Güneydoğu Gazeteciler Federasyonu (GGF) yönetimi olarak Adıyaman Gazeteciler Cemiyet Başkanı Zeki Dişkaya başkanın misafiri olduk. Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt, Şanlıurfa ve Kilis basın ve gazeteciler cemiyet başkanları olarak Adıyaman’da güzel bir gün geçirdik. Nemrut dağına çıktık.
Rehberimiz Hande hanım eşliğinde tarihi mekanları gezip hikayelerini dinledik.
Tarih var.
Hikayesi var.
Merak edip gelen yerli yabancı turistler var.
Ama hizmet maalesef yok.
Dünyanın sayılı harikaları arasında bulunan, Helenistik dönemin en önemli kalıntılarından sayılan Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için 2 bin 150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı’nın yamaçlarına yaptırdığı mezar ve anıtsal heykeller görmeyi değer mi?
Nefesiniz yeter, gücünüz tükenmez ve üşümezseniz değer…
Doğu, Batı ve Kuzey teraslarına yayılan anıtsal heykeller, her türlü ilgisizlik ve de beceriksizliğe rağmen günümüze kadar ayakta kalmayı başararak ve misafirlerine kendini tanıtarak 2150 metre rakımda duruyor.
Açık konuşmak gerekirse böyle devasa yapıların sergilenme ve korunma şekilleri ile o bölgede yapılan hizmetleri beğenmedim.
Ben buraya neden geldim diye kendi kendime konuşup durdum.
M.Ö. 163 ve M.S. 72 yıllarına ait anıtsal heykeller ve yapılar daha profesyonelce meraklılarına sergilenebilirdi.
Özetle Namrut Dağı’ndaki yapılardan ıEtkilendim ama korunma ve sergilenme şeklini beğenmedim.
Antiochos’un kutsal alanları olarak kabul edilen, Nemrut dağında anıtsal heykeller 2 bin yıl boyunca yanlızlığına terk edilmiş, 1881 yılında bölgeye görevli olarak gelen Alman mühendis Karl Sester tarafından bulunmuş.
1987 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alınan Nemrut Dağı Ören Yeri, Adıyaman merkeze 87 kilometrede uzaklıktaki Kahta ilçesi Karadut köyüne yakın bir yerde bulunuyor.
Denk geldi güneşin batışına da şahitlik ettiğimiz Nemrut’ta gizemini koruyan ve tarihi derinliği olan daha bir çok meselenin anlaşılamadığını düşünüyorum.
Öldükleri zaman gömüldükleri kaya mezarlarını gezip, nasıl gömüldüklerini gördük.
Mezarın ve yaşadıkları yerlerin illaki Nemrut dağındaki anıtsal heykelleri gördüğü yerleşkelerdeki sırlar henüz tam olarak gün yüzüne çıkartılamamış.
Kazı çalışmalarının devam ettiği bölgelerde bitirilen yerlerin tamamın daha yüzde 10’nu olduğunun bilinmesi tespitimi çok daha anlamlı kılıyor.
Nemrut iyi anlatılmayı değil, iyi araştırılmayı ve anlaşılmayı bekliyor.
Muhteşem ötesi bu tarihi yapılar ilgi ve saygıyı çok daha fazlasıyla hak ediyor.
Derme çatma ve amatörce yapılarla hatıralara bana göre saygısızlık yapılıyor.
Verilen emeği küçümsemiyorum.
Yapılan işin yakışmadığını söylüyorum.
Tıpkı, Adıyaman’ın makus talihinin yapısının değişmediği gibi.
Adıyaman’da birşeylerin varmış gibi devam etmesi doğru gelmiyor bana.
Yoklar çünkü…
Yerli ve milli insanların çok olduğu, vatanın bölünmez bütünlüğünün teminatı illerden biri olan Adıyaman’da işsizlik, eğitim meselesi, feodal yapılanma ve ırk merkezli siyaset tercihi problem olmayan devam ediyor.
İnsanı kıymetli, tarihi şöhretli, geleceği parlak bu şehrin mevcut yapısının ivedilikle gözden geçirilmesi gerekiyor.
Geçmişimi koruyamayan, bu gününü ise yönetemeyen bir şehir olmaktan çıkmalı Adıyaman.
Adıyaman’ın ismi, Emevi komutanlarından Mansur İbn-i Canena tarafından Bizans’a karşı yaptırılan, Cumhuriyet devrine kadar ismi “Hısn-ı Mansur” (Mansur Kalesi) olarak bilinirdi. Öte yandan Adıyaman ismi ise Vadi-i Leman, Vadüleman (Güzel vadi) yada “Adıman”dan, bunun da Hititlerce iskan edilen yer manasına “Etiman”dan geldiğine bilinir.
Adıyaman’da yeniden düşünme vaktidir.
Doğru bilinen yanlışlardan vaz geçme vaktidir.
Vakit Adıyaman’ı anlama ve anlaşılır kılma vaktidir.
GGF toplantısına ev sahipliği yapan Zeki Dişkaya Başkana ve Adıyaman mülki idare amirlerine sonsuz teşekkürler.
Kalın Sağlıcakla,
Arif Kurt
25 Eylül 2021 Adıyaman