İstifaya çağırırken, istifa etmesi gereken haline düşmek herhalde zor bir şey olsa gerek.
Ama sempati duymuyorum, acımıyorum da.
YÖDAK’tan bahsediyorum.
Bunca zamandır tek kelime yazmadığım, sadece olanları izlediğim ve notlarımı aldığım bir süreç oldu.
YÖDAK Üyesi Mehmet Hasgüler ve inandırdığı diğer bazı YÖDAK üyeleri, Akile Bike’ye yaptıklarının beş beterini Turgay Avcı’ya yaptılar.
Amaç YÖDAK’ı çalıştırmamak, çalışacaksa da onların istediği şekilde ve onların istediği kurumların lehine ya da aleyhine çalışması.
Bunun için önce YÖDAK Başkan’ını başka şeylerle meşgul etmek, onu savunmaya itmek ve diledikleri gibi at koşturmaktır.
‘Turgay Avcı’nın diploması sahte’ dediler.
Yetmedi, dört üye ile karar alarak, Avcı’nın mezun olduğu Beyrut Amerikan Üniversitesi’nin KKTC üniversitelerine denk olmadığı ile ilgili YÖDAK kararı ürettiler.
Times üniversiteler sıralamasında Türkiye’deki en köklü üniversitelerin çok üstünde olan 150 küsur yıllık Beyrut Amerikan Üniversitesi bizim YÖDAK’a göre üniversite falan değil. Karara bak.
Avcı’nın üniversite diplomasının sahte olduğu ile ilgili önce dedikodu yaydılar. Tetikçilerini kullandılar.
Kimlerin finanse ettiği az çok belli olan Hasgüler’in üşenmeyip Beyrut’a kadar gittiği bile rivayet ediliyor. Tabii bir tarafına baka baka geri döndü. Öyle her isteyene herkesin kişisel bilgi ve belgelerini, hele hele resmi olmayan ve tamamen entrika üzerine kurulu bir amacı olanlara vermez.
Bunu da başaramayınca polise gittiler.
Polis araştırmasını tamamladı. Sahte değil dedi.
Zaten iddiaları gerçek olsa, sahte evrakı tedavüle sürmekten Avcı’nın derhal tutuklanması lazımdı.
Ama iddialar yalan.
Yalan olduklarını Beyrut Amerikan Üniversitesi de resmi bir yazı ile teyit etti.
Ayrıca üniversite tarafından onaylı bir de diploma örneği ile.
Belgeler bende. İsteyene gösteririm.
Ama benimle muhatap olmak istemeyenler, YÖDAK Başkanı’nı atamak ve görevden almak konusunda yetkili tek merci olan Cumhurbaşkanı ile görüşsünler. Aynıları onda da var.
Şimdi bu egzersiz ile Hasgüler’in eline ne geçti.
Onlara bir bakalım.
Birincisi rezil oldu.
Kaybedeceği davalarda tonla para ödemek zorunda kalacak.
Hasgüler’i finanse ve teşvik edenler, aynı hızla onun arkasından çekilecekler ve tanımazlıktan gelecekler. Bunu garanti ederim.
Şubat’ın ilk haftası görev süresi bitecek ve iş aramak durumunda kalacak. YÖDAK Başkanı’nı sahtecilikle suçlayan bir profesörü bir üniversitenin istihdam etmesi de zor bir karar olur. İstihdam eden çünkü otomatik olarak her şeye kendini ortak etmiş olacak.
Onu yazar olarak istihdam eden yeni bir gazete var. O da dikkat etsin derim. Yazdıkları ile ilgili birisi bir belge çıkarır, rezil olursunuz, mahkemede sürünürsünüz.
Hasgüler’in yalanlarını yayan gazeteciler, bir daha kendilerine dönüp baksınlar. Bu kadar ucuz olamamalıydı bir profesörün lisans diplomasını sorgulatmak. Hani belgeyle konuşacaktık. İspat edemeyeceğimiz hiçbir şeyi yazmayacaktık.
Cumhurbaşkanı’na sessiz kaldı diye yüklenip, oradan sıkıntı çıkarmaya çalıştılar bir ara. Cumhurbaşkanı Kıbrıs Postası’na, ‘Diploması tamam’ demedi mi Erçin Şahmaran’a. İsteyene belge de veriyor. Ben istedim verdi.
Devlet görevindeyken, devletin zamanını, parasını ve takatini boş yere harcamak ve o kurumun çalışmasını engellemek suç olmalı bu ülkede diyorum.
Hasgüler’e uyup onun gibi davrananlara sonra bakarız.
Hadi şimdi herkes evine.