USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

25 Aralık’ı kutlayacak kaç Antepli kaldık ki?

25 Aralık’ı kutlayacak kaç Antepli kaldık ki?
25-12-2022

Şimdi böyle bir zamanda böyle bir yazı yazılır mı demeyin sakın.

Yazılır, çünkü yazmak ve dile getirmek zorundayım. Hele Gazi torunu olan bir Antepli olarak daha fazlasını yazmak zorundayım.

Bakın 25 Aralık 1921 yılında yazılan destan öyle birkaç söz ve göstermelik etkinlikler ile sosyal medyada paylaşımlarla kutlanılmaz.

Çünkü Antebin kurtuluşu, sadece bir şehrin değil, büyük bir milletin makus talihini yendiği bir mücadelenin Dünyada örnek gösterilecek destanıdır. Bakın o günlerden bu yana tam 101 yıl olmuş bu şehrin düşman işgalinden kurtarılışı.

Bir avuç insan o tarihlerde aç susuz, uykusuz kalarak. Yokluktan var ederek, yaralanarak, sakat kalarak, canından olarak şehri kurtarmış. Kimin için? Elbette esaret altında kalmadan özgürce yaşamak için. Kimin için? Bizler için, gelecek kuşaklar için…

Peki şimdi o ruha sahip kaç kişi kaldı bu şehirde? Kaç ev ve işyeri Türk bayrağı asıyor? Şehirde bayram gibi kutlama yapılması lazım ama sadece resmi etkinlikler, tören çelenk koyma ve birkaç panel dışında kurtuluşumuzu hissettiren şehrin en ücra köşesine kadar taşınan heyecan görüyor musunuz?

KENTTE YAŞARLAR AMA BU ÖZGÜRLÜĞÜ  NEYE BORÇLU OLDUKLARINI BİLMEZLER

Maalesef şimdi 100 yıl sonra bu büyük mücadeleyi, kahramanca savaşanların bizlere emanet ettiği Gaziantep’te yine bir avuç insan kutluyor yüreğinde hissediyor bu muhteşem zaferin yıldönümünü.

Nüfusu 2,5 milyona ulaşan şehrin tarihini kültürünü doğru dürüst bilmeyen, 25 Aralık mücadelesinin ne olduğunu anlamayan, üstelik çok da umursamayanların büyük çoğunluğu oluşturduğu kitlenin haberi bile yoktur kentin tarihinden.

Bu şehirde yaşarlar, yer içer, para kazanırlar, son model arabalarda gezer, lüks yaşamın zirvesine çıkarlar ama kentin gerçek tarihi, kültürünü bilmezler. Antep harbi nasıl olmuş onu bile bilmezler. Bunları sadece kentte yaşayan yabancılar için değil, yozlaşmış Antepliler de bilmez…

Çünkü o ruhu taşıyanlar bir avuç kaldı bu memlekette. Onların da çoğu şehit ve Gazi torunları, yakınları ile gerçek Antepliler. İşte onlar her 25 Aralık’ta o heyecanı yaşar, anıları tazeler, şehrin düşman işgalinden kurtarılmasında emeği geçenlere minnet duygularını dualarıyla iletir…  

 İYİ Kİ FATMA ŞAHİN PANORAMA MÜZESİNİ YAPTIRDI

Yine hatırlatma görevimi yapıyorum. Bu yozlaşma, kent kültüründen uzaklaşma, geleneklerinden bihaber kesimin, yılda hiç değilse bir kez olsun Panorama Müzesine gitmesi, ailesini çocuklarını götürüp oradaki havayı koklatması bile yeter aslında.

İyi ki, Sayın Fatma Şahin bu şehrin tarihini gözler önüne seren, geçmişini hatırlatan, o günleri yaşatıp canlı tutan görseller ve bilgilerle müthiş bir hazineye dönüştürülen Panorama Müzesini yaptırdı.

Burası da olmasaydı inanın geçmişimizi tümden unutturacak hafızalardan sildireceklerdi. Onun için müzeye her gidişimde Sayın Şahin’e bir Gaziantepli olarak teşekkür ederim.

Son olarak önerim, tüm bu olumsuzluklara rağmen Antep’in kurtuluş yıldönümlerinde şehrin tüm bölgelerinde o heyecanı yaşatmak, özellikle gençler ve çocuklarımızın hafızalarına yerleştirecek etkinlikler yapmak şart olmuştur.

BARO’DA ÜST AKIL İŞLETİLEMEZ Mİ?

Gaziantep Barosu son dönemlerde hiç bu kadar tartışılır olmamıştı. Elbette Avukatların maddi manevi hakları korunacak, zaten Barolar bunun için var. Ama eğer kendi bünyesinde yönetim olarak alınan kararlar tartışılıyorsa, o zaman bir yerde yanlışlık yapılıyor demektir.

Ayrıntıya girmek istemiyorum çünkü haberlerde detaylarıyla bahsettik, duyurduk. Ben bu gelişmeler sonrası tecrübeli, deneyimli Avukat arkadaşlarımızla konuştum, neler oluyor dedim. O kadar görüşme sonrası geldiğim nokta şu; Gaziantep Barosunda yönetim bir karar alırken üyelerinden görüş almıyor. Yönetim kendi düşünce ve görüşlerini yeterli görüyor. Tabii kararın uygulamaya geçilmesiyle birlikte iç huzursuzluk başlıyor.

En önemlisi üst akıl dediğimiz yıllarını bu mesleğe vermiş akil adamlar yani ustalara başvurulmuyor. Sanırım böyle bir mekanizma da yok Baro’da. Bunları söylemek haddime değil ama saygı duyduğum Başkan İskender Kahraman’ın gerek şahsında izlediği politika  gerekse de ilişkiler ve denge unsuruna özen gösterip titiz davranması konusunda özeleştiri yapması gerekiyor.

Bu attığı adımlar ve üstlendiği davalara kadar uzayıp gider çünkü. Barolar bizim can simidimizdir. Ama o can simitleri hava kaçırmamalı.

 AVM KAPISINDA BIÇAKLANAN O GENÇ YA ÖLSEYDİ?

Cumartesi günü A. E. Z. Adındaki genç bir delikanlı Forum AVM’den çıkışta bıçaklandı. Bıçaklayan kişi içerde epey taciz etmiş bu gencimizi. Sonuçta çıkışta kapı önünde arkadan gelerek üstündeki bıçağını çıkarıp rastgele vücudunun birçok yerine saplamış. Olay sosyal medyada Vali Davut Gül etiketlenip duyurulunca işin şekli değişmiş.

Sayın Vali hemen harekete geçmiş ve olayın üzerine gitmiş. Bu satırları yazana kadar kamerada tespit edilen kişinin yakalanıp yakalanmadığını bilmiyorum. Asıl diyecekleri farklı.

İnsanların toplu yerlere girdiğinde oraların güvenliğini korumakla yükümlü görevliler var. Bunlar şirket kanalıyla temin ediliyor. Ama bu giriş ve çıkışlardaki görevliler maalesef titiz davranmıyor. X RAY cihazı ötse bile çok üzerinde durmayan görevlilere rastlıyorum hep.

Hele bir de kadın ve erkek görevliyse sohbetten içeriye girenlere dikkat etmiyor gerektiğinde üzerleri aranmıyor. Forum AVM’de bunlar yaşanmasa içeriye bıçağıyla giren genç yakalanabilirdi. Ama daha vahimi kapıdan çıkan gencin güvenlik görevlilerin gözü önünde bıçaklanmasına o güvenlikçilerin seyirci kalması. Bıçağı görmeyen güvenlikçiler silahı da görmezler böyle bir anlayışla. Ya o genç oracıkta ölseydi ne olacaktı?

Haliyle titiz davranılmaz ve bu kafayla gidilirse insanlar artık AVM'lere de gitmeye çekinir olurlar. Hepsi bir yana özellikle sınava hazırlanan 5-6 yerinden bıçaklanan o gencin psikolojisini düşünün artık.

 HEPİNİZE İYİ HAFTALAR 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR