Paris
Fransa'nın başkenti Paris'te 17 Ekim 1961'de Cezayir'in bağımsızlık mücadelesini desteklemek ve uygulanan sokağa çıkma yasağını protesto etmek için binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen barışçıl gösteride, 300'den fazla Cezayirli katledildi.
Kurbanların yakınlarının tüm çabalarına rağmen 37 yıl görmezden geldiği değerlendirilen Fransa, 1998'de katliamla ilgili 40 kişinin ölümünü kabullenmişti. Tarihçilere göre Fransız devleti, bu katliamın üstünü örtmeye çalıştı.
Ardından 17 Ekim 2001'de Paris'in sosyalist Belediye Başkanı Bertrand Delanoe tarafından hayatını kaybedenleri anmak için Saint Michel Köprüsü’ne bir levha dikildi. Fransa, katliamı hala "devlet suçu" olarak tanımadı.
Fransa'da 5 Ekim 1961'de, Paris'te ve çevresinde yaşayan Cezayirliler için sokağa çıkma yasağı konuldu.
30 bine yakın Cezayirli, Paris'teki sokağa çıkma yasağına tepki göstermek ve ülkelerindeki bağımsızlık mücadelesini desteklemek için 17 Ekim 1961'de barışçıl gösteri düzenledi. Ancak eylemciler, dönemin Paris Polis Müdürü Maurice Papon'un emri üzerine polisin sert müdahalesiyle karşılaştı.
Binlerce kişinin yaralandığı, yaklaşık 14 bin kişinin gözaltına alındığı olayda toplam kaç kişinin hayatını kaybettiği resmen tespit edilemese de katliamın tanıkları ve bağımsız kaynaklar 300'den fazla Cezayirlinin, Fransa polisi tarafından, çoğunun vurularak öldürüldüğünü belirtiliyor.
Tanıklar göstericilerin bir kısmının da Paris polis karargahının bahçesinde ya da metro istasyonlarında öldürüldüğünü aktarıyor.
Tarihçi Jean-Luc Einaudi, 1999'da gösteriye müdahale emrini veren Papon’a karşı açtığı davayı kazandı. Böylece katliamın kasıtlı yapıldığı resmileşti ancak bu olay Fransa'da tabu olarak görülüyor.
Katliamın yaşandığı yerlerden biri olan Seine Nehri'ndeki Saint Michel Köprüsü'ne, 17 Ekim 2001'de katliamın anısına bir levha yerleştirilmişti.
Fransa'da 2012'den bu yana izin alınarak olayla ilgili anma törenleri düzenlenebiliyor.
Uzmanlar, bu olayın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da yaşanan en büyük katliamın olduğunu ve bunun siyasi ve ırkçı nedenlerle yapıldığını belirtiyor.
Cezayir, 8 yıl süren bağımsızlık mücadelesiyle bu uğurda en ağır bedel ödeyen ülkelerden biri kabul edilirken savaşta 1,5 milyon Cezayirli hayatını kaybetti, milyonlarca insan yerinden oldu.
Macron anma törenine katılacak
Son günlerde Cezayir ile yaşanan gerginliği azaltmak isteyen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bugün katliamda hayatını kaybedenleri anmak için düzenlenen bir törene katılacak. Ülkede ilk kez bir cumhurbaşkanı bu olaya ilişkin bir anma töreninde yer almış olacak.
Macron'un törende konuşma yapmaması, etkinliğinin ardından yazılı açıklama yapması bekleniyor.
Katliamın 60. yıl dönümünde Macron'a bu olaylarda Fransa'nın sorumluluğunu kabul etmesine yönelik çok sayıda çağrı yapılıyor.
"Seine Nehri Cezayirlilerin kanıyla kırmızıya büründü"
17 Ekim 1961 katliamlarına ilişkin çalışmalar yapan "Les Oranges" Derneğinin Başkanı ve "17 Ekim 1961, hatırlıyorum..." adlı kitabın yazarı Muhammed Kaki, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dernek bünyesinde 17 Ekim 1961'de öldürülen Cezayirliler için mücadele ettiklerini söyledi.
Cezayirlilerin 5 Ekim 1961'de Paris'te konulan sokağa çıkma yasağını barışçıl şekilde protesto ettiklerini ifade eden Kaki, Cezayirlilerin bu gösteride "katledildiğini" belirtti.
Kaki, yarın yaşanan olaylarda hayatını kaybedenlerin anmak için Paris'te gösteri düzenleyeceklerini kaydetti.
"Üç şey istiyoruz. (Katliamın) Devlet suçu olarak kabul edilmesi, arşivlerin açılması ve okul defterlerinde bu tarihin anlatılması. Bu sadece Cezayirlilerin tarihi değil, bu olay Fransa'da Paris'te gerçekleşti. Bu Fransa'nın tarihi. 30 yıldır bunun için mücadele ediyoruz." ifadesini kullanan Kaki, ülkedeki bazı caddelere 17 Ekim 1961 ismi verildiğini aktardı.
Kaki; ırkçılığa, ayrımcılığa, İslam karşıtlığına karşı mücadele etmeyi sürdüreceklerini ifade ederek şunları söyledi:
"(Yaşananlar) Devlet suçu. Polis Müdürü Maurice Papon (dönemin) İçişleri Bakanı Roger Frey tarafından korundu, Frey de (dönemin) Başbakanı Michel Debre tarafından korundu. Onlar, güzel giyinmiş çocukların, kadınların ve erkeklerin sokağa çıkma yasağına, sömürgeciliğe karşı ve Cezayir'in bağımsızlığı için gösteriye gitme kararına tahammül etmedi. Dönemin polisi, siyasetçileri, polis müdürü için tahammül edilemezdi. Bu nedenle vahşi bir baskın yaptılar ve 300'den fazla kişiyi katlettiler. Seine Nehri Cezayirlilerin kanıyla kırmızıya büründü."
Bunun için verdikleri mücadelede Fransızların desteğini aldıklarını aktaran Kaki, ülkedeki bazı kesimlerin bakanların ve siyasetçiler üzerinde kurduğu baskı nedeniyle Fransa'nın olaylardaki sorumluluğunu kabul etmediğini belirtti.
Saint Michel Köprüsü'nde katliamın anısına yerleştirilen levhanın önünde olayda hayatını kaybedenleri anan Mağrip kökenli Fransızlar, bu katliamın ülkede tabu olarak görüldüğünü, bunun değişmesi gerektiğini ve Fransa'nın sorumluluğunu kabul etmesi gerektiğini söyledi.