Eski ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun, "Never Give an Inch: Fighting for the America I Love (Asla Bir Santim Vermeyin: Sevdiğim Amerika için Savaşmak)" adlı kitabı çıktı. Kitapta, Türkiye'yle alakalı bölümler 4 başlıkta toplandı.
Former US Secretary of State Mike Pompeo, in his newly released memoir, delves into the 2017 negotiations between the Trump administration and senior Turkish officials to create a roadmap to seize northeast Syria's Raqqa from IShttps://t.co/TVV4R5ACPW
— Middle East Eye (@MiddleEastEye) January 25, 2023
BİRİNCİ KISIM: TÜRKİYE DEAŞ'I YENECEK GÜÇTE DEĞİLDİ
Middle East Eye'da yer alan habere göre Pompeo, Türkiye ile ilgili ilk meselenin 2017'de Rakka'nın alınması için yapılan müzakereler olduğunu söylüyor. Pompeo, ellerinde iki seçenek olduğunu; birincisinin Kürtlerle yani YPG/SDG ile çalışmak olduğunu, ikincisinin ise Türkiye ile çalışmak olduğunu belirtiyor:
"Mattis ve Dunford'un farklı bir endişesi vardı: Türkiye'nin ordusu IŞİD'i yenme kapasitesine sahip değildi.Dunford, Türkiye içinde eğitim gören "Türk işgal gücünü" görmeye gitti. Türkler bu ziyareti defalarca erteledikten sonra, nihayet birlikleri gözden geçirmesine izin verildi. Gördükleri onu, Türklerin yoğun ABD desteği olmadan IŞİD'i yenme şansının sıfır olduğuna ikna etti.Başkan'a SDG ile çalışması gerektiğini açıkladık ve o da kabul etti. Bu durumda Türklere kötü haberi vermek bendeniz ve Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster'a düştü. Görüşme kötü geçti.
TÜRKİYE BÖYLE REST ÇEKMİŞ
Beyaz Saray'daki toplantıda, IŞİD'i yenmek için Suriyeli Kürtlerle birlikte çalışacağımızı söyledik. Bir odada hiç bu kadar çabuk patlayan bir öfke görmemiştim. Kalın ve Fidan bağırdı çağırdı ve ardından hızla odadan ayrıldı."
NOT: Mattis dönemin ABD Savunma Bakanı, Dunford ise ABD Genelkurmay Başkanı.
İKİNCİ KISIM: 2019'DA BEŞTEPE'DEKİ YAPILAN GÖRÜŞME
Pompeo'nun anlatımına göre; Ekim 2019'da zamanın ABD Başkan Yardımcısı Pence ile Türkiye'ye yaptığı ziyaret olaylı geçiyor. Pompe'ya göre; Trump'ın Erdoğan'a "olur" vermesinden sonra, Türkiye Suriye'ye giriyor. Ortalık karışınca da ikili bir ateşkes için Ankara'nın yolu tutuluyor:
"Erdoğan'ın sarayına vardığımızda, Başkan Yardımcısı Pence ile birkaç dakika baş başa görüşmek istedi. Yaklaşık yarım saat sonra ev sahiplerimize başkan yardımcısını görmem gerektiğini söyledim. Nafile.Yirmi dakika daha geçti ve artık kararlıydım. İzinsiz koridorda yürüdüm ve Erdoğan ile Pence'in buluştuğu odanın kapısını iterek açmaya çalıştım. Kilitliydi.
DARBE GİRİŞİMİ VİDEOSU ZORUNA GİTMİŞ
Daha sonra muhatabıma kapıyı kıracağımızı söyledim. Pence'in, 2017'de Türkiye'ye CIA Başkanı iken yaptığım ilk ziyaretimde izlemek zorunda kaldığım ve 2016 darbesini anlatan aynı üç saatlik videoya maruz kalmasından endişelendim. 2016 darbe videosu o kadar uzun ve o kadar iğrençti ki bunun bir akıl sağlığı sorunu olduğunu düşündüm! Ayrıca gerçek zamanlı olarak ortaya çıkan hassas konuları da tartışmamız gerekiyordu. O yüzden içeriye girmeliydim.Kapıyı kırmak için gösterdiğim gerçek çaba, ekibimin Türk korumaların agresif bir tepki vermesinden endişelenmelerine yol açtı. Ama Türk korumalar hemen bana izin verdi ve sonunda müzakere etmek için hep birlikte odada oturduk.Müzakerelerde bir noktada haritaları masaya yaydık ve ABD'lilerin bulunduğu yerleri işaret ettik. Erdoğan bize, pozisyonumuzdan emin olup olmadığımızı sordu. Onayladığımızda, 'Bana yalan söylediniz' tarzı bir bakışla ekibine dik dik baktı. Ekibi kısa bir mola istedi."
ÜÇÜNCÜ KISIM: TÜRKİYE'YE KARŞI YUNANİSTAN'I AÇIK DESTEKLEME
Pompeo kitabında Yunanistan'la ilişkileri nasıl derinleştirdiğini gurur duyarak şu sözlerle anlatıyor:
"1970'lerde, kudurmuş bir şekilde ABD karşıtı olan ancak şimdi bizi ortak gören bir ülke olan Yunanistan ile bağlarımızı nasıl güçlendirdiğimizden özellikle gurur duyuyorum.Miçotakis'le odak noktamın çoğu, Türkiye'nin Akdeniz'de yasadışı enerji aramasıyla ilgiliydi. Tarihte ilk kez, 2019'da bir ABD Dışişleri Bakanı bölgede enerji arama çalışmalarını görüşmek üzere İsrail-Yunanistan-Kıbrıs üçlü toplantısına katıldı.Kasım 2020'de daha önce yapılmayan bir şey de yaptım. Yunan Dışişleri Bakanı'na Yunanistan'ı bölgede bir "istikrar direği" olarak öven bir mektup yazdım. Türkiye'yi "hesaplı provokasyonlarına son vermeye ve Yunanistan ile derhal istikşafi müzakerelere başlamaya" çağırdım.Bir ABD Dışişleri Bakanı en son, 1970'lerde yani Henry Kissinger zamanında ABD'nin Yunanistan'a verdiği desteği böylesine açık bir şekilde açıklamıştı. Yunanlılar sözlerimden çok etkilenmişlerdi. Yunanistan'a yaptığım iki gezi de bu ilişkinin ABD için önemini pekiştirdi."
DÖRDÜNCÜ KISIM: TÜRKİYE'YE GELİP ANKARA'YA GİTMEYİ REDDETME
Pompeo, kitapta Kasım 2020'de İstanbul'a yaptığı ve kriz yaratan ziyaretten de bahsediyor. Bu ziyaret sırasında Türk yetkililerin kendisiyle İstanbul'da görüşmesini istemiş ancak Türk yetkililer Ankara'ya gelmesini söylemişti:
"Kasım 2020'de, Ortodoks kilisesinin başı Bartholomeos'u ziyaret ettim. Bu kiliseye dünya çapında 300 milyon kişi bağlı. Türk hükümeti kiliseyi tehdit ediyor; bu yüzden İstanbul gezimde hiçbir Türk hükümet yetkilisiyle görüşmemeye özen gösterdim. Bu basit bir mesajdı: Bu kilise bağımsız, devletten ayrı ve özgür kalmalıdır.Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu mutlu olmadılar ama Ortodoks dünyası, Amerika'nın Tanrı'nın verdiği inançlarını koruma haklarını desteklediğini anladı."