Seçimlerde tavır koymak ile koymamak arasında gider geliriz her seçimde biz gazeteciler.
Neymiş gazeteciler tarafsız olmalıymış.
Gazetecinin insan, seçmen, bir kentin sakini, vergi veren ve hizmet bekleyen olduğu unutuluyor.
İngiliz gazetecilik etik kuralları arasında önemli bir madde var.
Şöyle diyor:
"Gazeteci partizan olabilir. Ancak haber ile yorum arasında keskin bir ayırım yapmak zorundadır."
Bir zamanlar Kemal Ilıcak’ın Tercüman Gazetesi’nin logosu altında yazan, ‘Haber Kutsal Yorum Hürdür’ gibi.
Yani haberi doğrudan ve gerçeklere dayalı, adil bir şekilde verirseniz, haberin dışında yorum yapmanıza kimse karışamaz.
Seçime çok az bir zaman kaldı.
Ben de vergi veriyorum, ben de hizmet bekliyorum ben de bir kent sakiniyim.
O nedenle söyleyeceklerim hem yorum yapma özgürlüğü olan bir gazetecinin hakkı hem de bir yurttaş olarak görevimdir.
2005 yılından beridir Gönyeli’de ikamet etmekteyim.
Oraya taşınmamın hemen akabinde göreve gelen Ahmet Benli’den de son derece memnunum.
Bunu her fırsatta da alenen söyledim.
Diğer aday Hüseyin Amcaoğlu belki de dünyanın en beyefendi, en kaliteli insanlarından biridir. Çok da severim.
İçişleri Bakanlığı Müsteşarı ve Başbakanlık Müsteşarı olarak da kendisini defalarca takdir etmiş birisiyim.
Ama dediğim gibi Ahmet Benli’nin de hizmetinden memnunum.
Benim hocam değildi. Akrabam da değil, Gönyeli'de oturan birçoğunun olduğu gibi.
Ahmet Benli’yi Belediye Başkanı olarak tanıdım. Çok sevdim dersem abartmış olurum.
Aksidir, dediği dediktir, katıdır... Bazen kırıcı bile olabiliyor.
Ama ben bir Gönyeli sakini olarak, arkadaş aramıyorum ki.
Kuralları herkes için eşit çalıştıracak, kardeşinin bile kendisine küs kalmasını göze alacak, partisinin müsteşarının suyunu kesebilecek, yanlış inşa edilen villayı yıkacak bir Belediye Başkanı arıyorum.
Belediyenin kadrosunu şişirecek istihdam konusunda eli sıkı, herkese, her şeye evet demeyecek olan bir Belediye Başkanı arıyorum.
Amcaoğlu’nun bu söylediklerimin tersini yapacağını iddia etmiyorum asla.
Ancak hazır böyle birini bulmuşken neden değiştireyim diye kendime sorarım.
Benli, Belediye Başkanı olarak Gönyeli’yi köyden kente çevirmeyi başarmış, hatta Lefkoşalıların, ‘Keşke Benli Lefkoşa’nın Belediye Başkanı olsa' dediği zamanları herkes biliyor.
Zaten Lefkoşa’nın bittiği ve Gönyeli’nin başladığı yerler o kadar belli ki, fazla söze gerek yok.
Partisine tavır koyabilen, ilişkisini askıya alabilen bir Belediye Başkanı bile oldu zaman içerisinde.
O nedenle ‘eğer bir şey bozuk değilse tamir etmeye çalışmanın bir anlamı yok’ prensibiyle, ev ahalisine bile etki etmeden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu’nun yurttaş olarak bana verdiği bir tek oyu Ahmet Benli’ye vereceğimi buradan deklare ediyorum.
Dediğim gibi bozuk olmayan bir şeyi tamir etmeye gerek yok.
