Çağdaş Sanatçılardan Dilek Yalçın’ın tuval çalışmalarında zaman unsurunu yansıtmaya çalıştığı, pandemide kurduğu atölyesinde ürettiği eserlerden oluşan “Zaman Yolculuğu” adlı üçüncü solo sergi, 2 Şubat’a kadar Ankara’da sanatseverlerle buluşuyor.
Üçüncü solo sergisini sanatseverlerin beğenisine sunan Çağdaş Sanatçı Dilek Yalçın’ın, Koronavirüs ile gündelik sosyal hayatın değiştiği kapanma döneminde ürettiği resim ve heykelleri kapsayan ve 49 eserden oluşan “Zaman Yolculuğu” sergisi, Ziraat Bankası Kuğulu Sanat Galerisi’nde yer alıyor. Çalışma hayatına muhabir olarak başlayan Dilek Yalçın, çocukluğundan beri hobi olarak yaptığı resim çalışmalarını, Londra’da aldığı resim eğitimi ile daha profesyonel hale getirdi. Beethoven, Leonardo Da Vinci gibi batı sanatçılarını ve eserlerini ilham kaynağı olarak alan Dilek Yalçın, eserlerinde göndermeler yaparak seyircilerine bu alanda çağrı yapıyor. Günümüzde bireyin çok fazla gelecek odaklı düşündüğünü ve hayat tarzını ona göre kurgulamaya çalıştığını fark ettiğini belirten Yalçın, birey hayatında geçmişte yaşanan tecrübeler, zamanın bireyin hayatına kattığı ve kazandırdıkları ile geçmiş ile şimdi arasında köprü kuruyor.
“Keten malzemesinde çok fazla bilginin ve bilgeliğin yüklü olduğunu düşünüyorum”
Resimlerini keten kumaş üstüne yapan Yalçın, keten kumaşın kadim kumaş olduğunu ve batı sanatında birçok ustanın ilk kullandığı malzemenin de keten kumaş olduğunu hatırlatarak, “Tarihçesine baktığımızda ketenin kullanımı Mısırlılara kadar, Mısır medeniyetine kadar gittiğini görüyoruz. Milattan önce 5’inci yüzyılda mumya sarmak için kullanılan bir madde aslında keten. Daha sonra kıyafet yapılmaya başlanıyor ve sanatsal unsur olarak kullanılıyor. Dolayısıyla bu keten malzemesinde çok fazla bilginin ve bilgeliğin yüklü olduğunu düşünüyorum. Benim de çalışmalarımı çok güzel gösteriyor. Bu çalışmaları yani keten üzerine yaptığım çalışmaları daha canlı ve parlak renkler kullanarak biraz daha modern sanat akımlarından ilham alarak günümüze taşıyorum. Dolayısıyla eserlerimde güncel sanat ortaya çıkmış oluyor” dedi.
“Eserlerimin perde okumasında sanat tarihi okuması var”
Londra’da eğitim aldığı dönemde batı sanatından etkilendiğini ifade eden Yalçın, “Elbette ki kültürümüzden de çok etkileniyorum. Yaptığım resimlerde, objelerde kültürel, etnografik ürünlerimizi veya eşyalarımızı görebilirsiniz. Ama ilham olarak batı sanatından daha çok beslendiğim için bir sanat tarihi okuması adı altında eserlerimin perde arkasında sanat tarihi okuması var. Burada da tabii ki en çok ilham aldığım ustalardan bir tanesi Leonardo Da Vinci. Leonardo Da Vinci’nin bir ayna yazısı vardır, ters yazı. Aynaya baktığınızda düz olarak okunur. Bunu birazcık o yazıyı şifrelemek, herkes okumasın diye bir perde çekmek istemiştir. Ben de biraz onun izinden gidiyorum aslında ona referans veriyorum eserlerimde ve bazı notlarımı ters yazarak alıyorum” diye konuştu.
“Sanki geçmişin üzerine bir perde çekiyormuşsunuz hissi veriyor”
Sergi hazırlığı sürecinin sanatçı için keşif süreci olduğunu belirten Çağdaş Sanatçı Dilek Yalçın, sergisinde bireyi geçmişe götüreceğini düşündüğü kara tahta çalışmasına yer vererek, sözlerine şöyle devam etti:
“Enstelasyon (yerleştirme sanatı) için kara tahta arayışına girdim. Birçok okulumuzu aradım fakat kara tahtaya ulaşamadım. Depolarında dahi şuan kara tahta yokmuş. Onun yerine akıllı tahtalara geçti okullarımız. Teknoloji ve dünyayla uyum sağlamak için aslında bu bir anlamda güzel fakat bir anlamda da sanki geçmişin üzerine bir perde çekiyormuşsunuz hissi veriyor. Bu beni korkutuyor açıkçası. Dolayısıyla kara tahtayı da günümüze taşımak istedim. Bunun üzerinde de güzel bir mesaj veriyorum aslında. Beethoven’ın dokuzuncu senfonisi. Avrupa Birliği’nin de giriş marşıdır. Türkçe çevirisinde ‘Hür doğmuştur insanoğlu, hür yaşamak hakkıdır’ sözü vardır.”
Ayrıca Dilek Yalçın, 2 Şubat’a kadar devam edecek olan “Zamanın Yolculuğu” adlı sergisine de sanatseverleri davet etti.