Ekonomi

Türkiye devreye giriyor: Büyük fırsat doğdu

Atlantik Konseyi Türkiye Temsilcisi ve İcra Direktörü Defne Sadıklar Arslan, Ukrayna Savaşı sonrasında ağırlaşan enerji krizi nedeniyle küçük nükleer modüler reaktör ve hidrojenin, sektörün gündeminde üst sıralarda yer aldığını bildirdi.

Türkiye devreye giriyor: Büyük fırsat doğdu
14-10-2022 13:13

Arslan, Atlantik Konseyi Türkiye ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) iş birliğinde düzenlenen "2022 Bölgesel Temiz Enerji Görünümü Konferansı"nın sonrasında AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, konferansa katılan uzmanların, enerji krizine karşı hidrojen ve küçük modüler nükleer reaktörlerin çözüm olabileceğini belirttiğini söyledi.

Mevcut enerji arzında sorunların yaşandığı bu dönemde nükleer ve hidrojenin daha hızlı çözümler olabileceğini dile getiren Arslan, "Özellikle Amerika küçük modüler nükleer reaktörlerin üzerinde çok duruyor. Kesin olan bir şey var ki bu savaştan sonra Rus gazının kullanılması çok zor. Bu nedenle küçük modüler nükleer reaktörler çözümlerden birisi. Hidrojen de yeni bir teknoloji ama onun da devreye sokulması gerekiyor." diye konuştu.

Arslan, Doğu Akdeniz, Irak, Türkmenistan, İran ve Azerbaycan'dan yeni gaz tedarikinin sağlanmasının vakit alabileceğini ifade ederek, "Ancak buna rağmen yeni gaz tedarikinin önemi devam edecek. Azerbaycan inşallah Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı'nın (TANAP) kapasitesini artıracak ve daha çok gaz tedarik edecek. Türkmen gazı nasıl getirilebilir, İran'dan daha fazla gaz alınması veya Irak'ın devreye girmesi nasıl mümkün olabilir, gibi birçok konu var. Burada Türkiye'nin rolü de artacak. TANAP'ın kapasitesi artırılıp Türkiye'nin daha güçlü bir transit oyuncu olarak devreye girmesi söz konusu olacak." değerlendirmesinde bulundu.

Tüm bu seçeneklerin altyapı yatırımı gerektirdiğine işaret eden Arslan, "Bu noktada bankaların da bazı kurallarını esnetmeleri gerekebilir çünkü sadece yeşil yatırım yeterli olmayacak. Fiyatlar artınca gaz bir süre daha cazibesini koruyacaktır." diye konuştu.

TÜRKİYE DE HAREKETE GEÇTİ: DIŞA BAĞIMLILIĞINI AZALTACAK

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez de "Hidrojen enerjisinin adını gelecekte sıklıkla duyacağız." diyerek Türkiye'nin enerji stratejisi içerisine bu enerji alternatifinin eklenmesi gerektiğini ifade etmişti. Buna göre, Türkiye'nin hidrojen enerjisine ilişkin ilk stratejisi, mevcut doğal gaz şebekesine hidrojen karıştırarak kullanmak ve bu yapılacak karışımın doğal gaz ithalat maliyetini azaltmaktır.

DÜNYA BUNUN PEŞİNDE: TÜRKİYE AVRUPA'YA SATACAK

Geleceğin petrolü olarak nitelendirilen yeşil hidrojen enerjisinin ikinci boyutu ise Türkiye'nin 1,6 milyon tonluk yeşil hidrojen potansiyelinin yeni bir ihracat malzemesi olması konusudur. Buna göre, Türkiye'de üretilen hidrojen Avrupa'ya satılabilir. Bu konuya örnek olarak, Almanya'nın geçen yıl ortaya koyduğu ulusal hidrojen stratejisi kapsamında Türkiye'den yeşil hidrojen alınabileceğini belirtmesi gösterilebilir. Ayrıca, Azerbaycan gazını Türkiye üzerinden taşıyan Güney Gaz Koridoru ile Avrupa'ya hidrojen taşınabilir. Bu durum, hem Türkiye'nin Avrupa enerji güvenliğindeki rolünü pekiştirecektir hem de Türkiye'nin jeopolitik önemini arttıran bir başka unsur olacaktır.

HİDROJEN ENERJİSİ NEDİR?

Hidrojen enerjisini kısaca, doğada bileşikler halinde bulunan hidrojenin dönüştürülmesiyle elde edilen enerji kaynağı olarak tanımlamak mümkün. Başka bir ifadeyle, bu enerji kaynağı hidrojen atomlarının oksijen atomlarından ayrılmasıyla ortaya çıkmaktadır. Son dönemlerde hidrojen enerjisi Paris anlaşması kapsamındaki karbonsuzlaşma hedeflerini gerçekleştirmek için kullanılacak enerji alternatiflerinden biri olarak görülüyor.

Hidrojen enerjisi farklı renklerle temsil edilen bir üretim sürecine sahiptir. Bunun anlamı, farklı enerji kaynaklarıyla hidrojen enerjisi üretilebilmesidir. Bunlar; fosil yakıtlarla üretilen gri hidrojen, doğal gaz ile üretilen mavi hidrojen, henüz deneme aşamasında olan metanın termal parçalanması ile elde edilen turkuaz hidrojen ve yenilenebilir enerji ile elde edilen yeşil hidrojen olarak sınıflandırılabilir. Yeşil hidrojen, hem Paris İklim Anlaşması'nın taahhütlerini yerine getirmek için hem de dünyadaki enerji sorununun çözümü için bir fırsat olarak görülüyor. Bugün itibarıyla, tüketimi gerçekleşen 70 milyon ton hidrojen, fosil kaynaklardan elde ediliyor. 30 yıllık süre zarfında ise hidrojen üretiminin yeşil kaynaklardan üretileceği öngörülüyor.

Bu minvalde, Japonya, sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmak için yeşil hidrojene yatırım yaparken, Çin yıllık 180 milyon galon benzin kullanımını telafi edecek büyük bir yeşil hidrojen projesini onayladı. Çin bu yatırımlarla elektrik üretiminin yüzde 10'unu hidrojen enerjisinden karşılamayı hedefliyor. ABD ise New York'ta günde 500 ton yeşil hidrojen üretilecek bir tesisi 2025 yılına kadar kurmayı planlıyor. Ayrıca, yakın dönemde Avrupa Birliği (AB) sınırları içinde 130 milyar dolarlık hidrojen enerjisi projesinin hayata geçirilmesi bekleniyor. Dahası, Yeşil Mutabakat belgesi dahilindeki 2050 yılında sıfır emisyon hedefi çerçevesinde AB liderleri 2030 ve 2050 hedeflerini gerçekleştirmek için 1 trilyon avro bütçe konusunda anlaştılar. İklim hedefleri çerçevesinde bütçenin, içinde yeşil (temiz) hidrojenin de bulunduğu projeler için kullanılması öngörülüyor. Dünya'da durum böyleyken Türkiye'nin de enerji stratejisi içinde hidrojenin yeri gün geçtikçe artıyor.

YERİNDE NÜKLEER ENERJİ: KÜÇÜK MODÜLER REAKTÖRLER

Nükleer enerjide yeni gündem ise küçük ve mikro modüler reaktörler. Henüz geliştirme aşamasında olan reaktörler birçok ülke ve şirketin hedefinde.

Küçük Modüler Reaktörler ve Mikro Modüler Reaktörler de henüz Ar-Ge aşamasında olan ve hem ülkelerin hem de şirketlerin dikkatini çeken nükleer teknolojilerinden. Örneğin Kanada, bu reaktörlere yatırım yapacağını duyurdu. İngiltere küçük modüler reaktörler geliştirmeyi enerji stratejisine ekledi. Katar Rolls-Royce öncülüğünde yürütülecek projeye yatırım yapacağını açıkladı.

TRT Haber'e değerlendirmelerde bulunan İstanbul Aydın Üniversitesi İleri Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Saygın, küçük ve mikro modüler reaktörlerin bir ülkenin enerji pastası içinde hızla yer alabileceği fikriyle doğduğunu söylüyor.

Küçük ve mikro modüler reaktörlerin bir avantajı da ihtiyaç duyulan yerin hemen yakınına kurulabilmeleri. Saygın'ın aktardığına göre kapasite faktörleri genellikle %90'ın üzerinde, yani kesintisiz çalışabilme kabiliyetleri var.

Bu kabiliyetleri, onları çeşitli misyonlarda enerji kaynağı rolünü üstlenmek için elverişli hale getiriyor.

"Uzayda, Kutuplarda gelecekte gerçekleştirilecek çeşitli misyonlarda enerji sağlayıcı rolünü özelikle mikro modüler nükleer santraller üstlenebilir. Mikro modüler santrallerin otonom çalışması, yakıt değiştirmeden uzun yıllar çalışabilmesi, boyutları ve mobilete kabiliyeti gibi tasarım özelikleri nedeniyle bu tür misyonlar için uygun oldukları öngörülebilir."

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER