Yücel Çakmaklı’nın 1996 yılında ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu kayıp belgesel filmi ‘Kâbe Yollarında’ bulundu. Cumhuriyet dönemi hac yolculukları ve hatıraları üzerine koleksiyonculuk yapan Fatih Ketancı, bir el ilanında görmesi üzerine sürdüğü iz sonucu kayıp filmi bir mezatta bularak aldı. Filmin restore edilerek özel gösterim olarak sunulacağını belirten Ketancı, “Nisan ayında Afyon’da bir film festivalinde filmin galası yapılacak. İnşallah böylelikle hepimiz filmi ilk defa orada izlemiş olacağız“ dedi. Milli sinemanın öncülerinden Yücel Çakmaklı’nın ilk kez 1966 yılında yönetmen koltuğuna oturduğu Tarık Buğra’nın ilk senaryosu olan “Kâbe Yollarında” belgesel filmi bulundu. Milli Sinema Akımı’nın ilk filmi olma özelliğini taşıyan ve Türkiye’den hacca giden bir kişinin yaşadıklarını anlatan kayıp filme, Cumhuriyet dönemi hac yolculukları ve hatıraları üzerine koleksiyonculuk yapan Fatih Ketancı’nın filmin el ilanını mezatta görmesiyle başlayan iz sürme süreci sonucunda ulaşıldı. Ketancı filmin el ilanını aldıktan sonra filmin yapımcısı Ali Osman Emirosmanoğlu’na imzalatmak için irtibata geçti. El ilanını imzalatmaya gitmeden önce filmle ilgili başka materyalleri internetten aratan Ketancı filmin video kasetini buldu. Koleksiyoncu Fatih Ketancı kaseti asıl sahibi yapımcı Ali Osman Emirosmanoğlu ile izledikten sonra kendisine teslim etti. Filmin restore edilerek özel gösterim olarak sunulacağını belirtildi. Kayıp filmi gün yüzüne çıkaran Fatih Ketancı, “Yaklaşık 5 yıldır hac yolculukları üzerine bir koleksiyon yapıyorum. Koleksiyonda görsel malzemeler benim için çok kıymetli. Yolculara ilişkin fotoğraflar, matbu resimler, kartpostallar ve bunlar arasında en nadir bulduğumuz belgesel değeri haiz filmler. 1966 yılında ilk hac temalı filmimiz çekiliyor, Türklerin çektiği ilk film “Peygamberler Diyarı”. İkinci film ise 1969 yılında çekilen “Kabe Yollarında”. “Kabe Yollarında” filminin şöyle bir önemi var Milli Sinema Akımı dediğimiz akımın ilk filmi aslında. Yücel Çakmaklı’nın ilk filmi, ünlü romancı Tarık Buğra’nın aynı zamanda ilk senaryosu ve dindarane duygularla çekilmiş ilk filmimiz diyebiliriz. Ben bu filmler üzerine araştırmalar yapıyorum, bunlara ilişkin materyaller bulmaya çalışıyorum, bir taraftan da özellikle 1960’lı yıllarda hacca gitmiş insanlara ulaşmaya onların hatıranı dinlemeye, derlemeye çalışıyorum. “Kabe Yollarında” filminin yapımcısı Ali Osman Emirosmanoğlu film dolayısıyla henüz 22 yaşında hacca gidiyor, Yücel Çakmaklı’da o zaman 32 yaşında. Ben aslında başlangıçta Ali Osman bey ile tanışma arzusundaydım buluştuğumuz zamanda filmle alakalı konuşmayı çok arzu ediyordum” dedi. “Kaseti video oynatıcıya takana kadar hepimiz büyük bir merak içerisindeydik”
Koleksiyoner Fatih Ketancı, “Filmin ilginç bir hikayesi var aslında. Film 1969 yılında gösterime giriyor Anadolu’da büyük bir teveccüh görüyor. Anadolu’ya yayılmış kopyalar daha sonra geri gelmiyor dolayısıyla filmin bir kopyası kalmıyor. Ellerinde bir kopyası var onun da bazı kısımlarını başka bir filmde kullanınca filmden geriye bir kopya kalmıyor ve film kayıp. Ali Osman bey bunu bir röportajında anlatıyor. Ben yaklaşık 5 sene önce filme ilişkin bir el ilanı görmüştüm bir müzayedede fakat onu satın almak nasip olmadı. Yakınlarda yine bir müzayedede el ilanını görünce büyük bir sevinç ile el ilanını takip etmeye başladım. El ilanını aldıktan sonra Ali Osman beye ulaştım kendisiyle konuştum ziyaret etmek istediğimi belirttim. Amacım şuydu hem Ali Osman beyi tanımak hem onunla hac hatıralarını hikayelerini konuşmak aynı zamanda koleksiyonum için çok önemli bir parça olan el ilanını imzalatıp daha da değerli, anlamlı hale getirmekti. Buluşmaya gitmeden önce tekrar internette araştırmaya başladım acaba başka bir şey bulabilir miyim diye. Araştırmalarım esnasında bir VHS video kaset buldum yine bir internet satış sitesinde. Filmi aldım fakat gerçekten o kayıp film mi bilmiyoruz. Buluşup kaseti video oynatıcıya takana kadar hepimiz büyük bir merak içerisindeydik. Bismillah dedik kaseti taktık başladı, Ali Osman bey de yanımda o da heyecanla bakıyor ‘evet’ dedi ‘film bu’ aradığımız film oydu. Neredeyse herhalde 50 yıl sonra o kayıp filme tekrar kavuşmuş olduk” dedi. “Yücel Çakmaklı benim çocukluğumun kahramanlarından biriydi”
Ketancı, “Yücel Çakmaklı Milli Sinema Akımı’nın ilk yönetmeni, aslında onun kurucusu. Ben de yapımcıyım çocukluğumdan beri bu işlere merakım, düşkünlüğüm var aslında. Biraz bunlarının başlamasının sebebi de Yücel Çakmaklı, onun yaptığı işler. Dolayısıyla sağlığında tanışma fırsatımız olmadı, görüşemedik ama Yücel Çakmaklı benim çocukluğumun kahramanlarından biriydi. Birleşen Yollar, Oğlum Osman, Kızım Ayşe, Osmancık dizisi, Sahibini Arayan Madalya, Minyeli Abdullah bunlar Yücel Çakmaklı’nın filmleri ve Milli Sinema Akımı dediğimiz akımın kıymetli, önemli işleri. Ona ilişkin bir şey bulmak benim için çok anlamlıydı, çok kıymetliydi. Filmin aynı zamanda şöyle bir şeyi daha var, Tarık Buğra’nın ilk senaryosu olması, Yücel Çakmaklı’nın ilk filmi, Milli Sinema Akımı’nın ilk filmi dolayısıyla bu film bir çok ilkin, bir çok önemli şeyin bir araya geldiği bir kilometre taşı aslında ve kayıptı Elhamdülillah bulundu, kayıp filmi ortaya çıkarmış olduk” dedi. “Filmin galası yapılacak”
Fatih Ketancı, “Ben filmi yapımcısı Ali Osman beye teslim ettim, onların filmi. Ara ara görüşmeye devam ediyoruz, şu an bildiğim kadarıyla filmin kalitesini yükseltmek için bir dizi çalışma yürütüyorlar. Sanırım Nisan ayında Afyon’da bir film festivalinde filmin galası yapılacak. İnşallah böylelikle hepimiz filmi ilk defa orada izlemiş olacağız” dedi. “Bu kadar ilgi çekeceğini, ses getireceğini düşünmemiştim”
Fatih Ketancı, “Filmle ilgili paylaşım yaptığımda açıkçası ben bu kadar ilgi çekeceğini, ses getireceğini düşünmemiştim. Benim için film hacla, koleksiyon ilintili bir şeydi. Fakat film aynı zamanda Milli Sinema’nın ilk filmi, Tarık Buğra’nın ilk senaryosu, Yücel Çakmaklı’nın ilk filmi. İnsanların teveccüh göstermesi, ilgilenmesi beni çok mutlu etti. Benim derdim, amacım, bir şekilde insanların gündemine hac meselesini, o yolculuklarını, dindar insanların hikayelerini tekrar sokmaktı. Film de buna bir vesile oldu” dedi.