Girne Akçiçek Hastanesi’nde görevli birisi 19 yaşındaki bir kadının röntgenini çekerken taciz etmiş. ‘Görüntü daha iyi çıkacak soyun’ demiş. Sonra da gördüğü görüntü karşısında dayanamamış ellemiş.
Milletvekili yolda polis tarafından durduruluyor. Kimliği geri almak isteyince polis tarafından eline vuruluyor. Aynı milletvekili ‘ne bıçak çekiliyor polis ihbara rağmen kılını kıpırdatmıyor.
Birileri ‘Trafik sağdan olacak’ denemeleri yapıyor. Başbakan bir süre tepkiyi yokluyor, sonra ‘yok öyle bir şey’ diyor.
Bir medya kuruluşunun başına geçen, bir tür gazeteci, 'memur ve iş insanı kılığına girmişlerden kurtulacağız inşallah' diye yazı yazıyor.
Daha sayabilirim ama içimizi karartmak istemem.
Düşünün hastaneye gidiyorsunuz ya da eşinizi, kızınızı götürüyorsunuz ve bir görevlinin tacizi ile karşı karşıya kalıyorsunuz. ‘Doktorun ya da sağlık çalışanının önünde soyunmanın hiçbir sakıncası yok’ öğretisi yerle bir edilecek şekilde yapıldığı iddia edilen bu tacizin, sağlık servislerinin imajında yaratacağı yıkımı düşünün. Bir de artık kim gönül rahatlığıyla devletin sağlık kurumlarına gider? Tacize uğrama korkusuyla. Genelleme yapmamak lazım ama tacize uğrayıp tacize uğradığını bilmeyenler, ya da korkup şikâyet etmeyenlerin sayısını düşündükçe içim kararıyor.
Milletvekiline bıçak sallanıyor. Hem de gecenin bir vakti arabayla trafikte taciz ettikten sonra. Sebepsiz yere. Polisten tık yok. Adam belli adresi belli, tutuklama yok. Olmaz da herhalde. Kim bilir, belki de birileri görevlendirdi. ‘Git taciz et. Korkut. Sindir. Korkma arkandayız’ demişlerdir. Bilemeyiz. Bilsek de şaşırmayız artık.
Gelelim gazeteci, iş insanı ya da memur kılığına girmişlere. Yazar, bunlardan kurtulacağız diyor. Nasıl kurtulacak merak ediyorum. Siyasetçilerden kurtulmak kolay. Seçmezsiniz olur biter. Seçilmedikleri sürece siyasetçi olmuyorlar hayatınıza etkileri de olmaz. Kurtulmak demokratik yollarla olur.
Ama gazeteci, memur ya da iş insanından kurtulmak demokratik yollarla değil, tam tersi demokrasi dışı yöntemlerle olur.
Biliyorum yazar sever böyle yöntemleri ancak hangi anti demokratik yönteme başvuracağını merak ediyorum.
Ne oluyor bu ülkeye böyle. İçim kararıyor resmen.
Ha bu arada güzel şeyler olmuyor değil.
Yenidüzen örneği mesela.
Yemidüzen gazetesi bir parti gazetesi iken Cenk Mutluyadalı başına geçti. 20 yılı aşkın bir zaman önce.
Gazeteyi parti gazetesi olmaktan çıkarıp, siyasi duruşu olan ana akım bir gazeteye çevirmeyi başardı.
Sonra da bende bu kadar deyip, görevi yetiştirdiği Mert Özdağ’a bıraktı. Hem de yıllardır söylediği tarihten bir gün sapmamak kaydıyla. Cenk’e bundan sonraki gazetecilik yaşamında başarılar dilerken, genç Mert Özdağ’a ve ekibine aynı başarıyı dilerken, bizi Cenk Mutluyakalı ruhunu taşıyan Yenidüzen’den mahrum etmemesini rica ederim.
