil ederek hakaret ve tazminat davası talebinin reddedildiğini savundu. Akranlarımıza meseleyi izah ederken bile ar ettiğimiz küfürlü, edepsiz bir yorumu burada aktarmamıza imkân yok. Özlem Gürses’in kendi ekranında sansürsüz bir şekilde aktarması yeterince olay oldu zaten… En başta açıklayalım, mesele hiç de Gürses’in anlattığı gibi değil. Gürses’in büyük bir yalanını daha ifşa etmeden önce bilinçli olarak çarpıtıldığını düşündüğümüz bazı bilgileri düzeltelim;
Her ne kadar Özlem Gürses’e küfredilen mecra Haber7’nin internet sitesiymiş gibi lanse edilmeye çalışılsa da durum öyle değil. Sitede yer alan Özlem Gürses ile ilgili haber de değil. Haberimizin altında yer alan yorum editörlerimizin denetiminden geçen yorumlar da değil. Nerede yayınlanmış peki?
Facebook paylaşım sayfasındaki bir iletinin altında…
Şikâyete konu olan küfürlü yorum da, sosyal medya platformu Facebook’ta paylaşılan haberimizin altına A.B. isimli takipçi tarafından yapılmış.
Burada yayınlanan yorumlar tamamen ilgili platformun, yani Facebook’un sorumluluğundadır. Orada yapılan yorumlar da yasal olarak Facebook’u ve yorum yapanı bağlamaktadır.
Bunu Özlem Gürses’in de çok iyi bildiğine emin olabilirsiniz. Haber7’den değil de, sadece yorumu yapandan şikâyetçi olması bu sebepten... Haber7’nin adını geçirmesi kurumumuzu töhmet altında bırakmak, Haber7’yi karalamaya çalışmak istemesidir. Olayı anlatış şekli, üslubu da zaten bunu açık ediyor. Ancak, kime olursa olsun küfrü, hakareti kabul etmemizin, onaylamamızın imkânı yok. Ancak bunun sorumlusuymuş gibi gösterilmeyi de hiçbir şekilde kabul edemeyiz. Gürses’in nasıl ki kendi sosyal medya iletilerinin altındaki yorumları filtreleme sorumluluğu bulunmadığı gibi Haber7’nin de bu işte herhangi bir yasal zorunluluğu yok. Facebook ve benzer platformlarının yurt dışı kaynaklı hizmet sağlamalarından kaynaklı bazı sıkıntılar bilinen bir gerçek. Bu platformlardaki yayınların yasal bir zeminde yürütülmesi konusunda uzun bir süredir çalışmalar yapılıyor.
Konuyu dağıtmadan gelelim asıl bombaya;
Özlem Gürses kendince muhalif bir gazeteci olduğu için yargının takipsizlik kararı verdiğini iddia ediyordu ya… Gürses’in şikayeti üzerine Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmanın karar dosyası hiç de öyle demiyor. Çevremizde yargı kararını bu kadar rahat manipüle edilebilen, eğip bükebilen insanlar olmadığı için başta bunu algılayamadık. Hata ettik. Gürses’in iddiasını doğru kabul edenler tali yollardan da olsa bize çakmaya çalıştı. Markamızın adını geçirerek haber yapanlar oldu.
Bizim sorgulamamız gerekeni Sabah Gazetesi’nin adliye muhabiri Fatih Ulaş sorgulamış. Hakkın teslimi adına yapmış olduğu haber için kendisine minnettar olduğumu ifade etmeliyim.
Ulaş’ın haberinden sonra savcılığın karar dosyasını merak edip ben de ulaştım.
Küfürlü yorumun sahibi A.B.
Sesli, yazılı ve görüntülü bir ileti ile hakaret suçu işlediği ifade ediliyor.
Suçun tarihi 07.12.2020…
Küfürlü yorumun yurt dışı kaynaklı hizmet sağlayıcılar üzerinden yapılmış olmasıyla ilgili yasal prosedürler madde madde sıralanarak verilen karar gerekçelendirilmiş. Ama asıl gerekçe dosyayı inceleyen savcı tarafından en sona bırakılmış.
Özlem Gürses, “hukuk skandalı” olarak yorumladığı kararın muhalif olduğu için verildiğini zannetse de hakaret suçu için 6 aylık yasal süreç içerisinde şikâyet başvurusu yapılmadığı için ret kararı verilmiş. Çin treni haberinin yayın tarihi 7 Aralık 2020. Yorumun yapıldığı tarih de aynı. Gürses’in avukatları aracılığıyla savcılığa yaptığı başvuru 6 aydan fazla süre geçtikten sonra yargıya taşınmış. Başvuruyla ilgili bu durum karar dosyasının sonunda net ifadelerle yer alıyor. Kanun maddesi de çok açık. Birine hakaret davası açacaksanız küfür ve hakaret eyleminin gerçekleştiği tarihten 6 ay içerisinde konuyu yargıya intikal ettirmeniz gerekiyor. Bunu Gürses’in tecrübeli vekilleri de iyi biliyordur mutlaka... Özlem Gürses’in savcılığın verdiği takipsizlik kararının gerekçesine bakmamış olmasının imkânı yok.
Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı, şikâyet edilen şahıs hakkındaki “Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı” 2 Ağustos tarihinde vermiş. Hatta Özlem Gürses’in avukatları, savcılığın kararını olması gerektiği gibi 15 günlük yasal süre içerisinde sulh ceza hakimliğine taşımışlar. İstanbul Anadolu Sulh Ceza Hakimliği de 20 Eylül tarihinde Gürses’in avukatlarının itirazını reddetmiş. Yani savcılığın kararının usul ve yasaya uygun olduğunu mahkeme de onaylamış.
Türkiye’den Çin’e doğru yola çıkan TCDD’nin ilk ihracat treninin yolda kaldığı ve Halkalı’ya döndüğü yalanıyla algı operasyonuna kalkışan Gürses’in yeni hedefi Türk yargı sistemi mi bilemiyoruz. Doğru olmayan bir bilgiyle bu kadar açık bir şekilde “Türkiye’de hukuksuzluk var” algısı yaymanın başka bir izahı olmasa gerek.
Özlem Gürses’in sadece Beykoz Adliyesi’nde görülen 1134 şikâyet dosyası varmış. Yani bin 134 farklı kişiye şikâyet gerekçesiyle hakaret ve tazminat davası açılmasını talep etmiş. Normal bir rakam değil. Başka adliyelerde de dosyaları var mı bilemiyoruz.
Sosyal medyada eleştiri ve hakaret sınırlarını zorlayarak kitleleri tahrik eden bazı kişilerin kendisine hakaret ettirerek davalar açtıkları ve kazandıkları tazminatları geçim yolu yaptıkları haberlere konu olmuştu. Özlem Gürses’in bu yolla kazanç sağlamayı seçtiğini belgeleyemesek de, şikayetleri yargıya intikal ettirmeyi bir iş edindiğini görüyoruz.
Sona sakladığımız asıl bomba ise Özlem Gürses’in avukatlığını üstlenen isimlerle ilgili;
Saadet Partisi’nin eski Genel Başkanı Av. Prof. Dr. Mustafa Kamalak’ın tecrübe ve tedrisatında yetiştirdiği iki evladı…
Av. Muhammet Furkan Kamalak, Av. İklil Pelin Kamalak. Başta bilişim hukuku olmak üzere müvekkillerine danışmanlık, temsil ve vekillik hizmetleri veriyorlar. Özlem Gürses’in bu dosyada olduğu gibi diğer şikâyet dosyalarını takip eden isimler de onlar.
CHP’ye çok yakın bir isim Özlem Gürses. Davalarını takip edenler Saadet Partili bir ismin evlatları.. Şaşırdık mı!? Kesinlikle hayır. Herkese hayırlı işler!
KAYNAK : HABER7