Balerin olarak sahneye çıkmak için gittiği New York’ta gezerken tesadüfen girdiği Türk mescidinden etkilenen ve sonrasında müslüman olan Yazar Rabia Christine Brodbeck Sezai, sahneden secdeye yolculuğunu Aydınlılarla paylaştı.
Aydın İl Müftülüğü Aile ve Dini Rehberlik Bürosu Yazar Rabia Christine Brodbeck Sezai’nin konuşmacı olarak katıldığı ’Sahneden Secdeye Yolculuk’ konulu konferans düzenledi. İl Müftülüğü Konferans Salonu’nda düzenlenen programın açılış konuşmasını gerçekleştiren İl Müftüsü Hasan Güneş, Rabia Christine’yi Aydın’da misafir etmekten memnuniyet duyduklarını ifade etti.
Müftü Yardımcıları, din görevlileri ve öğrencilerin katıldığı programda nasıl müslüman olduğunu ve yaşamından kesitleri anlatan müslüman olmadan önce balerinlik yapan ve müslüman olduktan sonra yazar olan Rabia Christine Brodbeck Sezai 1986 yılında Müslüman olduğunu belirtti. 2009 yılında New York Kitap Festivali’nde maneviyat ödülü kazanan, Fakr’a Övgü-Sahneden Secdeye Yolculuk isimli kitabından alıntılarla ilahi aşkı anlatan tasavvuf yazarı Rabia Christine Brodbeck, İsviçreli bir ailenin son çocuğu olarak gözlerini dünyaya açtığını söyledi. Sekiz yaşında bale eğitimi almaya başlayan ve 36 yaşına geldiğinde dünyanın en önemli balerinlerinden biri olarak kabul edilen Brodbeck, performans gösterileri için gittiği ABD’nin New York şehrinde tasavvuf sohbeti yapılan bir mescidin hayatını tamamen değiştirdiğini ve böylece kendisinin de İslam ile tanıştığını ifade etti. "Türk mescidinde müslüman oldum"
1986’da New York’ta gezerken tesadüfen Türk mescidine girdiğini ve tasavvufla tanıştığını belirten Rabia Christine, "Müslüman olmam, İslam ile tanışmam elbette tevafuk. Profesyonel dans etmek için New York’a gittim. Şehri gezerken farkında olmadan Türk mescidine girdik. İçeri girer girmez bende bir elektroşok oldu. İslam diniyle ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Orada bize çok sıcak yaklaştılar. Hayat boyunca aradığım şeyi orada buldum ve Müslüman olmaya o an karar verdim. İslamiyet bir yaşam dini. Müslüman olunca hayatım tamamen değişti. İslam’daki ibadetler benim hayat reçetem oldu. Kimse bana ’namaz kıl’ demedi. Namazın çok önemli olduğunu içimde hissettim. Orada Allah’tan başka kimsem yoktu. İçimi O’nunla dolu olduğundan kendimi yalnız hissetmedim" diye konuştu. "Önce namaza aşık oldum"
Namaz kılmadan namaza aşık olduğunu belirten Sezai, "Her zaman peşinden gidebileceğim bir kılavuz aradım. Müslüman olduktan sonra Peygamberimizi aradığımı anladım. İslamiyet’le tanışmamı şöyle özetliyorum, ben aşka düştüm, aşık oldum. Önce namaza aşık oldum, sonra şahadet getirdim. Yurt dışında sanatıma ve şahsım adına çok değer gördüm. Fakat aslında dünya sahnesinde alkışlanmak nefis için çok iyi bir şey değil. Ben namazda ve secdedeyken kendimi sahnede gibi hissediyorum’’ dedi.
Program, İl Müftüsü Güneş’in hediye takdimi ve yazarın kitaplarını imzalaması ile son buldu.