Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Adana Şube Başkanı Ümit Özlü, beraberindekilerle birlikte soykırım amacıyla Kıbrıslı Türkleri öldüren tüm şüphelilerin cezalandırılması için Adana Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
Rum terör örgütü EOKA’nın hayattaki iki tetikçi üyesinin bir Rum kanalında işledikleri cinayetleri itiraf etmesinin ardından Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Adana Şube Başkanı Ümit Özlü, dernek olarak Kıbrıs Türklerini öldüren tüm şüphelilerin cezalandırılması için suç duyurusunda bulunup basın açıklaması yaptı. Özlü, 1964 yılında Kıbrıs’ta 68 Kıbrıslı Türk’ü öldürdüklerini bir televizyon kanalında itiraf eden EOKA mensupları, Rum asıllı Athos Petridis ve Neoptolemos Leftis’in insanlık suçu işlediklerini ve soykırım amaçlı katliam yaptıklarını açık bir şekilde anlattığını vurgulayarak, “EOKA mensupları sistematik olarak Kıbrıslı Türklere uzun yıllar boyunca savaş yıllarına kadar uzanan işkence, soykırım gibi suçlarını işlediklerini devlet politikalar bazında da bir nevi ikrar etmişlerdir. Kanalda yayınlanan ifşaatlarında; yoldan geçen Türk otobüslerini durdurarak içindeki Türkleri indirip, önce paralarını aldıklarını, silahla vurduklarını sonra da şişleyerek onları öldürdüklerini ve çukurlara gömdüklerini itiraf eden iki Rum katil Athos Petridis ve Neoptolemos Leftis hakkında, derneğimizin vizyonu ve ilkeleri gereği suç duyurusunda bulunma gereği kalplerden gelen bir görev olmuştur. Rum kesiminde televizyon kanalında itirafta bulunun 2 EOKA tetikçisi 1964’ten başlayarak farklı zamanlarda 68 Türkü önce kurşunlayıp sonra şişleyerek öldürdüklerini övünerek itiraf etmişlerdir. Muhabirin sorusu üzerine Leftis, 1964’te emir geldiğini belirterek, ‘yaklaşık 500 kişilik bir güçtük. Her bir Rum canı için 10 kişi öldürmemiz yönünde emir geldi. Bana öldürdüğümüz 68 Türkü ve mezar yerlerini soruyorlar. Nerde, ne bulacaksın ki? O kadar zaman geçmiş’ ifadelerini kullandı” dedi.
Özlü, Kıbrıs’ta Türklerin katliamının ne boyutlarda olduğunun tarihe bakınca görüleceğini ifade ederek, “Kıbrıs Barış Harekatı, 20 Temmuz 1974 te TSK’nın Kıbrıs’ta başlatmak zorunda kaldığı harekatın; Rumların yaptığı katliamlar ile soykırımı ve işkenceleri önlemek için, uluslararası hukuk kurallarına uygun Zürih ve Londra Antlaşmasının 4. Maddesine istinaden yapılan bir müdahaleydi. Harekatın ilk sebeplerinden birisi ise Rum katillerin televizyonda bahsettikleri işkence, soykırım, yağma ve adam öldürme gibi bir çok suçu önlemektir. Kıbrıs Cumhuriyetinin 1960 anayasası, uygulamada yaşanan sorunlar sebebiyle yalnızca 3 yıl geçerli kaldı. Kıbrıslı Rumlar, 1958 de İngilizlerin izin verdiği 1960 antlaşmalarında ise incelemeye tabii tutulan ayrı Kıbrıslı Türk belediye meclislerine son vermek istedi. Kıbrıslı Rumların birçoğu belediyelerin taksim yolunda ilk aşamayı oluşturacağından korkmaktaydı. Kıbrıslı Rumlar Enosis (Yunanistan) ile birleşme isterken, Kıbrıslı Türkler de adanın Yunanistan ve Türkiye arasında bölünmesine yani taksimi istemektedir. Yaşanan bu haklı Türk bağımsızlık mücadelesinin ardından Rum yönetimi ve ordusu, Lefkoşa’nın kuzey banliyölerinde kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere 700 Türkü rehine almış, sayısı meçhul olmakla beraber binlerce Türk’ün ölmesine, Kıbrıslı Türk veya karma köylerin yakılıp yıkılmasına ve 25 -30 bin Kıbrıslı Türk’ün yerinden olmasına neden olmuştur. Yukarıda arz edilen nedenler ve tespit edilecek hususlar doğrultusunda insanlık suçu işleyen, soykırım amacıyla Türkleri öldüren ve çeşitli suçlar işledikleri sabit olan 1964 yılı Rum askeri ve yönetim mensupları dahil olmak üzere, Athos Petridis, Neoptolemos Leftis, 1964 yılında görevli olan Rum Generaller ve askerler, Güney Kıbrıs Rum Devleti, Eoka mensupları, tüm şüphelilerin cezalandırılması için Adana Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduk” diye konuştu.