Adana’da çekimleri tamamlanan ve Altın Koza Film Festivali’nde finale kalan ‘Ceylin’ adlı filmde künye krizi yaşandı. Filmin yönetmeni Ozan Sihay, kendi isminin afişte ’ortak yönetmen’ olarak yer aldığını görünce ihtar çekti. Sihay, "Başkalarının hakkı için savaşırken böyle bir olayın benim başıma gelmesi ironi oldu. Bu konuda sonuna kadar mücadele edeceğim" dedi.
Adanalı yönetmen Ozan Sihay (41) ve ortağı Tufan Şimşekcan (44), geçtiğimiz yıl şubat ayında mevsimlik tarım işçisi bir kız çocuğunun yaşadığı dramın anlatıldığı ‘Ceylin’ adlı filmi çekti. Sihay, filmde hem görüntü yönetmeni hem de yönetmen olarak görev aldı. Adana’nın Karataş ilçesinde çekimleri tamamlanan film sırasında ise Ozan Sihay ve Tufan Şimşekcan arasında sürekli sorun yaşandığı ve 1. yönetmen yardımcısı olan Sihay’ın kız arkadaşı Polen Öz Bozdoğanlı’ya mobbing uygulandığı, Bozdoğanlı’nın çekimin 4. gününde setten ayrıldığı öne sürüldü. Film çekimlerinin tamamlanmasının ardından Ozan Sihay ve Tufan Şimşekcan ortaklıklarını da bitirerek bir daha görüşmedi. Gelen telefonla şok oldu
‘Ceylin’ filmi, Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından 18-24 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 30. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde finale kaldı. Ancak Sihay, filminin yarışmaya girdiğini arkadaşından gelen bir telefonla öğrendi. Telefon geldikten sonra haberlere bakan Ozan Sihay, gördükleri karşısında şok oldu. Sihay, filmin afişinde kendisinin isminin sol alt köşede ‘görüntü yönetmeni-ortak yönetmen’ olarak yazıldığını, Tufan Şimşekcan’ın ise afişte en yukarıda ‘yönetmen’ olarak yazıldığını gördü. Bunun üzerine filmin yapımcılarını arayan Sihay, "Bir karışıklık olmuş" cevabını aldı ancak iddia edilen karışıklık düzeltilmedi. Bunun üzerine Ozan Sihay, yönetmene ve yapımcılara avukatı aracılığıyla ihtar çekti. Ayrıca Sihay, filmin afişinin de ‘Undone’ isimli dizinin afişinden çalıntı olduğunu söyledi. “15 yıldır birlikteydik”
İhlas Haber Ajansı’na konuşan Ozan Sihay, “Tufan Şimşekcan ile 15 yıldır çalışıyorum. İkimiz de sinemayla ilgileniyorduk ve iyi uyum sağlamıştık. Ali Yılmaz diye de bir arkadaşımız vardı o zaman. Kısa filmler çekmeye başladık. Yarışmalara yolladık, ödüller aldık, yurt dışındaki oldukça prestijli yarışmalardan da ödüller aldık. Baktık iyi işler yapabiliyoruz, çevremizin de bizi desteklemesi ile ticari olarak da bu işi yapmaya başladık” dedi. “Filmden sonra hiç haberim olmadı”
Belgeselin çekim sürecinde yaşadıkları ve gördüklerinden oldukça etkilendiklerini ifade eden Sihay, “Mevsimlik tarım işçileri ile kurmaca bir film çekmek istedik. Tufan senaryoyu yazdı. Benim ve arkadaşlarımın yardımıyla senaryo tamamlandı. Film çekim işlerine başlamak için sponsorların desteği gerekiyordu. Ben ve çevremdekilerin maddi ve manevi desteği ile filmi çekim aşamasına getirdik. Bu aşamada benim ve yapımcımız olan Mehmet Sarıca’nın sosyal çevre vasıtasıyla sponsorları tamamladık. Filmi çekip bitirdik. Film bittikten sonra 1 veya 1,5 yıl süreçte filmin post prodüksiyonundan haberim olmadı. En son geçen hafta çektiğimiz filmin Adana Altın Koza Film Festivali’nde finale kaldığını öğrendim. Sabah bir arkadaşım tebrik etmek için beni aradı. Arkadaşıma neyden dolayı tebrik ettiğini söylediğimde, filmin festivalde finale kaldığını söyledi. Telefonu kapatıp hemen haberlere baktım. Haberi gördükten sonra şok geçirdim. Biz bu filmi iki yönetmen olarak çekmemize rağmen haberde ‘Tufan Şimşekcan-Ceylin’ filmi yazıyordu” ifadelerini kullandı. “Afişte ismim küçücük yazılmış”
Filmin afişinin çalıntı olduğunu, afişte kendi isminin de çok küçük sol alt köşede yazıldığını söyleyen Ozan Sihay, şunları kaydetti:
“Filmi kaç yönetmen çekerse çeksin yönetmen yönetmendir. Filmi on yönetmen de çekse afişte yönetmen olarak yazılır. Filmin afişinde benim ismim yukarıdaki yönetmen kısmında yazması gerekirken orada yazmıyor. Sadece diğer yönetmenin ismi yazıyordu. Benim ismim afişin sol altında görüntü yönetmeni ve ortak yönetmen olarak geçiyor. Sinemada ortak yönetmen diye bir tabir yoktur. Ben ayrıca bu filmin görüntü yönetmenliğini yaptım. Benim ismimin afişin yukarısında olan yönetmen kısmında yazılması gerekiyordu. Bu şekilde afişin düzeltilmesini istiyorum.” “Süreci takip edeceğim”
Hukuki bir süreç başlattığını söyleyen Sihay, “Bu konuda bir hukuki süreç başlattım. Öncelikle bir ihtar çekilecek. İhtarda filmin bütün afişlerinin düzeltilmesi, jeneriğinin düzeltilmesi, basın bültenlerinin düzeltilmesini, ayrıca yönetmeni olduğum filmi izlemediğim için bana izletilmesini istiyorum. Filmi izledikten sonra onay verirsem filmin festivallere katılmasına izin verebilirim. Hukuki süreçte maddi ve manevi tazminat, ayrıca telif davası açtım. Süreci takip edeceğiz” dedi. “Sonuna kadar mücadele edeceğim”
Emek hırsızlığına karşı mücadele ederken kendisinin emek hırsızlığına uğradığını vurgulayan Ozan Sihay, daha sonra şunları söyledi:
“Hırsızlık bir yana emek hırsızlığı bir tarafta olması gerekiyor. Hayatımda sürekli karşısında olduğum ve mücadele ettiğim şeylerden bir tanesi emek hırsızlığıydı. Ben hayatım boyunca emek hırsızlığına karşı mücadele ettim. Ben ve çevremdeki arkadaşlarımla da başkalarının hakkı için savaşırken böyle bir olayın benim başıma gelmesi ironi oldu. Bu konuda sonuna kadar mücadele edeceğim. Kendim üzerinde değil, bu mücadele umarım sinema camiasının emek hırsızlığına karşı mücadelenin başlangıcı olur." “İlk gününden son gününe kadar çalıştık”
Sihay, kendisinin seti yarıda bıraktığı iddialarıyla ilgili de, “Ben de bırakmak istedim ama vicdani olarak bırakamayacağımı biliyordum. Çünkü benim bütün sosyal çevrem bu filme sponsor oldu. Bırakma lüksüm yok bu nedenle. Benim hakkımda seti yarıda bıraktığım yazılmış, fakat öyle bir durum yok. Her günün fotoğrafı var zaten. Filmin ilk gününden son gününe kadar çalıştık. Ben hem yönetmen hem de görüntü yönetmeni olarak çalıştım" dedi.
Öte yandan İhlas Haber Ajansı’nın ulaştığı yönetmen Tufan Şimşekcan, iddialara cevap vermek istemediğini söyledi.