Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, doğal afetlerin meydana geldiği andan itibaren, neden olduğu can ve mal kayıplarının; sosyal, ekonomik ve fiziki hasarları, aynı zamanda kaygı, korku ve güvensizliği tetiklemelerinin dünyanın her yerinde ortak sorun olduğunu söyledi.
300 günde bitirildi... Tarihi Şehzadeler Konağı'na Sezai Karakoç'un ismi verildi
Sezai Karakoç'un eserlerine çok yönlü bakış
Sezai Karakoç kimdir, eserleri nelerdir? Sezai Karakoç hayatı...
İşte Bahçeli'nin o sözleri;
Deprem felaketinde nice mucizeler de yaşanmıştır. Hayat ile ölüm arasındaki ince çizgide gidip gelen, sonra da gün yüzüne çıkarılan her yaş grubundaki kardeşimiz hepimiz için manevi birer emanettir. Her biri hikmeti sınırsız olan Allah’ın lütfudur. Kahramanmaraş depreminde özellikle çocuklarımızın, bebeklerimizin kurtuluşu manevi bir mesaj, metafizik bir sembol değil midir? Rahmetle andığım merhum Sezai Karakoç, aynı hususu 19 Ağustos 1966 Varto depreminden sonra yazmış ve şöyle seslenmişti: 'Ölüm, görünüşte kendine en yakın olanlara dokunmadı da en uzak olanları alıp götürdü. Sanki Varto’da doğumla ölüm karşı karşıya gelip savaştılar. Canlı iki insan gibi. Doğum, ölümün elinden, kendine ait olanı, kendi atmosferinde bulunanı kurtardı. Doğumun havasından henüz çıkmamış olan birkaç aylık çocuklara dokunmadı.
"ALLAH'A TAM BİR INANÇLA TESLIM OLMAK GEREKİR"
Yine merhum Karakoç şu ibret verici düşüncelerini beyaz sayfalara nakşetmişti; 'Elden gelen her tedbir alındıktan sonra olana asıl kaynağına bağlayarak Allah'a tam bir inançla teslim olmak gerekir. Felakete uğrayanlardan sağ kalanlardan tam bir tevekkül içinde bizim bu teslim oluşumuzda mümkün olan avunmayı bulacaklar, onlar da teslim oluşun sessizliği ve derinliği içinde bizi bırakıp öteye geçenlerin ruhlarıyla konuşacaklardır. Ve ölenler sonsuzluğun üzerinden eğilerek; çocuklarının, annelerinin, kadınlarının, dedelerinin kulağına şöyle fısıldayacaklardır; durun birden bire ihdeye çarptık varlığı bulduk, biz dağılan kitabın uçuşan yapraklarıysak siz de orada kalan yapraklarısınız. Yaprakların toplanıp yine kitap yapılacağı gün gelecektir. Hiçliği bilin, varlığı bilin ve öğretin. Siz, bu dünyadan uzanmış bir elin çevirdiği yapraklarsınız. Sizi okusunlar ve burayı bilmeğe başlasınlar. Yapılarınızı sağlam ve elverişli yapın ama sadece ona güvenmeyin. O yapıdan size daha yakın olana güvenin.
"DOĞAL AFETLERE HAZIRLIKLI OLMAK VE TEDBİR GELİŞTİRMEK İÇİN ŞUURLU BİR UYANIŞIN İŞARETİ"
Nice dramlar, nice kayıplar, nice mucizevi kurtuluşlar, nice feci akıbetler yaşanmış olsa da, üzerimize çöken 6 Şubat göçüğünden çok daha diri, çok güçlü bir şekilde çıkacağız. Ağırdan almayacağız. Sorumluluktan kaçmayacağız. İhmallere müsaade etmeyeceğiz. Teslim olmayacağız. Yılgınlığa düşmeyeceğiz. Düşsek de kalkacağız, devrilsek de doğrulacağız. Asrın felaketi karşısında milli yürekler toplu vurmuş ve kenetlenmiştir. Bu durum Türk ve Türkiye Yüzyılı'nın mimarisi adına, aynı şekilde muhtemel diğer doğal afetlere hazırlıklı olmak ve tedbir geliştirmek için şuurlu bir uyanışın işaretidir. Ancak yardımlaşma kanallarının aktif olması, dayanışma ruhunun günbegün hız ve derinlik kazanması ister istemez bazı çevreleri rahatsız etmektedir. Esasen bunlar aramızdaki ayrık otlarıdır. Bunlar içimize kadar sızmış Bizans devşirmeleridir.